English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Kayalık

Kayalık traduction Français

358 traduction parallèle
Deniz dibi kayalık!
Fond rocheux!
Derinlik 11. Deniz tabanı kayalık!
Onze, fond rocheux!
Bir balık bile bu kayalıklardan zorlukla geçer.
II y a tellement de rochers qu'un poisson s'y écaillerait! Huit à la marque!
- Kayalık Dağlar'da avlandınız mı hiç?
- Vous avez fait les Rocheuses?
Kayalık kuzeninizle maymun arkadaşını aramak için çok büyük bir yer.
Nous ne pourrons retrouver votre cousine et son singe blanc.
Kayalık.
Escarpement.
Bu taraftan. Kayalık gittikçe azalıyor.
Voilà le chemin du retour.
Yirmi altı kulaç, dip kayalık.
Vingt-six brasses, le fond.
Doğal kayalık yapıyı korunmak için kullanıyor.
"Les rochers constituent un rempart."
Roy Earle kayalıklarda sıkıştırıldığı andan bu yana beş saat geçti.
"5 heur es qu'il est embusqué."
Kayalık gemiyi ikiye bölerken kadın çığlığına benzer bir ses duydum.
Quand le récif a déchiré le cœur de ce bateau, celui-ci a crié comme une femme.
Kayalık tabu.
Tabou!
Kayalık tabuymuş, hadi oradan.
Tabou, mon oeil!
Verilen ifadelerden de anlaşılacağı gibi Çocuk müvekkillerimle birlikte yaşadığı Kongo'da "kayalık" olarak bilinen yerden alınmıştır.
Boy fut kidnappé, dans la jungle... où il vivait avec mes clients.
Bu arada Tarzan kayalıkta balık var mı? - Büyük balık.
A propos, Tarzan, le poisson est-il beau, chez vous?
Kendini Macellan gibi Şili'nin kayalık sahilinde buldu.
Le brouillard se dissipe enfin et il se retrouve à traverser le détroit de Magellan, et plus au nord, la côte rocheuse du Chili.
- Öyleyse Nick'in kafasına vuran Cora'ydı. Sonra arabanın dışına çıkıp, onu kayalıktan aşağıya yuvarladı.
C'est Cora qui a précipité la voiture... dans le ravin!
Kayalık tepeye çıkan yola sapmışım.
Je me suis à moitié perdu dans la région de Rim Rock.
Orada bir sürü kayalık bölge var, evlat.
Il y a du terrain difficile après.
Kayalık dağların batısında, sınırın güneyinde ya da Alaska'da altın bulunduğu hakkında bir şeyler okumuş iki ayakkabı satıcısı.
C'est dans un magazine que vous avez lu qu'on trouve de l'or, plein sud?
Biraz uzakta, üstünden eski kışla patikasını... görebildiğim kayalık vardı.
Peu de temps après, je trouvai la falaise d'où on voyait la vieille piste militaire.
Öbür tarafta dere yatağı mı var? Dik kayalık.
C'est un ravin derrière?
Şey, ansızın yaklaşık 25 belki 50 kişi. Heyneyse, onlar Stand Waitie'nin adamlarıydı. Kayalıkların arkasından vahşi kediler gibi bağırarak ve ateş ederek saldırdılar.
Nous étions 10, et soudain, 25 ou méme 50 soldats ennemis nous chargérent, surgissant de derriére les rochers.
- Bize tepenin kayalık tarafını bıraktılar.
- On nous laisse les rochers.
İlerideki kayalık yapıyı görüyor musun? Şu komik görünüşlü kayaları?
Vous voyez ces drôles de formations rocheuses?
Kayalık bir kıyıdan geçerken, başkalarını da gördük.
nous en avons vu un... en longeant un rivage rocheux,
Daniel Boone'un Kayalık Dağları'nı 84 yaşındayken aştığını biliyor muydunuz?
Vous saviez que Daniel Boone avait 88 ans quand il traversa les Rocheuses?
Şimdi onur konuğumuzu takdim ediyorum, bu adam kayalık Maine sahillerinden Kaliforniya'daki Golden Gate'e kadar adını duyurdu.
