Kapıda traduction Français
6,250 traduction parallèle
- Diğer bok ne? Ne yani, acil bir evrak işi oldu da koruman gereken birinin kapıdan çıkmasına izin mi verdin?
Tu as une affaire urgente, alors tu laisses ton protégé partir.
Arka kapıda!
La porte de derrière.
Savaş kapıda.
C'est la guerre.
Onun da 18 yaşına basıp kapıdan çıkması ve hıyarın biriyle evlenmesi an meselesi.
Tu sais, c'est juste une question de temps avant qu'elle ait 18 ans et qu'elle quitte la maison et se marie avec un imbécile.
Bugün bazı yumurta kafalılar için kapıda durduğumu mu?
Aujourd'hui j'ai tenu la porte à une tête d'œuf?
Yüzünü kapatmışsın ama eldivenin yok, kapıda parmak izlerin var.
Franchement, Raúl, comment t'as pu oublier les gants?
Sonuncu da kapıdan çıktı. Çabuk!
Sortez vite.
Kapıda yazan senin ismin değil.
Ton nom n'est pas sur la porte ici.
Asker, kapıda neler yaşandığını tam olarak rapor etmeni istiyorum.
Soldat, je veux un rapport complet sur ce qu'il s'est passé aux portes.
Casus yada değil, kapıda duran cahillerle hırsız - polis oynama fikrini sevmedim.
Espion ou pas, je n'aime pas l'idée qu'un rustre à la porte joue au juge et au bourreau.
Onların, kapıda çift vardiya nöbet tuttuğunu biliyor musun?
Ils font des doubles gardes à la porte.
Akley'i kapıda sıkıştırdım.
J'ai coincé Akley à la porte.
Kapıda mıydın?
Vous étiez à la porte?
- Duyuyorum. Herkesin dikkatine, Troy sizinle ön kapıda buluşacağını söyledi.
Troy dit qu'il vous attendra à la porte d'entrée.
Niye kapıda polis var?
Pourquoi il y a un flic devant la porte?
Besinlerin hepimize yetmeyeceği günler kapıda.
Moi. Et le jour viendra où il n'y aura plus assez de nourriture pour assurer notre survie.
Kapıda benim adım yazıyor.
Il y a mon nom sur là porte.
Annem kapıda olduğunu biliyor mu?
Ma mère sait que tu es ici?
Kapıda ismi yazıyor.
Vous voyez le nom sur la porte?
Ve kapıda da bekleyen biri var.
Et il y a un gamin à la porte.
Burada sorunları çözmekle uğraşıyorum yani duygularımı kapıda bırakıyorum ve senin de bunu yapman lazım.
Je résous un problème là ce qui veut dire, laisser mes émotions à la porte et tu dois faire la même chose.
Kapıda ihlal olduğunda tam yetkili biri yerine bana Kıdemlı Onbaşı mı gönderiyorlar?
J'ai un première classe au lieu d'un gros poisson pour le problème à la porte?
Savaşın kapıda olduğunu biliyordum.
Je savais que la guerre éclaterait.
Ve kapıda karşısına çıkmam, eline geçirdiği fırsatı suya düşürdü.
Je me suis pointé à sa porte et j'ai mis le holà à sa tentative.
Komşularla ön kapıda karşılaştık. Halbuki bahçe kapısı biz girdikten sonra kapanmıştı.
Les voisins nous ont rencontrés devant la porte principale, mais le portail de sécurité s'est refermé après notre entrée.
Arka kapıda bekliyor.
Porte arrière.
Kapıdan girdiği an Emma'yı yere koyacağız ve o da yürüyecek!
Au moment où il va marcher vers la porte, on posera Emma là et voilà!
Sonunda, serbest kaldığımda, Kapıda beni kim karşılayacak?
Et au moment où je suis libéré, qui m'attend à la sortie?
Neden General Jones ve hükûmet refakatçileri kapıda bu kadar gecikti asker?
Pourquoi le Général Jones et son escorte gouvernementale ont été retardé à la porte, soldat?
