Kaçırmam traduction Français
848 traduction parallèle
Kaçırmam merak etme.
Bien sûr que non.
Yetenek görürsem kaçırmam ama.
Non, me reposer.
Dışarıda olanları gözümüzden kaçırmamız için içeride karmaşa yaratıyorlar.
Faire diversion, qu'on ne voie pas ce qui se passe ailleurs.
İyi bir şey görünce hiç kaçırmam.
Je sais reconnaître les bonnes choses.
Ama hiçbir şey o gemiyi kaçırmamızı engelleyemez!
Et après nous viendrons nous occuper de vous.
Ama sizler sanki ilk müşterimi elimden kaçırmam için çaba gösteriyorsunuz.
On dirait que vous voulez me priver de mes premiers clients.
Bu gösteriyi dünyada kaçırmam.
Je ne vais pas rater ce spectacle.
Onu kaçırmamız kötü oldu.
On l'a raté.
Dostum, bunu kaçırmam.
Je ne voudrais pas rater ça.
Hayır, kaçırmadım, ama kaçırmam an meselesi.
Pas encore, mais ça peut arriver.
Av sezonu çok yakında başlayacak. İlk günü hiç kaçırmam.
Je ne manque jamais l'ouverture de la chasse.
Afedersiniz. Sevgilim, korkarım seni kaçırmam gerekecek.
Je dois t'enlever un instant.
Kaçırmam, lordum.
Je n'y manquerai pas.
Şöleninizi kaçırmam.
Je ne manquerai pas à votre fête.
Anlaşılan hiçbir şey kaçırmamışsın.
Vous n'avez rien oublié.
Karları temizlediklerinden beri golf sahasında hiçbir Cumartesi'yi kaçırmamıştı.
Le samedi, il joue toujours au golf.
Dedeme söz verdim.Hiçbirini kaçırmam dedim.Sadece bir günümüz var.
" J'ai promis à Pépé de tout voir Nous n'avons qu'un jour
Sosyete haberlerini hiç kaçırmam. - Kaçırmaz mısın?
Vous savez... je lis toujours la rubrique mondaine.
Kesinlikle. Attığımı vururum. Hiç kaçırmam.
Je rate rarement mon premier coup.
Karşıma çıkan hiçbir fırsatı kaçırmam.
Je ne laisse jamais passer une opportunité.
Merak etme, kaçırmam.
Ne t'inquiète pas. Je ne le louperai pas.
Şimdiye kadar hiçbir atışı kaçırmamıştı.
Cette fille n'a jamais raté sa cible.
Koruma görevlileri için bile töreni kaçırmam.
Je ne veux pas manquer le couronnement!
Eğer iş bana kalsa, kaba da davransa müsteriyi kaçırmam.
Je me passerais bien de ce genre de type.
Onu kaçırmamızı mı istiyorsun?
- On devrait la renvoyer?
Dünyada kaçırmam.
- Je ne pourrais pas manquer ça.
Sana söylemiştim kaçırmam diye..
Je le pensais quand j'ai dit que je ne raterais pas ça... Lora!
Bunu kaçırmam doğrusu. Nasıl hazırlandığımızı görmesini istiyorum.
Je veux qu'il voie notre jolie prison.
Bunu hayatta kaçırmam.
Je ne raterais ça pour rien au monde.
Kaçırmamız herkesin hayrına olabilir.
Quelle chance. Surtout pour l'auteur.
Komplo mükemmel... ama umarım kadını benim kaçırmamı önermiyorsundur!
L'idée est excellente... mais j'espère que vous ne suggérez pas que je la ravisse!
Kaçırmamız imkansız.
Aucun doute.
Bu demektir ki onu Seibei kaçırmamış.
Donc Seibei ne l'a pas enlevée.
Doğru ama, duyduklarıma bakılırsa çok birşey kaçırmamışım.
À ce qu'on me dit, je n'ai pas raté grand-chose.
Sırlarından hiçbirini ağzımdan kaçırmam.
Je ne trahirai jamais tes secrets.
Neredeyse üç yıldır içerideyim ve aklımı kaçırmam yakındır.
J'ai trois ans de cabane et j'en deviens dingo.
Yarınki avı kaçıracaksın ama Cumartesi bir tane daha var. Burada olacağım. Dünyada kaçırmam.
Il y a une autre chasse samedi, je ne la manquerai pour rien au monde.
- Hiç kaçırmam.
- Et comment!
Ve zavallı kerizler, kaçırmam için bana para veriyor, mera ve çiftlik sahipleri de ayrıca ödüyorlar.
Ces imbéciles me paient pour les faire entrer tout comme les propriétaires de terres agricoles.
Hayatta kaçırmam.
Non, je serai là.
- Kaçırmam ama sen kaçırırsın.
- Tu vas rater le tien.
Detayları kaçırmamışsın, öyle mi?
Plutôt observateur, hein?
- Hiç kaçırmam.
- Je ne les rate jamais.
Umarım filmi çok kaçırmamışsındır.
J'espère que tu n'as pas raté tout le film.
Clara, onu kaçırmamı istedi, benimle kaçmak istiyor.
Clara me propose de fuir. Elle veut fuir avec moi.
Bu sefer elimden kaçırmam onu.
Il ne m'échappera pas cette fois.
Araştırmamın, üç yoldaşımızın şampanyada... aşırıya kaçıp kaçmadıklarını ortaya çıkarmaktan... daha önemli olduğundan eminim.
Il est plus important que le fait de savoir si trois de nos camarades s'enivrent ou non au champagne.
"İki yıl önce, kaçıp Maryland'de yaptığımız düğüne sizi çağırmamıştım."
"Je ne vous avais pas invités à mon premier mariage..."
Burma'yı elimizden kaçırmamız çok küçük düşürücü.
Nous avons été chassés de Birmanie et humiliés.
Şerif Hall'ü kaçırmamıza izin vermez.
Et Bill Jorden?
Umarım bir şey kaçırmamışımdır.
J'espère que vous n'avez pas déjà pris d'initiative?