Kuma traduction Français
464 traduction parallèle
" Seni geçecegim. TekerIekIerin kiriIip seni kuma gömecek.
" Je t'écraserai, j'arracherai tes roues et te piétinerai dans le sable!
Uyanık olduğumuzu... ve başımızı devekuşları gibi kuma gömmediğimizi gösteriyor!
Il démontre que nous ne sommes pas des autruches.
Kuma mı saplanır?
Du sable profond?
Öğrendiğimize göre o Almanlar bir mekanize taburun askerleriymiş. İlk kuyuda kuma saplanmışlar ve susuzluktan kavruluyorlarmış.
Ces Allemands viennent d'un bataillon... à court d'eau, qui cherche un puits.
Rick, başını kuma gömmeyi bırak.
Ne te voile pas la face.
Geri kafalı biri varsa, o da sensin.
Eh bien, "Kuma" signifie : Ours.
"Kumataro", kulağa'orman kaçkını'gibi geliyor,..
Kuma-Ours, ça fait grossier.
... "Kuma-san" desen, bildiğin dangalak ismi,..
Monsieur Ours, c'est ridicule.
... ve "Kuma-chan" da'yavru ayı'gibi oluyor.
Mon Petit Ours, c'est encore pire.
İntikam eğitimi mi?
Kuma, tu vas te venger, pour hier soir?
- Kuma.
- Kuma!
Kuma!
Kuma!
Dayan, Kuma.
Kuma, tiens bon!
- Kuma gömülü halde, efendim.
- Enterré dans le sable, mon roi.
Kuma bir mezar kazmışlar ve hasta adam ölene kadar davul çalmaya devam edecekler.
Ils creusent une tombe dans le sable et ils jouent jusqu'à la mort du malade.
- En azından başını kuma gömmüyor.
- Au moins, elle ne fait pas l'autruche.
Herkes savaşın ne kadar lanet bir şey olduğunu ve bir daha olmayacağını... söylüyordu ama bu, başımızı devekuşları gibi kuma gömmekten farksızdı.
Tout le monde disait qu'il n'y aurait plus de guerre. La tête dans le sable comme un troupeau d'autruches.
Onun kibrini kuma gömecek adam.
Tu peux briser l'arrogance de ce Romain!
O suyu kuma dökseydim daha iyi olurdu.
J'aurais mieux fait de répandre cette eau sur le sable.
- Kuma iyice batacağız.
- Accélère pas tant, on va s'ensabler!
Bu salak kuma gömülecek.
- Ce saligaud va nous ensabler!
Sanırım kuma saplandık.
Je crois que nous v là ensablés.
O da üzüntüsünden Kuma ile birlikte içip sarhoş oldu ve çok konuştu.
Il s'est enivré et il a parlé avec Kuma.
Eğer onu kurtarmak istersen, Kuma ve Hachi'yi getir! Takas yapalım. Üç silahsız adamla saat 03 : 00 de nöbetçi kulesinin önüne gel!
Si tu veux le sauver, rends-moi en échange Kuma et Hachi.
Rosalia mafsal iltihaplarına iyi geldiği için, kendini kuma gömer.
Rosalia faisait des bains de sable pour son arthrose.
Benim yüzümden gevşek kuma battı.
Je l'ai conduit dans des sables mouvants.
Etrafından geçmeye çalışırken nerdeyse kuma saplanıyordum.
J'ai failli m'ensabler.
Kuma ve küle dönüşmüş.
Il s'est transformé en sable et en cendres.
Ben bu toprağı matkabı kuma dayamış gibi delebilirim.
Cette terre-là, je m'y enfonce comme un ver.
Benim üzerime en azından namuslu bir kadın kuma geldi.
Mais je suis devenue une honnête femme.
Onu boğazına kadar kuma gömer ve kafasına bal sürer ve böylece kırmızı karıncalar kafasına üşüşür.
Elle l'enterre dans le sable jusqu'au cou... répand du miel sur sa tête... et lâche les fourmis rouges sur elle.
- Kafamı kuma mı gömeyim?
- Dois-je cacher ma tête dans le sable?
Karga buraya gelirse kuma gömülecek.
Dès que la corneille touche à ça, elle est prise.
- Rüzgarın kuma sürtme sesi o.
C'est le vent qui déplace le sable! BARBARA :
Deve kuşu başını kuma gömer bazen de bayrağa.
L'autruche enfonce sa tête dans le sable... et parfois dans le drapeau.
Göremediğim şey ise bir insanın dünyayı karşısına almamaya karar verdiği... kafasını kuma gömmenin daha iyi olduğunu düşündüğü gündü.
Je n'ai pas compris que le jour où un homme refuse d'affronter la vraie vie, il vaut mieux qu'il la quitte!
Kuma bir haritasını çizdim.
J'ai tracé une carte dans le sable.
Hepsi bu. Gizli bir kuma olmaktan hoşlanmıyorum.
Et je n'aime pas être une maîtresse cachée.
Kuma.
Concubine.
Kertenkele ise suya dalarmış gibi kuma dalıyor.
Le gecko plonge dans le sable comme si c'était de l'eau.
Önce, görünmez olana kadar kendini kuma gömer.
Elle s'enterre dans le sable jusqu'à devenir pratiquement invisible.
Dirseklerini yumuşak kuma gömerler ve omuzlarını yastık gibi kullanırlar.
Ils enfoncent leur coude dans le sable et l'épaule sert d'oreiller.
Ellerini kuma sokmadan, kızım!
Attention à vos mains, jeune fille!
Tarihin başlangıcından beri buradaydılar ve kuma ve rüzgara karşı dirençle dikildiler.
Ses protagonistes sont présents depuis la nuit des temps, résistant obstinément au sable et au vent.
Onları kuma çekeceğim.
On va les attirer sur la plage.
Pençe, uzun zamandır kuma gömülüydü ve aşınmaktan korundu.
Ses pattes, ensevelies sous le sable... ont été protégées de l'érosion.
"... kuma ve kara yazarım adını. "
"Sur le sable, sur la neige J'écris ton nom"
- Denizden sonra, kuma gidiyoruz. - Battaniyemiz var.
Après le bain, nous allons sur le sable.
Job'un bacağını ayak tabanından kalçasına kadar yaralar sarmıştı. Kuma oturunca bacaklarından irin boşaldı. Eline bir çömlek parçası alıp bacağını kazıdı.
Recouvert d'ulcères de la tête aux pieds, dégoulinant de pus, il se raclait avec un tesson.
Kuma saplandık, Benjy.
Elle a calé.
Bu insanlar bakışlarıyla kayaları kuma dönüştürebilir. Utanmalısın!
Honte à vous!