Babanın sevgilisiyle kızı biçip geçen de sendin. O da tabii çift kapılı fahişe Adrienne oluyor.
Et ouais, tu es celui qui l'a renversée avec la maîtresse de ton père, cette pute à deux portes d'Adrienne.
İki düzine kap kek alıp ve biraz da... DNA alayım ben. " diyemem.
Deux douzaines de Cupcakes et un peu d'ADN.
İki kapıyı da bağla.
Ouvrez-moi les portes.
Uzaklardan mal getirmek ve daha da uzaklara göndermek, Yeni dünyaların kapısını açar.
L'importation de biens lointains, aller les chercher encore plus loin, ça ouvre de nouveaux mondes.
Sahiben, herşeyi öğrettiğin kişi, Anlaşılan kendi kapılarını da yapmayı öğretmişsin.
Votre maîtresse, celle à qui vous avez tout appris, y compris, apparemment, comment faire ses propres portes.
İki adam da beyaz, 4 kapılı sedan bir arabaya binmiş ve güneydoğu istikametine devam etmişler.
Les deux hommes sont entrés dans une berline blanche à 4 portes et sont partis par la sortie sud-est du parking.
Bir beş milyonu da toplantı odanıza kapı yaptırmak için kullanmanız gerekiyor.
Encore 5 millions et vous pourrez offrir une porte à votre salle de conférence.
Kapılarımızı açacağız, Adam'ı da geri alacağız, gör bak.
Nous rouvrirons ces portes, nous ramènerons Adam, il faut être patient.
Bahsettiği yere gittim, Wren kapıyı açtı, ve orada yaşadığını söyledi, ve artık Londra'da değilmiş.
Je suis allée chez elle, Wren a ouvert, il est resté là-bas, elle n'était plus à Londres.
Sonra yarayı da boğa spermiyle kapıyorlar. Ve bu kadar.
Et ensuite ils cautérisaient la plaie au sperme de taureau, et roule ma poule...
Onu sen getirebilirsin ya da kapısını kırıp biz getirebiliriz.
Vous pouvez nous l'amener ou on peut aller le chercher.
Seninle konuşmam gerekiyordu, kapı da açıktı.
Euh, j'avais besoin de te parler, et la.. la porte était ouverte.
Patenlerini kap da bisiklet yolunda buluşalım, kanks.
Prends tes rollers et rejoins-nous à la piste cyclable, joueur.
Kapının önüne şutlayıp bir daha da gelmemesi söylerim.
J'irai lui botter le cul. Et lui dire de foutre le camp et de ne jamais revenir.
Çevredeki birkaç kapıyı çaldım, onlar da bir şey bilmiyor.
J'ai demandé aux voisins, mais personne ne sait rien.
Annesinin kapısını da bir çalayım ben.
Je pense aller voir sa mère.
Kale kapısı indirilecek, tüm kapılar da kapatılacak.
Les herses seront abaissés, toutes les portes seront sécurisées.
Kapımız Ted Talbot'a hep açıktır. Oğlu ya da babası fark etmez.
La porte est toujours ouverte pour Ted Talbot, père ou fils.
Ve o da demiş ki, "Öyle mi, ben de araba kapısı getirdim, eğer çok sıcak olursa pencereyi açabilirim."
Et il dit, "ah oui? Et bah, j'ai amené une porte de voiture, comme ça si j'ai chaud, je peux ouvrir une fenêtre."
Ben kapıyı açarken Daryl da nöbetçiyi etkisiz hâle getirir.
J'ouvre la porte, Daryl élimine le garde.
Sonra kapıları da çal ama.
- Fais ça d'abord. Frappe aux portes.
Ya da duvardan yürüyerek geçeceğim tabi sen teslim olup, kapıyı açacak devrik Xiangyang Şansölye'sini ve onun isyancı ordusunu iyi niyet göstergesi olarak sunacaksın.
Ou je franchirai la muraille quand ses portes auront été ouvertes, j'accepterai ta reddition et je proposerai des termes avantageux au chancelier déchu de Xiangyang et à son armée rebelle.