Kocan traduction Français
11,948 traduction parallèle
Hanımefendi, kocanızı kaybettiğiniz için üzgünüm.
Madame, je suis désolé pour la perte de votre mari.
Eğer Almanların tarafında olmasaydı, barış içinde yaşayabilir ve kocan şu an hayatta olabilirdi.
On voudrait la paix, et votre mari serait vivant à cet instant, s'il n'y avait pas les Allemands.
Sen zannediyor muydun ki kocanın güzel bir odası, unvanı ve işi vardı?
Comment pensez-vous que votre mari a eu une chambre, un pension, un emploi?
- Ama kocan çok hasta.
Mais votre mari est très malade.
Eski kocanın ne yaptığını duydun mu?
On vous a parlé de votre ex-mari?
Sana artık güvenmeyen bir kocan var.
Vous avez un mari qui ne vous croit plus.
Um,... kocan olmadan... ya da Mary'nin yanında olmadan?
Sans votre mari ou votre... votre position avec Marie?
Eğer karım çok hasta olsaydı, kocanı çoktan terkederdin.
Si ma femme était arrivée gravement malade, Vous auriez quitté votre mari.
- Ama kocanız şimdi daha iyi, değil mi?
Mais votre mari va mieux, non?
- Kocan nasıl?
Comment va ton mari?
Burada olduğunuzu kocanız biliyor mu Bayan Lindo?
- Est-ce que votre mari sait que vous êtes là, Mme Lindo.
- Kocan.
C'est votre mari.
Solomon bana kocanın aylık ziyaretlerinden bahsetti.
Solomon m'a dit à propos des visites mensuelles de ton mari.
Bana kocanı rahat bırakacağıyla ilgili söz verdirttim. Chekura iyi bir adam Bayan Lindo.
Il m'a fait promettre de te laisser tranquille avec ton mari.
Kocan, Troy ve sen.
C'était votre mari, Troy et vous.
- Troy Carter'ı kocan değil sen öldürdün.
Ecoutez, votre mari n'a pas tué Troy Carter. Vous l'avez tué. C'est ridicule.
- Küp olmaz. Nerede bu? Donna, kocan arıyor.
Donna, c'est ton mari.
- Evine, kocanın yanına dön.
- Rentre chez toi, rejoindre ton mari.
Sen, Rowan Blackshaw bu adamı Tomas Solano'yu kocan olarak hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde... varlıkta yoklukta, sevgide değerde bugünden öleceğin güne kadar kabul ediyor musun?
Rowan Blackshaw, voulez-vous prendre cet homme Tomas Solano, pour époux... de le prendre et de le garder pour le meilleur et pour le pire, dans la richesse et la pauvreté, de l'aimer et de le chérir, depuis ce jour, jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Burada olmanın tek sebebi adamı haklamak ve kocanın intikamını almak.
La seule raison de ta présence est mettre hors-jeu cette homme et venger la mort de ton mari.
Eğer kocanı geri getirebilseydim, getirirdim.
Si je pouvais ramener votre mari je le ferais.
Peki, şuan sahip olduğum tek şey, kocanın ensemdeki gözleri.
ce sont les yeux de ton mari sur ma nuque.
Aksi halde, neden kocanın ofisinin arkasında gizli bir bilgisayarı olsun?
Autrement, pourquoi ton mari aurait un ordinateur caché Ce ne sont pas de bonnes personnes, Louise.
Bir düşün, yarın bu saatlerde kocan sana masaj yapıyor olacak.
Pense que demain à cette heure, ton mari te fera un massage.
- Darlene, sen, meşru bir şekilde Lynn'i kocan olarak kabul ediyor musun?
Darlene, voulez-vous prendre Lynn comme époux? Je le veux.
Bu kocanın bıçağı.
Voici la lame laser de votre mari.
Kocanın yaşaması için, bu insanı öldürecek misin?
Tueriez-vous cette humaine en échange de la vie de votre mari?
Sizin olay yerinde olduğunuzu söylüyor, Ajan Keen sizin ve eski kocanızın.
