Kk traduction Français
1,390 traduction parallèle
Söylediğim gibi, C şıkkı yok.
Comme je le disais, il n'y a pas d'option C.
- İşte C şıkkı.
- Je te présente l'option C.
B şıkkı bu mu?
C'est ça l'option B? Tu charries? C'est ça l'option B?
A şıkkı : Gato'yu ve kızı bırakırsınız kasabadan sorunsuz gidersiniz.
Option A, vous laissez le Gato et la fille et vous quittez la ville, sans questions.
- B şıkkı nedir?
- C'est quoi l'option B?
- B şıkkı sizi buna zorlarım.
- L'option B je vous y oblige.
A şıkkı hala geçerli.
L'option A est toujours sur la table.
A şıkkı bana yaramaz.
L'option A ne fonctionne pas pour moi.
Bay Beck A şıkkını alayım.
M.Beck je prendrai l'option A.
- KK ile parka gidiyorum.
- Je vais dans le parc avec KK.
- Sadece ben ve KK olacağız.
- Oui. Y'aura juste moi et KK.
Canın sıkkın görünüyor.
T'as l'air abattu.
Sıkkın mı?
Abattu?
canı sıkkın olduğu için kız kardeşini bit pazarına götürüş hikayeni anlatmalısın. hatırlıyor musun?
Tu dois raconter celle oû tu es allé aux puces avec ta sœur... parce qu'elle était déprimée.
Biraz canı sıkkın, hepsi bu.
Il est juste de mauvaise humeur.
Canı mı sıkkın?
De mauvaise humeur?
Ne zıkkım yapıyor bu kız?
Mais qu'est-ce qu'elle fout?
Canın sıkkın.
Tu es préoccupé.
Zaten adamın canı sıkkın.
Il est déjà de mauvaise humeur.
- Fındıkkıran'a yeni bir anlam katıyor.
Ca donne un tout nouveau sens à "Casse-noisette"
- Al da zıkkımlan sırım saçlı.
- Tiens, mange, putain de poilu.
Benim de canım sıkkın, tamam mı?
J'ai les boules.
Claudette canın sıkkın ve dalgınsın diyor.
Claudette vous trouve lunatique, distrait.
Aceveda'ya göre, canım sıkkınmış ve dalgınmışım.
D'après Acaveda, je suis lunatique et distrait.
Tabii canım sıkkın olmazsa veya dalgınlıkla yolumu şaşırmazsam.
Sauf si je deviens lunatique ou distrait et que je me perds en route.
Jeffrey'nin son zamanlarda canı sıkkınmış.
Il dit que Jeffrey était déprimé.
Canımın sıkkın olmasına iznim yok mu?
Et j'ai le droit d'être de mauvaise humeur.
Peki ben hangi zıkkım olacağım?
Et moi? Je suis censé être quoi, à votre avis?
Canım çok sıkkın, Bakan ile görüşmek istiyorum.
Je suis très mécontent. Je veux parler au Chancelier.
Ve sen daha önce uyarmıştım seni bu zıkkım yüzünden.
Et toi... Je t'avais prévenu.
O yüzden A şıkkı : İlişkimizi daha da derinden keşfedebiliriz böylece aramızdaki gerilim de azalmış olur ya da B şıkkı :
Donc A : on peut continuer cette relation... et espérer que la tension va retomber.
B şıkkını seçiyorum.
Je choisis la réponse B.
Hayır A şıkkını seçmen lazım!
Mais non tu dois choisir A.
Tamam, A şıkkı.
D'accord, je prends la réponse A.
Onu hiç bu kadar sıkkın görmedim.
J'en sais rien.
Haydi işte! Hey küçük teker, bu kronik zıkkımdan bir dene.
Hé Roulettes, tu veux une taf de mon oinj?
Kan dolaşımı, muhtemel değil. Zannederim "D" şıkkı. Hiçbiri.
Circulation, probablement pas, donc je crois pas qu'il faille attendre grand-chose.
Son zamanlarda canı sıkkın.
Elle est lunatique, en ce moment.
Fındıkkıran muhterem bir balerindir.
Casse-noisettes est un ballet patriarcal.
Tamam mı? Fındıkkıran'daki tek iyi şey fareler, ve onlar ölüyorlar.
Le seul truc bien dans Casse-noisettes, ce sont les rats, et ils meurent.
Niye canın sıkkın?
C'est quoi, ton problème?
Tanrım. Kimin canı sıkkın?
Qui est déprimé?
Benim canım sıkkın değil.
Pas moi.
- Senin cüce fikrinden bıkkınlık geldi.
- Ton idée était bateau.
Canım senin canın sıkkın.
Mon trésor, je sais que tu es contrariée.
Onun da canı sıkkın.
Elle aussi est très contrariée.
Biraz canım sıkkındı o yüzden.
- Non, j'ai vu ce qui s'est passé.
Sadece biraz canım sıkkın.
- Quoi?
Kimse senin vaazlarını dinlemek zorunda değil. Zaten yeterince sıkkınım.
Personne n'écoute ton sermon.
Bıkkın usanmış olmanın nedeni bu.
C'est pour ça que t'étais malade.
Ne zıkkımdan bahsediyorsunuz siz?
C'est quoi encore, cette connerie?