English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Kanıyorum

Kanıyorum traduction Français

1,326 traduction parallèle
Kanıyorum!
Je saigne!
Kanıyorum, ben...
! Je saigne, je...
Çok kanıyorum!
Je pisse le sang!
Kanıyorum.
Je saigne.
Sana düğününü sabote etmeye çalışmadığımı kanıtlamaya çalışıyorum.
Te prouver que je ne veux pas saboter ton mariage.
Kendi kanı olduğunu sanmıyorum
Je ne crois pas que ce soit son sang.
Kan basıncı ve su için ilaç alıyorum.
Je prends des pilules pour ma tension et mon eau.
- Hayır, sadece kanıta bakıyorum. - Kanıta mı?
- Je ne fais que regarder les preuves.
Evet, ama diktiklerine dair çok ikna edici bir kanıta bakıyorum.
Sauf que j'ai sous les yeux une preuve évidente du contraire.
Neden bu kaltağı kendi kanı içinde bırakıp gitmediğimizi anlamıyorum.
Je comprends pas pourquoi on a pas laissé ce fizpute baignant dans son propre sang.
Ama kendini kanıtlamak istediğini anlıyorum, öyle değil mi?
Alors comme ça, tu veux faire tes preuves?
Kan basıncını artırmaya başlıyorum.
Je commence les hypertenseurs.
Çünkü kanıtlayamıyorum.
Je n'ai pas de preuves.
Ama üstünden çıkan 8 adet 10 dolarlık eroin poşetini hatırlıyorum.
Mais je me souviens de la came que tu avais sur toi.
Sokağın ortasında yattığımı hatırlıyorum, kan gözüme akıyordu farlarının uzaklaşmasını izledim.
Malgré le sang qui me coulait dans les yeux... j'ai vu disparaître vos feux arrière.
Hala kanın yürürken... şapırdadığını hatırlıyorum.
Je me souviens du bruit du sang sous mes chaussures.
Ajan Doggett'in yanıldığını kanıtlıyorum. Oradaki Mulder değil.
- Je prouve que Doggett a tort, que ce n'est pas Mulder.
Hayır, haklılığını kanıtlıyorum, anne. Çünkü haklısın.
Je ne cherche qu'à abonder dans ton sens, parce que tu as raison.
Mutantlarla senin kadar uzun süredir çalışıyorum..... ama en canımı sıkan şey sayıları ve nasıl bulunacaklarını kimsenin bilmemesi.
Je travaille sur les mutants depuis aussi longtemps que vous, mais le plus frustrant, c'est que personne ne sait combien il y en a ni où ils sont.
Kulaklarında kan var mı diye bakıyorum.
M. Spearman, je regarde s'il a du sang dans son oreille.
Modern dünyanın kanını pompalıyorum geri kalmış damarlarınıza sizi kokuşmuş nankör et kafalı ahmaklar!
J'injecte le sang du monde moderne dans vos veines espèces de Oompa Loompa puants, ingrats et abrutis!
İki nabız düzenleyici, kan inceltici, Lipitor, Procardia alıyorum.
Je suis sous bêtabloquants... anticoagulants, Lipitor...
Bu olayların olduğunu gösterecek tek bir somut kanıt olduğun bile kesinlikle hatırlamıyorum.
Je me demande même s'il y a une seule preuve physique. qui prouverait la véracité des accusations.
Senden kan kokusu alıyorum.
Et toi tu exhales une odeur de sang.
Üzerinde kan kokusu alıyorum.
Tu as l'odeur du sang.
Kanıtın şüpheli olup olmadığını araştırıyorum.
J'essaie de déterminer si les preuves ont pu être falsifiées avant même qu'elles arrivent ici.
- Başkan, kıbrıs kaydının sahte... olduğunu kanıtlamamı istedi. Buna çalışıyorum.
Le Président m'a dit de lui trouver de preuves montrant que l'enregistrement de Chypre est un faux.
