Konuşmadım traduction Français
2,497 traduction parallèle
Babamla 30 yıl boyunca hiç konuşmadım onunla ilgili en önemli şey nedir bilmiyorum.
J'ai pas parlé à mon père depuis 30 ans. Je ne sais rien de lui.
Hayır, elbette konuşmadım.
Non, absolument pas.
Açık konuşmadım mı?
J'ai pas été assez clair?
- Öyle konuşmadım.
N'importe quoi.
Çocuğa yardım etmeyi dahi hiç denemedim. Adamla gerçekten konuşmadım bile.
J'ai jamais essayé d'aider le petit, je lui parlais à peine.
Ben sadece... Yani, onunla hiç konuşmadım bile.
Je ne lui ai même jamais parlé.
Bugün onunla konuşmadım.
Je ne lui ai pas parlé aujourd'hui.
Eğer bu adamla konuşmuş olsaydım ki, hiç konuşmadım. Ancak o beni aradığı için olurdu.
Si j'ai jamais parlé à ce gars, et je ne l'ai pas fait, c'est lui qui a appelé.
Hayır henüz konuşmadım.
- Je ne lui ai pas parlé.
O karnavaldan beri Joe Namath ile konuşmadım.
Je n'ai pas revu Joe Namath depuis ce Mardi gras.
Onunla bir haftadır konuşmadım.
Je ne lui ai pas parlé depuis une semaine.
Babamla yıllardır konuşmadım. Ve sen kalkmış kendine mi üzülüyorsun?
Je ne parle plus à mon père et tu oses te plaindre?
- Hayır, dün akşamdan beri konuşmadım.
Non, pas depuis la nuit dernière.
Hapise girdiği duruşmadan beri konuşmadım.
Je ne lui ai pas parlé depuis l'audience pour la garde.
Gittiğinden beri konuşmadım.
Pas depuis qu'il est parti.
Kimse benimle konuşmadım.
Personne ne m'a parlé.
Bir süredir onunla konuşmadım belki bu gece görüşebiliriz.
Je ne lui ai pas parlé depuis un moment donc je pensais que je verrais si elle voudrait s'éloigner pour une nuit.
Dün akşam açık konuşmadım galiba.
Je n'ai pas été assez claire?
Benedict'le henüz bununla ilgili konuşmadım, Sayın Bakan. Yani?
Je n'en ai pas encore parlé à Benedict, madame la ministre.
Hiç konuşmadım.
Jamais. Je ne ferais pas ça.
Babamla 30 yıl neden hiç konuşmadığımı sana açıklayamam.
J'ignore pourquoi je n'ai pas parlé à mon père pendant 30 ans.
Bu konuyu konuşmadığımız sürece tabii.
Tant qu'on ne dit rien.
Neden yanıma gelip konuşmadın?
Pourquoi ne pas m'avoir parlé?
Konuşmadığımız onca zırva var.
Et ces non-dits qui planent.
Annenle daha konuşmadın mı?
- Tu lui as pas encore dit?
Andy ile konuşmadığımı duyamıyorum. Ron, April'e neden bana kızgın olduğunu sorar mısın?
- Dis-moi pourquoi elle m'en veut.
- Sanırım annemle konuşmadılar daha.
- "T'as parlé à maman?"
- Benimle öyle konuşmadığından dolayı önemli.
- C'est grave, que tu m'en aies pas parlé.
Benle haftalarca konuşmadı.
Il m'a pas parlé pendant des semaines.
Troy'un hayranım olduğunu sanıyordum, ama geldiğimden beri benimle konuşmadı ve yetişmem gereken bir uçak var.
Hey, vous savez, j'assume complètement le fait que Troy était un fan, mais, il ne m'a pas dit un mot depuis que je suis là, et il va falloir que je prenne l'avion.
Buralarda insanların konuşmadığını mı sanıyorsun?
Tu crois que personne ne parle ici?
Bekle, onunla daha konuşmadın mı? Hayır.
Tu l'as pas encore vu?
- Hala konuşmadığım bir ajan kaldı.
Il me reste à parler à un agent.
Bitti. Onunla konuşmadın mı?
Donc tu... ne lui as pas parlé?
Crystal halayla konuşmadın mı?
- Tu as parlé à tante Crystal? - Pas encore.
Hiç konuşmadınız mı?
Pas un mot?
Peki o süre zarfında bu konuyu benimle niye konuşmadın?
Et ces derniers mois pourquoi tu ne m'en as pas parlé?
Bana onunla konuşmadığını söyledin. - Sadece aradım.
- Vous ne lui avez pas parlé?
Sırf ben... Sırf ben biriyle el ele tutuşarak sokaklarda dolanamadığım ya da arkadaşlarımla sakso hakkında konuşmadığım için beni anladığını sanıyorsun.
Tu penses que juste parce que je ne... parce que je ne peux pas me promener dans la rue main dans la main ou parler à mes amis des bites que je suce, que tu me connais.
Köydeki kızların bunu konuşmadıklarını mı sanıyorsun?
Les filles du village en parlent.
Konuşmadığımızı sanıyordum.
Je croyais qu'on se parlait pas.
Üç gündür benimle tek kelime konuşmadı.
Il ne m'adresse plus la parole depuis trois jours.
Bakıcının İngiliz aksanıyla konuşup konuşmadığını hatırlayamadım.
- Désolé. Je me souvenais pas que la baby-sitter avait un accent.
Aynı anda konuşmadığımızdan emin olmak adına, ve okuduğum tek kitap onuruna,...
Maintenant, juste pour s'assurer que personne ne parle en même temps, et en l'honneur du seul livre que j'ai jamais lu,
- 6 ay beraber olduk, ve asla hiçbir şey hakkında konuşmadık,... geceyi geçirmeme asla izin vermedin, adımı da hiç söylemedin.
Yeah, on a été ensemble pendant 6 mois, et on a jamais réellement parlé. Tu ne m'a jamais laissé passer un nuit entière.
Hiç konuşmadığımızı söylemiştin.
Je pensais que tu avais dit qu'on en avait jamais parlé.
Umarım bu varsayıma dayanan bir konuşmadır.
J'espère que ce n'est qu'hypothétique.
Ne kapıcı Frank adında biri ne de bir başkası benimle konuşmadı.
Personne du nom de Frank le portier, ou autre... ne m'a jamais parlé.
Bu konuyu başka biriyle konuşup konuşmadığımı bilmek istedi.
Il voulait savoir si j'en avais parlé à quelqu'un.
Bunu söylemek için biraz geç olabilir. Ama toplum önünde daha önce hiç konuşmadığımı fark etmişsindir.
C'est peut-être un peu tard pour y penser, mais je n'ai jamais fait de discours en public.
Çocuk hastalıkları uzmanınız sizinle bu konuyu konuşmadı mı?
- Le pédiatre est pas encore passé?
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuş benimle 497
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuş benimle 497
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236