Khalid traduction Français
464 traduction parallèle
Halid mi?
- C'est Khalid qui les dirige.
Savaşı kaybettik.
Nous avons perdu la bataille, Khalid.
Bu senin zaferin Halid!
Cette victoire est tienne, Khalid.
Poppah Khalid, canımı acıtıyorsun!
Poppa Khalid, tu me fais mal.
- Poppah Khalid'e selam versene.
- Dis Salaam à poppa Khalid.
Khalid, sahiden mi?
Khalid, c'est vrai?
Bir insan için soğuk ve acımasız bir hayvansın, Kaptan Khalid.
Tu es la partie froide et insensible de l'homme, Capitaine Khalid.
Khalid.
Khalid.
Khalid,
Khalid,
- Çek ellerini, Khalid!
- La touche pas, Khalid!
- Çek ellerini Khalid!
- La touche pas, Khalid!
- Haydi, Khalid. - Bu sefer öldüğünden emin olacağım.
Cette fois, je te truciderai.
- Khalid?
- Khalid?
Bu finansman ve gönüllü yardımcı için Bin Ladin'e gelen İslamcı militan Halit Şeyh Muhammed'in buluşuydu.
L'idée était venue d'un militant islamiste, Khalid Cheikh Mohammed. Ben Laden avait simplement été sa source de financement et de combattants.
- Khalid, lütfen.
- Khaled, s'il te plaît.
Khalid Hasan.
Kahlid Hassan.
Bunlar, Khalid ve Gunnar.
Je te présente Khalid et Gunnar.
Az önce Khalid ve Gunnar'la tanıştın.
Tu as rencontré Khalid et Gunnar. Sous mes yeux.
Khalid de öyle.
Et il n'y a pas que lui. Il y a aussi Khalid, que tu as rencontré.
- Khalid sıcak iklimden geliyor.
Pour toi, c'est l'été. Khalid vient d'un pays chaud, lui.
Khalid yeni giysiler almak için biriktiriyordu.
Khalid économise pour s'acheter des fringues. Au lieu d'accuser...
Biz en sevdiği yemekleri yerken, Khalid'in gelememesi ne kötü.
C'est agaçant que Khalid reste dehors alors qu'on mitonne son plat préféré.
- Bunu Khalid'e söylersin.
Dis-le à Khalid.
Ivan onu sakinleştirmeye çalışıyor.
Mais ça calme Khalid, alors il ne dit rien.
Khalid, sen ne diyeceksin?
Khalid, qu'en dis-tu?
- Khalid, nereye gidiyorsun?
Khalid, où vas-tu comme ça?
Afedersin, iş için çağrı aldım.Khalid'den..
Excusez-moi, c'est une affaire Appel. De Khalid..
Khalid kim?
Khalid qui?
Adları Ali, Halid ve Fazziz.
Ce sont Ali, Khalid et Fazziz.
Khalid Almihdhar, Mekke'de bir bilgisayar programcısı. "Bunun bir hata olduğuna inanmak istiyorum." * Khalid Almihdhar *
Khalid Almihdhar est un programmateur sur ordinateur à La Mecque.
Khalid
Khalid.
Khalid iki geleneksel masaj yöntemini birleştiriyor :
Khalid allie différentes méthodes traditionnelles de massage :
Khalid ustadır.
Khalid est un maître.
- Khalid Mansoor öğlen vakti özgür bir adam olacak.
- Quoi? - Mansoor sera libre avant midi.
Khalid Mansoor, tutuklanmadan önce büyük bir kentte bir saldırı gerçekleştirmeyi planlıyordu.
Khalid Mansoor planifiait une attaque de grande envergure.
Khalid Mansoor'un ölümü, olay yerinde tıbbi teknisyenler tarafından onaylandı.
La mort de Khalid Mansoor a été confirmée.
"Khalid Mansoor gibi bir adamın teknik bir ayrıntı sebebiyle mahkemede serbest kalması düş kırıklığı yaratmadı mı?"
Non. N'est-il pas frustrant qu'un homme comme Mansoor puisse être relaxé pour vice de forme?
"Önemli olan, kendimizi Khalid Mansoor gibi adamlardan,... kanunu hiçe saymadan veya şiddete başvurmadan korumamız."
Il importe que nous nous protégions contre des hommes comme Khalid Mansoor sans recourir à l'autojustice ou la violence.
"İsa'nın düşmanları olan Khalid Mansoor ve Hakeem Mohammed'in infazı" Phineas'ın Oğulları "tarafından gerçekleştirildi."
Les ennemis du Christ, Khalid Mansoor et Hakeem Mohammed ont été exécutés par les Fils de Pinhas.
Khalid Mansoor'un ölümü bu işin başı ve sonu olmalıydı, Steven.
Le meurtre de Khalid Mansoor était censé être un acte isolé, Steven.
Senin için Khalid Mansoor'u öldürmemi istedin.
Vous m'avez demandé de tuer Khalid Mansoor.
"Cemaat liderleri bunun, Khalid Mansoor ve Hakeem Mohammed adlı iki radikal din adamının, Hıristiyan aşırı dinci grup olan Phineas'ın Oğulları tarafından öldürülmesi nedeniyle yapılan bir intikam saldırısı olduğunu iddia ediyor."
Les chefs de communauté évoquent un acte de vengeance suite au meurtres de l'imam Khalid Mansoor et d'Hakeem Mohammed par des fondamentalistes chrétiens.
Fakat sende beni öldürecek cesaret yok tıpkı Khalid Mansoor'u kendin halledecek cesaretin olmadığı gibi.
Mais vous n'avez pas le cran de me tuer pas plus que vous n'avez eu le cran de liquider Mansoor vous-même.
- Birisi ona Khalid Mansoor'u öldürmesini salık vermiş!
Quelqu'un l'a poussé à tuer Khalid Mansoor!
Halid...
Khalid, la contrainte n'existe pas en religion.
- Khalid'in hâlâ Statoil'e girmesi yasak.
Signé Khalid.
Peki Khalid?
Et Khalid, alors?
- Khalid çok politik biridir.
Khalid a des convictions.
Khalid de onun mülkünü geri alıyor.
Khalid reprend ce qui est à lui.
Khalid?
Khalid?
Khalid...
Khalid...