Kaybolmuş traduction Français
2,906 traduction parallèle
Ne? Köpek kaybolmuş.
Oh, le chien a disparu.
Ana taşı kaybolmuş.
- Le diamant n'est plus là.
Bu olaydan sonra 3 gün ortadan kaybolmuş.
Après ça, il a disparu pendant trois jours.
- Tüm eskort reklamları nereye kaybolmuş?
Où est l'ensemble des annonces de pûte?
İki meslektaşımız onları Yuejiang'dan beri takip ediyormuş. Ama iletişim kaybolmuş.
Des collègues les suivaient, mais ils les ont perdus.
Ben... kaybolmuş gibiyim.
Je suis... perdue.
Hayır. Gerçek anlamda kaybolmuş durumdayım.
Non, je suis vraiment perdue.
Anne, oyuncak bebeğim kaybolmuş.
Maman, la poupée a disparu!
Oradan da denize. 12 kilometre sonra sinyal kaybolmuş.
Puis à huit miles au large, où le signal s'arrête.
Kaybolmuş gibi.
Elle a l'air déboussolée.
Sana olan duygularım kaybolmuş değil.
Je craque toujours pour toi.
Hayır, başka şeyleri hatırlıyor ama duyguları kaybolmuş gibi.
Il se souvient de tout sauf de ses sentiments. Évaporés.
- Görgü tanıklarıyla konuşuyoruz ama anladığım kadarıyla o kargaşada katil binadan çıkıp kaybolmuş. Tamam.
Euh, on demande aux témoins, mais on dirait que notre suspect s'est glissé hors de l'immeuble pendant la confusion.
- Ortadan kaybolmuş.
- Ils se font toujours arrêter. - Et elle disparaît.
Kalabalığın içinde kaybolmuş evini bulmaya çalışan bir köpek yavrusu gibiyim.
Je suis comme un chiot perdu errant à travers le désert, essayant désespérément de trouver le chemin de la maison.
- Yanisi polis geldiğinde araba da şoförü de ortadan kaybolmuş.
- Donc... le temps que la police arrive, la voiture et son conducteur se sont enfuis.
Ama şimdi iyice yoldan çıktı. Çünkü kaybolmuş baba, gerçekten kötü bir adam olabilir.
Mais il a peur, parce que le père est peut-être un méchant.
Oturmuş vaziyetteyim. Ryan'ı hakettiğini hissetmek için ne kadar kaybolmuş olabileceğini hayal bile edemiyorum...
Je n'arrive même pas à imaginer à quel point tu dois te sentir mal pour te rabattre sur Ryan.
Kaçırılmış ya da kaybolmuş olması umurunda değil.
Tu te fous qu'elle soit kidnappée ou perdue.
Bazen kendimi ormanda kaybolmuş gibi hissediyorum, ama birileri kamp ateşini söndürmeden yanımdan ayrılmadıkça sorun olmayacağını düşünüyorum.
Parfois, je me retrouve perdu en forêt, mais... tant que personne ne laisse le campement brûler, ça devrait aller.
- Belli ki Eberhart gözden kaybolmuş.
Evidemment, Eberhart tombe un peu de la grille.
- Neden? - Katie kaybolmuş.Haydi gidelim.
- Pourquoi?
Gördüm ki cinayet şüphelilerinin çoğu ortadan kaybolmuş.
Je me disais, beaucoup de suspects disparaissent dans les airs.
Bazı iş ortakları kaybolmuş veya ölü olarak bulunmuşlar.
Certains de ses associés d'affaires ont disparu ou ont été retrouvé mort.
O da ortadan kaybolmuş gibi görünüyor.
Il semble avoir disparu.
Hatta bazıları kaybolmuş bile.
Certaines d'entres elles ont disparu.
Gazetecilerimden birinin ortadan kaybolmuş olmasından endişeliyim.
Je suis inquiète pour un de mes journalistes
Aman Tanrım, tamamen kaybolmuş.
Il a complètement disparu!
- Aslı yıllar önce bir yangında kaybolmuş, ama kopyaları batıdaki her barın duvarına asılır.
L'original a été perdu dans un incendie il y a des decennies, mais des copies étaient habituellement accrochées au-dessus de chaque comptoir de bar dans l'ouest.
- Aslı yangında kaybolmuş.
L'original a été perdu dans un incendie.
Senin eleman biraz kaybolmuş gibi duruyor. Ah, iyi olacaktır.
- Votre candidat semble perdu.
Keyfi yok. Önce komiser dehdehledi, şimdi de fahişeleri öldüren katil ortadan kaybolmuş.
Premièrement le Lieutenant le largue, et maintenant son tueur de prostituées semble avoir disparu.
Birisi tüm klinik kayıtlarına ulaşmak için bir açık oluşturmuş ve doktorun öldürüldüğü saatlerde yaklaşık 20 kayıt kaybolmuş.
Quelqu'un avait installé une porte de derrière aux rapports de toute la clinique, et à quelques heures du meurtre environs 20 de ces rapports ont disparu.
Böylece düşüncelerim arasında kaybolmuş olmam. Sen istiyor musun peki?
Pour m'occuper et ne pas trop penser.
- Aaron'la birlikteydim. Babası kaybolmuş.
Avec Aaron, son père a disparu.
Kim kaybolmuş?
Qui a disparu?
Sacramento Emniyeti'ne göre, 11 ay önce ortadan kaybolmuş.
D'après le S.F.P.D., Il a disparu depuis 11 mois.
Nasıl kaybolmuş?
Disparu comment?
Castro tamamıyla normal bir çalışanmış, sonra ortadan kaybolmuş.
Castro a fait complètement les choses normales, puis a disparu.
Bir senedir ortalarda yoktu ve sen bu sabah kaybolmuş gibi davranıyorsun.
Il est parti depuis 1 an, et vous agissez comme s'il avait disparu ce matin.
Hayati belirtileri kaybolmuş ama sanırım bir kaplumbağa gibi nefes alıyor.
Il n'a plus de signes vitaux. Mais il respire comme une tortue.
Bayan, kaybolmuş olmalısın.
Mlle, vous devez être un peu perdue.
Biz olmadan kendini kaybolmuş hissedersin.
Bah, tu va être perdu sans nous.
Kaybolmuş köpek yavrusu gibi onu takip ettiğini söyledi.
Que vous la suiviez partout comme un petit chien perdu.
Polis çağrılmış ama Bayan Van de Kamp ortadan kaybolmuş.
La police a trouve la chambre libre.
Kaybolmuş gibiydin.
Tu étais... tu étais perdu.
Kaybolmuş bir Carlton hayranı gibi duruyordu, o yüzden...
Il ressemblait à un fan de Carlton perdu, donc...
Ortadan kaybolmuş.
Disparu.
- Kaybolmuş gibisin.
Vous avez l'air un peu perdue.
Marshall'ın uçağı kaybolmuş.
il est porté disparu.
Bazı formlar arada kaybolmuş.
Oui, mais, um, certains des formulaires sont tombés dans les fentes.
kaybol 495
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybolduk 72
kaybolun 67
kayboldular 25
kaybol gözümün önünden 18
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybolduk 72
kaybolun 67
kayboldular 25
kaybol gözümün önünden 18