Il vous a vu sur les lieux du crime, vous et votre ex-mari.
- Tıpkı kocan gibisin.
Vous êtes comme votre mari.
Kurbanların şerefsiz ya da aziz olması fark etmez sen de aynısın, kocan gibisin.
Cela ne fait pas de différence si la victime est une ordure ou un saint... vous prenez votre pied tout pareil, comme votre mari.
Kocanı ölü olarak buluyorsun ve sonra 911'i aramadan önce 20 dakika soluklanıyorsun. Bu, senin için iyi görünmüyor.
Vous trouvez votre mari mort et vous décidez de prendre une pause de 20 minutes avant d'appeler le 911 Ca ne semble pas bon pour vous.
Kocan, Afganistan'daki olayın aynısını yaparken öldü. Bir arkadaşının hayatını kurtarırken.
Votre mari est mort faisant la même chose qu'en Afghanistan, en se battant pour sauver la vie d'un ami.
Hayır, Birchtown'daki her siyah adamı tanıyorum, fakat kocanı tanıdığımı söyleyemem.
Non, bien que je connaisse tous les hommes colorés de Birchtown, Je ne peux dire que je connais cet homme.
Kocan için bir soruşturma başlattım, ve,
J'ai fait cette demande concernant votre mari, et, heu,
Söylediğine göre, kocan kaleye saldıran isyancılara yardım etmiş.
Il dit que votre mari est lié aux radicaux qui ont attaqué le château.
Kocanız ve radikal Protestanlar arasındaki ekonomik bağ.
Sur des liens financiers entre votre mari et les Protestants radicaux.
Kocanız işlerinin yüzde 51'ini bana devretmişti.
Votre époux me laisse 51 % de cette affaire qui est légalement gérée par un homme.
Kocanızla 48 saattir görüşmüyor musunuz?
Vous n'en avez pas de nouvelles depuis 48 heures?
Kocanın bütün anahtar elemanlarını zorla çıkartıp onların yerine kadınları aldın.
Vous avez viré les bras droits de votre mari pour les remplacer par des femmes.
Kocanızın dikkatini başka bir kadın çektiyse, yapılacak tek şey vardır.
Ton mari remarque une autre femme, il n'y a qu'une seule chose à faire...
Sanırım kocanız, hmm, ah, sevgililerini yatağınızda ağırlamamıştır?
Votre mari n'a pas.. il n'aurait pas pris de maîtresse en dehors de votre lit marital?
Kocanızdan bahsedin, öyleyse.
Parlez moi de votre mari alors.
Biliyor musunuz, bir kocanız olduğunu benim gibi erkekleri caydırmak için uydurduğunuza inanmaya başlayacağım.
Vous savez, je commence à croire que vous avez inventé cette histoire de mari pour faire fuir les hommes comme moi.
Katrina, kocan burada değil.
Katrina, votre mari n'est pas là.
Kocanın mirasına ne olur acaba?
Comment ça se passe pour l'héritage de ton mari?
Üzgünüm ama kocanızı almalıyız.
Désolé, on doit l'emmener.
Gail, umarım yemek yapmaktan anlıyorsundur çünkü kocanın yemeklerinin tadı kokarca başka bir kokarcanın götüne girmiş de içine sıçmış ve iki kokarca da ölmüş gibi.
J'espère que tu sais cuisiner. Ton mari nous sert l'équivalent de deux putois enfilés l'un dans l'autre en état de décomposition.
Gene Jenkinson'ı, kocan olarak kabul ediyor musun?
... Gene Jenkinson ici présent?
Bugünlerde kocanız ne yapıyor? - Burada değil.
La colère d'une personne est douloureuse et froide comme si j'étais tailladé par un couteau.
Şimdi bana kocanızın tam olarak ne yaptığını anlatın. Niye özsaygısı düşük kadınları hedef alıyor?
À présent, dites-moi exactement ce que votre mari vous a fait.
Bu senin kocan değil.
Infidèle, Infidèle, potiron...?