Umduğum kanıt henüz yok, ama yakın gelecekte olacağına inanıyorum.
Je n'ai pas encore les preuves que j'attendais, mais ça ne devrait pas tarder.
Sana inanmıyorum. Benimle gel, doğru olduğunu kanıtlayayım.
Si vous venez avec moi, je vous le prouverai
Rahatlamıyorum, sadece yıkanıyorum.
Je ne me décharge pas, je prends juste un bain.
"Döktüğüm bu kanı en eski kötüye adıyorum."
"Le sang ainsi répandu est destiné au mal immémorial."
Horatio, bütün kanıtlar bu resimleri Belle'in çektiğini gösteriyor. Anlıyorum.
Tout porte à croire quelle a pris ces photos.
Ama her nasılsa kanın bir kısmını gözden kaçırıyorum. Sığır kanı mı o?
Mais un peu de son sang a échappé à mon attention.
Brad, elimizdeki kanıtları anladığını sanmıyorum.
- Non. Tu ne comprends pas la preuve quon a.
- Seni güzel, klimalı cinayet laboratuarında zahmete soktuysam özür dilerim ama ben de burada k.çımdan ter atıyorum Causeway olayındaki suç aletinin bu silah olduğunu kanıtlamak için.
Désolé. Je vous dérange dans votre petit labo climatisé? Moi, je me fais suer à essayer dinculper le tireur.
Tanıdığım en iyi olay yeri araştıran adamın yanında duruyorsun, ama burada biryerlerde kan bulabileceğimi sanmıyorum.
J'ai beau être le meilleur expert en scène de crime, mais il m'en faut un minimum.
- Ne kanıtlıyorum?
C'est juste mon cœur qui sera le plus brisé.
Genel kanının aksine uyuşturucu kullanmıyorum.
Contrairement à l'opinion générale, je ne suis pas droguée. C'est vrai.
- Bu konuya nasıl geldik? Canını sıkan bir şeyler mi yapıyorum?
Es-tu le seul membre de la famille qui peut s'inquiéter et compatir?
Ameliyattan çıktığım günden beri kan pıhtılaşması testi yapıyorum.
Je vois un kiné chaque jour depuis que je suis sorti du bloc.
Porter Caddesi üzerindeki kan bankasında çalışıyorum.
Je travaille à la banque de sang sur Porter Street.
- Söyledim ya kan bankasında çalışıyorum.
Je vous ai dit que, je travaille à la banque de sang.
Bilgisayar oyunu oynamıyorum, çünkü günün birinde sizi seri katil yaptığı kanıtlanabilir.
Pas de jeux vidéo parce qu'on peut en devenir fou.
Kanıt falan saklamıyorum. Soruşturma için ihtiyacım olan süreyi kullanıyorum.
Je ne dissimule rien, je prends le temps dont j'ai besoin pour faire une enquête soignée.
En son çıkan küçük silahlara bakıyorum.
Je cherche le dernier cri dans les petits calibres.
Hiçbir şey kanıtlamıyorum.
Rien du tout.
- Ama kanıtlayamıyorum. - Hmm.
Mais je ne peux rien prouver.
Ve kafandaki bütün kan sikine hücum ediyor, sonra ben seni boşaltıyorum.
Tout le sang de ta tête va tout droit dans ta bite et alors je te suce.
Neden ismimizi geleceğe bırakmaya çalıştığımızı anlayamıyorum, sanki varlığımızı kanıtlamaya çalışıyor gibiyiz.
Je sais pas pourquoi cette importance de transmettre notre nom, comme si ça justifiait notre existence.
Bu eski ceketin bir şeyi kanıtlayacağını sanmıyorum.
Ça m'étonnerait que ce vieux blouson prouve quoi que ce soit.
Bilginize... Her sabah kanım donmuş kızgın bir şekilde kalkıyorum.
Tous les matins, quand je me réveille, j'ai la bite dure comme du diamant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]