English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Köşe

Köşe traduction Français

1,564 traduction parallèle
Yararlı köşe yazıları var.
Ils ont quelques articles utiles.
Ne zaman başıma iyi bir şey gelse her zaman köşe başında bir kötülük beni beklerdi
À chaque fois que quelque | chose de bien m'arrivait, quelque chose de mauvais | m'attendait toujours au tournant.
Sperm bankasıyla köşe kapmaca oynuyorum.
Je m'amuse au téléphone avec la banque du sperme.
Sizce hiç köşe kesmiş, binanın bütünlüğüne zarar vermeyecek değişiklik yapmış olabilir mi
Vous croyez qu'il a voulu baisser les frais? Autoriser des changements qui auraient compromis - l'intégrité de la structure?
Ve, bu durumlarda, iki köşe tarafından desteklenen yüz, rüzgarın yükünü taşıyabilir.
Dans ces cas, un seul côté soutenu par deux angles supporte la charge du vent.
Buna karşılık- - izninle- - keşişleme binaya belli bir açıyla çarpar, iki yüze birden baskı yapar ama tek köşe desteği vardır.
Au contraire, excuse-moi, les vents trois-quarts heurtent les buildings sur un angle, exerçant une pression sur les deux côtés ancrés par un seul coin.
Köşe.
Dans le coin.
Köşe derken, masama mı?
- Vous voulez parler de mon bureau?
Alternative Press'de bir köşe yazısı yazdım.
J'écris une rubrique pour la Presse Alternative.
Alternative Press'de bir köşe yazısı yazdım.
Vous connaissez?
Antwon Mitchell izin verirse Miami'de bir köşe bulabilirsin.
Antwon Mitchell ne veut pas de toi. Autant partir dealer à Miami.
Bayan Kahn, son kez olduğu gibi bir köşe verilmesini beklemiyorum.
Mme Kahn, je ne m'attends pas à ce que vous me donniez une rubrique comme la dernière fois...
Ters köşe yatacağız.
Tête-bêche.
- Kiliseyi köşe bucak aradık.
On a fouillé cet endroit de fond en comble.
Burası! Şu köşe. Tam orası.
Juste à ce croisement.
Köşe başında otobüs bekliyordum. Derken sen geldin ve üç masum insanı öldürdün.
J'attendais l'autobus au coin quand vous avez surgi et tué ces trois innocents.
Artık bu rezil köşe başında gazete satmak zorunda değilim.
Je n'aurai plus à vendre de journaux à ce carrefour miteux.
Australopithecus'un eğlenmeye vakti yoktu... çünkü her köşe başında bir tehlike bekliyordu.
L'australopithèque n'avait pas le temps de s'amuser, car il était entouré de danger.
Kıçtaki sağ köşe.
Le coin droit en arrière.
Köşe başlarında insanlar bu resme baktılar ve umutlandılar.
Les gens de la rue ont regardé cette photo et ont reprit espoir.
1 düşük ihtimâli, 10 her köşe başında seni bir süikastin beklediğini gösterir.
1 0 = à chaque tournant. Aucune idée.
Köşe yakaladığında ilk tercih Carmichael olacak. Tamam mı?
Si le gars mord à l'hameçon, Carmichael entre en action le premier.
Şimdi hemen oyuna başlayıp dördü köşe cebe atacağım.
Ça fait du bien. Je vais rentrer la 4 dans le coin.
Köşe. Köşe.
Un coin.
Aslında bununla ilgili bir köşe yazısı yazmıştım.
J'ai écrit un papier là-dessus.
- Ah senyor! Her zaman ki köşe masa mı?
La table du coin, comme d'habitude.
- Burası köşe masa değil mi?
La table du coin, n'est-ce pas? Non.
- Pedroya köşe masayı ayarlamasını söylemiştim.
- Pietro m'avait réservé la table du coin. - Il ne m'a pas averti.
Sanırım kölelik karşıtları bizi ters köşe yapmaya çalışıyorlar.
Je crois discerner là l'œuvre des abolitionnistes.
Ters köşe mi?
L'œuvre?
Nasıl bir ters köşe?
Quel genre d'œuvre?
Dünyayı köşe bucak dolaşıp, Vali Odious'ı bulacağım ve onu zevkle öldüreceğim!
Je vais retrouver Odious où qu'il soit. Puis je le tuerai avec joie.
Sıvış köşe başından
Et filer en coup de vent
- Koridoru açın! - Köşe.
- Dégagez le passage!
Bütün derdi tenha bir köşe bulmaktı. Kocam hatta diğerleri bakarken bile beni orada sikebilirdi.
Il voulait trouver un coin à l'écart... où il pourrait me baiser sans que les autres et mon mari nous voient.
Petrol şirketleri ayrıca ulusal yayın yapan gazetelerde köşe yazılarına para aktardılar.
Cette dernière paya aussi des éditoriaux dans la presse nationale. Et maintenant?
Belkide bu dürüstlük, budur ilişkimizin köşe taşı olacak olan
C'est peut-être cette honnêteté qui serait la pierre.. .. angulaire de notre rapport.
Her gün ayni köşe ya da ayni meydanda iniyorsun.
Tu descends à nimporte quel coin ou carrefour tous les jours!
Hayır, köşe başında.
Non. A l'angle de ta rue.
Polis ne yaptığını öğrenirse zevkten dört köşe olur demişti.
Il a dit que la police adorerait savoir ce qu'il a fait.
Miami Globe'da köşe yazarıyım.
Je tiens une colonne dans le Miami Globe.
"İkizime Fazla Mı Yakınım?" hani benim köşe yazım?
"Trop proche de mon jumeau?" Ma chronique.
- Köselerde, köse pizza bölümü vardir.Bunlarin adi ayni zamanda... - Joey'dir.
Dans les coins sont les morceaux arrondis, aussi connus comme... les Joey.
Ayrıca şehri köşe bucak gezen bir düzine ajan var.
On le retrouvera.
- "Burası" köşe demek.
Dépose-moi au coin!
Salladı mı? " " Alın hadi. Bu köşe sizin.
"Tiens, voilà un terrain, ouvre donc une boutique."
Köse Mihaaal, Köse Mihaaal!
Au voleur! Mikhaîl! ...
Selamün aleykum Köse Mihal.
Salam Aleîkoum le Glabre Mikhaîl.
Köse'nin konağına misafür gittüler.
Ils se sont invités chez le Glabre, au manoir.
Köse Mihal'in damatıda hayurlu olsun.
Que le nouveau gendre de Mikhaîl le Glabre, lui soit profitable!
Minarenin gecikme nedenü bu iki ademdir. Küşteri, Köse...
La cause du retard qu'on a pris sur le chantier, n'est due qu'à ces deux larrons.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]