Je vous présente notre hôte d'honneur, un homme... qui connaît tout, depuis la côte du Maine jusqu'à la Californie.
Deniz kabuklarından, yosunlardan, aşılmış okyanusların biriktirdiği kırıntılardan oluşan sığ bir kayalık.
Oui, un récif de corail, de la mousse, des coquillages, des fragments épars de tous les océans qu'elle a traversés.
Hemen arkasındaydım ama aşağısı çok kayalık. Korkarım başını çarptı.
J'ètais tout près d'elle, mais il y a un tas de rochers dessous...
Bu kayalıklara sen, kıyı mı diyorsun?
- Sur ce rocher?
Frank, nehir yukarıya git, bak, ve eğer bizim önümüze geçmişlerse izimizi bulmamaları için, kayalık alanda gitmeliyiz.
Frank, remonte le long de la rivière. Regarde s'ils ont traversé en amont. S'ils ont coupé notre piste, on va être dans de beaux draps.
Bırakın katil, açlık, susuzluk ve kızgın güneşler... onu yavaş yavaş öldürene dek... tarlalarda, kayalıklarda ve ormanlarda... sürüklenip dursun.
Puis, que le meurtrier soit porté par les sables, les rochers et les vastes étendues, jusqu'à ce que la soif, la faim et le soleil brûlant aient raison de lui!
Kayalıklarda saklanmış olmasanız, sizi daha çabuk bulacaktık yüzbaşı.
On vous aurait retrouvé plus tôt si vous ne vous étiez pas caché derrière ces rochers.
Leydi Mary ve Elena bambuların uçlarını birleştirip... birbirine yapıştırdı. Boru hattı Nautilus'un makine dairesinden çıkıyor... eğri büğrü kayalıklardan geçip su kenarına ulaşıyordu.
Lady Mary et Elena appliquèrent laborieusement le caoutchouc pour assembler les bambous qu'il fallut amener de la salle des machines du Nautilus à travers les zones rocheuses jusqu'au bord de l'eau et au-delà.
Kıyıya gelirsek, kayalıkları geçmeye havamız yetmez.
C'est même trop bas pour éviter les falaises.
Merakımdan soruyorum kız kardeşimiz atladığı sırada kayalıkların orada sen ne yapıyordun?
Que faisais-tu sur la colline quand notre s ½ ur a voulu sauter?
Kum tabakası, kayalık.
Couche de sable, formation rocheuse.
Aksi Şeytan! Kuzey Çin'deyken, yedeğimde bir eşekle sarp kayalıklara çıkıp, vadilerin dibine indim.
Oh, tu sais, à l'armée, j'en ai mené des ânes sur les chemins rocheux de Chine du Nord.
Edindiğim tüm belirtilerden onun batıdaki yüksek kayalık tepelerin diğer tarafında olacağını düşünüyorum.
Nos sources le situent de l'autre côté d'une chaîne de pics rocheux, à l'ouest.
Her yerde kayalık ve gölcükler var.
Rochers et plateaux...
Kayalıkların arkasında bir ışık gördüm.
J'ai vu un flash derrière l'un de ces rochers.
- Kayalık!
- Le récif!
Gel biraz kızak kayalım.
Promenons-nous en traîneau.
Penistone Kayalığında yüksek bir kaya çıkıntısının altında.
Sous un rocher, près de Penistone.
Kayalık!
Le récif!
Kayalık!
Vous allez le heurter!
Evet efendim. Buharlı, o kayalığa çarptığı zaman oradaydım. Ve bir çığlık duydum.
J'y étais quand le vapeur s'est écrasé contre ce récif et j'ai entendu le cri de quelqu'un qui mourait.
Kayalık tepeye çıkan yol mu?
Bearpaw Butte?
Arkasında da sarp kayalık var. Gidip arkadaşımı bulayım da arayışımıza devam edelim.
Qu'y a-t-il sur la colline, derrière?
Onlar kayalık değil.
Ce sont des rouleaux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]