Kalacaksın traduction Français
5,825 traduction parallèle
- Bir deri bir kemi kalacaksın.
- Tu es une vraie brindille!
Cliff'e yaptığımız hakkında sessiz mi kalacaksın?
Pas un mot sur ce qu'on a tous fait, pour restituer à Cliff?
Serbest kalacaksın.
Tu vas devenir un homme libre.
Sen bir kral öldürsen de, elini kaybetsen de kendi kardeşini siksen de altın çocuk olarak kalacaksın.
Tu pourrais tuer un roi, perdre une main, baiser ta soeur, tu seras toujours le fils en or.
Er ya da geç sen de aynı gerçekle yüzleşmek zorunda kalacaksın.
Tôt ou tard, toi aussi tu devras accepter cette réalité.
Üç gün üç gece boyunca tek bir şeye odaklanarak arazide kalacaksınız.
Pendant trois jours et trois nuits, vous vivrez de la terre avec un seul objectif :
Eğer biraz daha uğraşırsan o jambonla akraba kalacaksın.
Tu vas devoir épouser ce jambon si tu continues à le tripoter.
Yemeğini tek başına yemek zorunda kalacaksın.
Tu vas devoir déjeuner seule.
Ne kadar kalacaksın Jimmy?
Combien de temps pars-tu, Jimmy?
Ya önüne konulanı yiyeceksin ya da aç kalacaksın.
Tu manges ce qu'on te donne, ou tu ne manges pas.
Zaten çok kısa bir süre kalacaksın.
Mais ce sera comme ça pendant un petit moment. Ça ne sera pas long.
Zaten çok kısa bir süre kalacaksın.
Je sais. Mais c'est juste pour un petit moment, pas pour longtemps.
Yani az önce barışıp kavuşmuş bir arkadaş dörtlüsü olsanız da, birbirinizi öldürmek zorunda kalacaksınız.
alors si vous ètes quatre potes rèoonoiliès depuis peu, il va falloir vous entretuer
Bir noktada ağaçların arasında çınlamak zorunda kalacaksın.
À un moment, tu vas devoir faire pipi entre les arbres.
Bundan böyle yakınımda kalacaksın.
Ne t'éloigne plus.
Çok yakın zamanda kime sadık olacağına karar vermek zorunda kalacaksın...
Un jour, tu auras à choisir envers qui ta loyauté va :
Bir süre Ray'le mi kalacaksın?
Tu vas t'installer chez Ray?
Şimdi sen burada mı kalacaksın?
C'est ici que tu vas rester?
Ama tek bir gece kalacaksın, tamam mı?
Mais seulement pour cette nuit.
Orada mı kalacaksın?
- Tu vas rester là?
Yakında biriyle yatmazsanız üçüncü sınıfa geçince yatakta geri kalacaksınız oysa bu çok önemli.
Dépêche-toi de coucher ou tu seras une débile au lit quand tu seras en 1re et ça compte.
İstersen durabiliriz, ama er geç yapmak zorunda kalacaksın.
On arrête, si tu veux, mais faudra que t'y passes.
Şu adam gidince bize kalacaksın.
Tu laches ce type, et on a l'endroit pour nous.
- Boston'da mı kalacaksın?
Tu vas rester à Boston?
Tahvilleri satacaksan, yeni güvenlik istemek zorunda kalacaksın kendine.
Pour vendre les bons finlandais, donne-moi une garantie.
Siz burada Enzo'yla kalacaksın.
Je vous laisse avec Enzo. Il va s'occuper de vous.
Bence yine de burada kalacaksın.
Je pense que tu resteras de toute façon.
Yapmanız gereken şey ile baş başa kalacaksınız.
Ce sera juste vous et ce que vous devez faire.
Yani hayatta kalacaksın.
Bon, vous allez survivre.
Sen bu meclisin düşmanısın ve yaşadığın müddet öyle kalacaksın.
Tu es un ennemi de ce couvent et tu le resteras tant que tu seras en vie.
Sizi güvenli bir eve götüreceğim müsteşar ve ekibi gelene kadar orada benimle kalacaksınız.
Je vous emmène en lieu sûr, et vous y resterez avec moi jusqu'à l'arrivée dans le pays du sous-secrétaire et de son équipe.
Ona daha çok aşık olacaksın sonra evleneceksin ve sonunda boşanacaksın. Yalnız ve üzgün kalacaksın. Bunları duyacağım.
Tu vas juste être encore plus fou d'elle, puis vous vous marierez, et puis vous divorcerez finalement, et tu seras triste et seul, et je devrai encore t'écouter.
Ben gideceğim ve sen özgür kalacaksın.
Je serai parti, et tu seras libre.
bu biraz sağlıklı bir yiyecek bu gece burada kalacaksın gibi, Tracy.
C'est un menu très sain que tu as fait ce soir, Tracy.
Karmaya biraz inanmaya başlasan iyi edersin evlat yoksa sonsuza kadar o aşağılık adamlarla sıkışıp kalacaksın.
Mon petit, tu ferais bien de t'acheter un peu de karma sinon, tu vas rester coincé avec les trous du cul pour l'éternité.
Memphis'de kalacaksın ve ne bana ne de yanımdakilere bulaşacaksın.
Vous vous en tenez à Memphis et vous nous gardez moi et les miens en dehors de ça.
Burada mı kalacaksın?
Tu vas rester là comme ça?
Eğer acele etmezseniz işe geç kalacaksınız.
Si vous ne vous dépêchez pas, vous serez en retard.
Nişanlınla birlikte kalacaksın diye tahmin ediyorum?
Je présume que votre fiancé vous hébergera.
Burada, bu cehennemde kalacaksın yani.
Tu pourras rester ici... en enfer.
Yeni bir emre kadar ranzalarınızda kalacaksınız.
Vous resterez dans votre box jusqu'à nouvel ordre.
Ne kadar kalacaksın?
Combien de temps allez-vous rester?
Siz ikiniz gece boyunca burada kalacaksınız.
Vous deux resterez dans la reserve ce soir.
Ajan Bellamy ile gitmek zorunda kalacaksın.
Tu dois t'en aller avec l'agent Bellamy.
Yani, Tanrım, muhtemelen bu yangını kim başlattıysa kovmak zorunda kalacaksın.
donc, mon dieu, tu auras sans doutes la possibilité d'attraper quiconque a commencé ce feu
Buna sessiz mi kalacaksın?
Allez-vous prendre cela? Défendez-vous.
Bir süre burada bizimle kalacaksın.
Tu vas rester ici avec nous un peu.
Sadece bir saat dışarıda kalacaksınız.
Rester introuvable pendant une heure?
Hadi geç kalacaksın.
Tu vas être en retard.
Ve yalnız kalacaksın.
Il ne reste plus que toi.
Tamam. Artık yanımda kalacaksın.
Tu restes avec moi maintenant.