Kalın kafalı traduction Français
514 traduction parallèle
Mektubunu alınca, kalbindeki ümitsizliği anlayamayacağımı, o kadar kalın kafalı olduğumu mu düşündün gerçekten?
Quand j'ai reçu ta lettre, me crois-tu si bête pour ne pas avoir vu que tes mots cachaient un coeur désespéré?
Biraz kalın kafalıyım, bu bana miras kaldı.
Je suis un peu têtu. C'est de famille.
Babam kalın kafalıydı.
Mon père était têtu.
Kalın kafalılar ile kalın kollular sıkı arkadaştılar.
Les têtus et les ventrus se sont bien entendus.
Amma kalın kafalısın!
Mais si... T'as la tête dure, hein Larbi!
Demek kalın kafalı Bay Wilkes, hala aklından çıkmadı.
Vous rêvez encore à cet imbécile!
Kalın kafalılar!
Espèce d'âne borné!
- Kalın kafalı.
- L'imbécile!
Bir kere olsun kalın kafalı bir İrlandalı olma.
Arrête de faire ton lrlandais buté!
18 yaşındayken, babamın kalın kafalı olduğunu düşünürdüm.
A 18 ans, je prenais mon père pour un imbécile.
- Filikayı bu kalın kafalı mı yürütecek? Neyle, yağdanlıkla mı?
Un maladroit comme lui commander un bateau?
Acı dolu kalın kafalı birisiydim.
J'étais un imbécile, ivre de douleur.
Bütün iyi adamlar küçükken muhteşem değillerdi. Aksine onlar küçükken oldukça salak ve kalın kafalı olurlarmış.
Il paraît que souvent, les grands hommes n'étaient pas des gamins futés mais plutôt gauches et bornés.
Kalın kafalılık ediyorsun.
Pour toi, c'est réglé, n'est-ce pas?
Seni kalın kafalı salak.
Espèce de boit-sans-soif.
Kalın kafalının ne zamandan beri bir...
Depuis quand ce muffle a-t-il une...
Bir budalaymışım. Kalın kafalı bir aptal.
J'ai été une idiote, une stupide imbécile.
Hayır. Benim kalın kafalılığım yüzünden. Anlamam gerekirdi.
Non... non, j'aurais dû comprendre...
Starrett'ın işine son vermeli. Onu iki kere uyardım ama kalın kafalı.
J'ai prévenu Starrett.
Unutma, Almanlar kalın kafalı olabilir ama aptal değiller.
Et n'oubliez pas que si les Boches sont aveuglés, ils ne sont pas idiots!
Otel odalarında yalnız yaşayıp, pazarları konserlere gidecek ve bazı kalın kafalı iş adamları hesabına çalışacaksın.
Pour vivre seule à l'hôtel, aller au concert le dimanche, et travailler pour un homme d'affaire assommant.
Dinle kalın kafalı.
Ecoute, abruti...
O sadece Lincoln'e sığır götüren kalın kafalı küçük bir çiftlik sahibi.
C'est le seul rancher assez têtu pour amener un troupeau à Lincoln.
Yüksek hayaller ve alçak topuklu kalın kafalı bir sosyal işci değil yani?
L'assistante sociale ennuyeuse aux grands rêves et aux talons plats? - Oui.
İnsanların değişmeyeceğini düşünmek kalın kafalılıktır.
La vie serait assommante si l " on ne changeait pas.
Çekmemesi kalın kafalılık olur.
Si tu n'as rien vu, tu es insensible.
Oh, O sıkıcı bir kalın kafalı.
Moins qu'avant.
Gördüğüm en kalın kafalı çocuklardan biriydin.
Et tu étais complètement idiote.
Sen kalın kafalı, kuş beyinli, geri zekalı bir acemi çaylaksın.
Pauvre idiot, je te répète que tu perds ton temps.
Neden frene bastın, kalın kafalı?
Imbécile! Pourquoi as-tu freiné?
Kalın kafalı olmak niyetinde değilim ama sayfa değiştiyse ne fark eder ki?
Quelle importance, si une page est changée?
Dinleyin, ben hayal görmem kalın kafalı olmakla tanınırım.
Ecoutez, je ne rêve jamais, et j'ai la tête dure.
"Ne kadar aptalmışım " Nasıl da kalın kafalı bir aptal
" Mon Dieu, que j'étais sotte!
- O zaman, onu anlamayamayacak kadar kalın kafalıyım?
Alors j'ai rien compris.
Kalın kafalı askerin tekisin.
Tous les ordres sont bons pour toi.
Kalın kafalı görünmek istemem ama açıklar mısın lütfen?
Vous pourriez peut-être nous expliquer...
Çok dürüst ve aşırı derecede kalın kafalıdır.
Il est parfaitement honn te et ennuyeux mourir.
Kalın kafalı olmasınlar, başka bir şey istemiyorum.
Espérons qu'ils ne seront pas... têtus, hein!
İnsan bu kadar mı aptal olur, kalın kafalı.
Tu es vraiment bête à pleurer et têtue comme une mule.
Öyle kalın kafalısın ki! Bizi bu utançla başbaşa bırakmasan, için rahat etmez!
Vous vous en voudriez trop d'avoir raté l'occasion de nous ridiculiser.
Genel olarak kalın kafalılar.
Ternes!
Hadi. Defol, kalın kafalı canavar!
Allez, pars, espèce d'andouille!
- Kalın kafalı sensin.
- C'est toi, l'andouille.
Bazen kalın kafalılığın mı tutuyor ne?
Vous êtes bête, un peu, parfois.
Kalın kafalı olmayın, Kaptan.
Vous êtes obtus, capitaine.
Sorun şu ki, koyunlar çok kalın kafalı ve bir fikir kafalarına girdi mi, onu değiştirmek imkansız.
En fait, les moutons sont bêtes. Quand ils ont une idée en tête, impossible qu'ils en changent.
- Sen yaşlı bir kalın kafalı döneksin.
- Tu n'es qu'un vieux lâcheur plein de vent.
Adam yaşlı ve kalın kafalı, boşver gitsin.
Il est vieux et disparaîtra tôt ou tard, tu verras.
Neden bu kadar dik kafalısın? Sana ölüm kalım meselesi diyorum!
C'est une question de vie ou de mort!
O hala kalın kafalı John amca.
C'est toujours l'oncle John.
Kadın hayatta işte, kalın kafalı.
Mais elle est en vie, idiot.