Kulübe traduction Français
2,480 traduction parallèle
Hakkındaki suçlamaları düşürmeyi kabul edersek Fuentes kardeşleri kulübe getirebileceğini söylüyor.
Si on abandonne les charges contre elle, elle pense pouvoir faire venir les frères Fuentes au Mayan.
Mayan kulübe gitmeden önce bilgi almak istersin diye düşündüm.
- Tu as peut-être besoin d'un briefing avant qu'on aille au Mayan.
Komiser Batista'nın belirlemiş olduğu Fuentes kardeşlerin arkadaşı Yasmin Aragon yarın akşam Carlos ve Marco'yu Mayan kulübe getireceğini temin etti bize.
Yasmin Aragon, l'associée des frères Fuentes que le sergent Batista a identifiée, nous assure qu'elle fera venir les Fuentes au Mayan demain soir.
Fuentes kardeşleri kulübe girmeden önce gözaltına alacağız.
Nous appréhenderons les frères avant leur arrivée au Mayan.
Kalktıktan sonra birkaç kulübe uğramaya ne dersin?
Et si on sortait en boîte après le service?
- O boktan kulübe gitmem ben.
Je ne vais pas dans ce club.
Hadi ama, kulübe gidip takılacağız, uyar mı?
On va dans un club?
Kulübe hoş geldin.
Bienvenue au club.
Kubbeli kulübe.
Un kiosque avec un dôme.
Elimizde kulübe girmeye çalışan yaklaşık iki düzine insan var ama herkesin durumu bu gibi görünüyor.
- Une douzaine, mais ils regardaient tous par là.
Dışarıda bir limuzin filosu bekliyor ve bizleri striptiz kulübe götürecek!
Une flotte de limousines attends pour nous emmener... dans un club de strip-tease!
Striptiz kulübe geri dönmem.
Je peux pas retourner dans ce club.
Hangi kulübe katılacağıma karar verdim.
J'ai pris ma décision.
Bir kadının sanat galerisine mi bir kulübe mi ait olduğunu...
On peut voir si elle est du genre à aller dans une galerie d'art ou dans un club.
Ha Ni, hangi kulübe kayıt oldu biliyor musunuz?
Tu sais peut-être dans quel club Ha Ni est inscrite?
- Kulübe hoş gelsin, süslü.
- Rassure toi, chérie, t'es pas la seule.
Lütfen kulübe daha canlı, klişe bir kıyafetle gir.
Entre dans le club-house de manière plus sophistiquée.
- Harika bir kulübe kiralamışsınız.
Joli cottage.
Bir kulübe gittik.
On va en boîte.
İstediğim kadar striptizin tadını çıkarıp karımın yüzüne karşı kulübe gitmedim diyebilirim. Dahiyane.
Je peux faire tout ce que je veux, regarder ma femme dans les yeux et tout nier.
Kulübe geri gideceğiz. Baştan başlayıp adımlarını izleyeceğiz.
On retourne à la boîte, on reprend là où tout a commencé.
Dinle beni, kulübe geldim.
Bon, je vais me garer.
Kulübe giderken kuğu gibi süzüleceğim
Je suis canon pour aller en discothèque
Kulübe girmeye hak kazandın!
Bienvenue au club!
Canım bir kulübe gitmek istiyor.
Je veux aller dans un club.
Kulübe katıldığında ne yaptığını biliyormuş.
C'est la règle du club.
Deniz kıyısında kullanabileceğin ufak bir kulübe var.
J'ai une jolie maisonnette près de l'eau pour vous.
Seni kaçıran adamları bulmak için aşağıdaki kulübe bakmalısın.
Surveille ce club et les types qui t'ont eue.
Kulübe gidecek araba bulmak istiyorsak hemen çıkmamız lazım.
Vite, si tu veux qu'on nous emmène au club. - Cinq minutes.
Hemen şurada nehir kıyısında bir kulübe olabilir.
Il y a peut-être une cabane juste là bas.
-... yasaklanmıştı. - Kulübe gittiği için.
- depuis qu'elle est sortie tard.
Kulübe gidelim mi?
Allons-nous au club?
Bayan Westlake'le mi konuştun? Çarşamba sabahı kulübe geldi.
On dirait bien que Matt Benton a su pour Jack et a voulu le faire taire.
Ayda bir,... bütün binayı kulübe dönüştürüyorlar. Harika oluyor!
Une fois par mois, la terrasse se transforme en boîte, c'est d'enfer!
Rachel, bu kulübe daha çok liderlik yapmam gerektiğini söylemiştin.
Selon toi, je dois plus m'imposer, alors voilà.
Sonra bir kulübe yapmak için gidip ona yardım etmemi istedi.
Je l'ai aidé à construire une remise. Regarde.
Bak, birkaç kulübe daha var ileride.
Regarde, d'autres cabanes.
- Sana broşürleri gönderirim. - Katılmak istiyorum o kulübe.
- Je t'enverrai la documentation.
Dans için bir kulübe ya da öyle bir yere gidebiliriz.
Ou on va en boîte, pour danser.
Ve onu bir kulübe götürürüm diye söz verdim.
J'ai promis de l'emmener en boîte.
Kardeş, kulübe hoş geldin.
Bienvenue dans ce putain de club.
Kulübe gidelim.
Au club.
Kulübe uğrayıp uğramadığını bulabilir misin?
Vous rappelez-vous l'avoir vu au club?
Maalesef ki ders dışı aktivitelerim çok sınırlı. Çok geç kalmış değilsin. Birkaç kulübe başvurabilirsin.
J'ai rédigé un ordre immédiat pour demander que Brittany S. Pierce soit réintégrée en tant que membre en règle des Cheerios.
Kusura bakma, Emily, kulübe katılımını izlemeyeceğim ve bir gökkuşağı helikopteri ile ana caddeden aşağıya sürdüğünü
Désolée, je veux pas rejoindre un club et m'afficher en scooter arc-en-ciel.
Bir taksi çevirip Georgetown'daki bir kulübe gittik.
Puis on a pris un taxi pour un club à Georgetown.
Öğleden sonraları kulübe gidiyorsun akşam burada Veda ile yemeğini yiyip, benden harçlığını alıp iş aramaya çıkıyorsun. Kim istemez ki bunu?
Orange Grove Avenue, un lieu où tu peux te préparer toi-même ton propre petit déjeuner, aller au club l'après-midi, et diner avec Veda ici et venir chercher ton argent de poche chez moi et maintenant tu parles de trouver du travail.
Kulübe, dans etmeye gittim.
Je suis juste allée danser.
Pekala, o kulübe onun tapınağı oldu.
Cette cabane était son sanctuaire.
Ormanda küçük bir kulübe kiraladım.
J'ai réservé une cabane dans les bois.
Kulübe mi?
Une cabane?