Karakol traduction Français
432 traduction parallèle
Orası karakol mu?
C'est la police?
- Ben 7. Karakol'dan Komiser Millett.
- Je suis l'inspecteur Millett.
Karakol mu?
La police?
Bakın, burası karakol değil!
Je vous dis que ce n'est pas le commissariat!
Frank'ın söylediklerine göre ise Wanda onu Aralığın 22'sinde polisler karakol karakol gezdirdikleri sırada bir kaç kez görmüş.
Frank affirme qu'elle l'a vu plusieurs fois le 22 déc... quand la police l'a transporté de poste en poste.
Gördün mü? Chelsea Polisi, karakol şefi.
Officier de garde, commissariat de Chelsea.
17. karakol.
Département 17.
Karakol kapatıldı teğmenim.
Lieutenant, le poste est consigné.
Umarım bu karakol... yüksek başarı oranını yeni teğmeninizin yönetimi altında da sürdürür.
Nous avons toujours été habitués... à d'excellents résultats. J'espère que vous ne me décevrez pas.
Detektif Dixon, 16'ıncı karakol.
Détective Dixon, 16ème district.
Karakol devriyesinin geri çağrıldığını duyduk.
On vient de nous dire que la garde a été annulée.
Ben de oranın Karakol Komutanıyım.. - Carotenuto.
Je suis le commandant du poste des carabiniers.
- Polisi bağlayın, altıncı karakol.
- Passez moi la police, quartier six.
6. Karakol, Komiser Muavini Allgood.
Police du quartier 6, sergent Allgood.
Karakol'a. - Biriyle kefalet parası gönderdim.
- J'ai envoyé quelqu'un avec la caution.
Mayıs başında Dawson'a bir karakol yapılacak.
On va établir un poste à Dawson début mai.
93. karakol harcamalarını inceleyen Başkomiser Peterson'a bildirilir.
A l'intention du Cap. Petersen Justification des frais engagés.
Komiser Diamond! Dedektif. 93. karakol.
L'inspecteur Diamond, commissariat du 93ème.
Şu Louis Bernard, karakol ve bütün bu casus işi hakkında sana henüz söylemediğim bir şey var.
Il y a une chose à propos de cette affaire Louis Bernard que je ne t'ai pas dite.
Karakol devriyesinde, Fransızlar'ın ateşlerini söndürdüklerini gördük.
Cette nuit, l'ennemi a éteint ses feux.
- Nerede? - 110. Karakol.
- Où allons-nous?
Karakol doktorlarını bilirsin. Hiç tarzları yoktur.
Tu sais les médecins de la police ne sont pas très à la page
Bir filmde karakol görmüştüm. Orası temizdi. Ben daha kötülerini de gördüm.
- J'ai vu un commissariat dans un film où c'était drôlement plus propre.
Merkez karakol, Olympia'yı arıyor.
Le centre de contrôle appelle l'Olympia.
Alo, karakol mu?
La police judiciaire?
Karakol bölgesine çağırttın. Paltomu aldım, nişanlımı yanağından öptüm,.. ... son bir kez ve koşmaya başladım.
J'ai pris mon manteau, embrassé mon fiancé sur la joue, dernière fois de notre vie qu'on s'embrasse, et j'ai accouru.
Karakol nerede?
Où est le commissariat?
Kız, Türkiye'deki Karakol T şefi Kerim Bey'le temasa geçip iltica etmek istediğini anlattığında makinayı bize vereceğini söylemiş.
La fille a contacté Kerim Bay, chef du bureau Turquie. Elle veut passer chez nous. Elle livrera le Lektor.
Merkez Yüzbaşı Culpeper'ı arıyor. Burası Merkez karakol.
J'appelle le capitaine Culpeper.
Alo? Karakol mu? Alo?
Allô, le commissariat?
Alo? Karakol mu?
Allô, le commissariat?
Evvelki gün. Karakol bu yüzden apartmana el koyup, onu tahsis etti biliyor musunuz bunu?
Le logement est réquisitionné Et attribué à...
Karakol hiçbir şeye el koymaz.
Non, on ne réquisitionne Rien du tout. Qui êtes-vous?
Öyleyse neden karakol başkanının Berlin'de kalıp Mundt'un ortadan kaldırılması için Birini ayarlamasına izin vermiyor.
Pourquoi n'a-t-il pas pensé à garder le chef de la station à Berlin et à envoyer quelqu'un d'autre liquider Mundt?
Kötü bir karakol degil.
Cette prison n'est pas si mal.
Burası bir karakol, suçlular için iş bulma kurumu değil. - O suçlu mu?
Nous ne sommes pas un bureau d'embauche pour criminels.
İki yıldızlı Karakol oteli.
Hotel de la Poste, 2 etoiles.
Karakol mu?
Quartier général?
Bilim Subayı... Haritaya baktığınızda, gemimizin önünde Dünya Karakol istasyonlarının bulunduğu hattı göreceksiniz.
La carte affichée sur vos écrans indique une ligne d'avant-postes situés non loin de notre vaisseau.
Karakol saldırıya uğradı, Romulanlıları tespit ettik...
Si on intercepte des Romuliens...
- Peki, Efendim. 2. Karakol sensör alanına yaklaşıyor.
Avant-poste 2 à portée de détecteurs.
Karakol muydu? - Evet, bir saat sonra da 3.
- Oui, puis celle du 3 une heure après.
Karakol. 2. Karakol bölgesini tarıyoruz, sensör göstergesi kesin değil.
Balayage de la zone de l'avant-poste 2, portée des détecteurs à l'infini.
İki karakol üstünde bulundukları göktaşıyla beraber yok oldular toz oldular.
Les avant-postes et l'astéroïde sur lequel ils étaient établis ont été... pulvérisés.
Karakol beş dakika uzaklıkta.
Je l'aperçois sur les détecteurs.
Ama bu bir karakol davetiyesi.
Vous ne croyez pas si bien dire.
- En yakın karakol nerede? - Kilisenin karşısında.
- Où est le commissariat?
Merhaba, karakol mu?
Allô, la police?
- Karakol'da.
- Au commissariat?
4. Karakol saldırıya uğradığını rapor etti Efendim.
L'avant-poste 4 a déclaré qu'il était attaqué.
4. Karakol saldırganlar hakkında bir bilgi verdi mi?
L'avant-poste 4 a-t-il donné des précisions sur l'attaquant?