Kıng traduction Français
73 traduction parallèle
# Yıldızların güzelliği altında, # Bazı kızlarla hovardaca dolaştım, kim onların gitarlarını tıngırdatabilir.
J'ai rencontré de jolies filles Qui jouaient de l'ukulélé
Kızınca bir çıngıraklı yılan gibi dövüşüp ısırıyor.
Quand elle est lancée, elle piquerait un serpent à sonnettes.
Hey, her gece o piyanoyu tıngırdatıp duruyorsun. Şimdi çık git buradan.
Tu tapes sur ce piano tous les soirs.
Çıngıraklı yılanları boş verin. Burada daha iyi bir şey yakaladık.
Oubliez les crotales, j'ai bien plus intéressant.
Kaç Kızılderili vurdum dersin Çıngıraklı Yılan?
À ton avis, Rattlesnake, j'ai tué combien d'Indiens?
- Kızak çıngırakları, kar?
- Les clochettes du traineau, la neige? Oui.
Yıllar önce, Meksiko'daydık. Çıngırağı evimiz için almıştım.
Il y a deux ans, il était au Mexique et j'ai acheté cette cloche pour la maison qu'on va bâtir dans l'Utah.
Utah'ta bir ev alacak... ve çıngırağı ön kapının iç yanına takacaktık. Kapı açıldığında çın çın çalacak... ve dostların geldiğini anlayacaktım.
On va la mettre au-dessus de l'entrée, à l'intérieur, pour qu'on l'entende quand la porte s'ouvre.
Bu çıngırağın sesi canımı sıkıyor.
J'en ai marre d'entendre cette cloche.
Kendine müşteri bulacağına... balığa çıkıp caz tıngırdatıyorsun.
Recevoir les clients au lieu d'aller pêcher et de jouer votre zim-zim tralala jazz.
Tabii ya! Birkaç şimşek çubuğu sattın, üçkâğıt açıp biraz para toplayıp hödüğün tekini bir çizik dahi atmadan kazıkladın ya ciğeri beş para etmez, çıngıraklı yılandan aşağılık bir adamsın!
Bien sûr, on traficote un peu, on gagne quelques dollars au jeu, on tond un péquenaud sans même l'égratigner, et on est une fripouille.
Bu aşağılık pisliklerden biri odama girmiş ve çıngıraklı yılanımı çalmış. - Neyini?
Un de ces imbéciles s'est introduit dans ma chambre et a volé mon serpent à sonnette.
Altı çıngıraklım, iki yana kıvrılanım vardı. Şimdi çok kıymetli bir elmas sırtlımız oldu.
J'en ai six a sonnettes, deux des sables, et maintenant un diamantin.
" Çıngıraklı kızakları duyun Gümüş çıngırakları
" Écoutez les traineaux et les cloches. Cloches d'argent.
Ama kadın içine çorap tıkıştırarak çıngırağı susturmayı öğrendi, ve yataktan yavaşça çıkarak geceye karışıyordu.
Elle a appris à étouffer le son avec une chaussette et à s'éloigner tout doucement dans la nuit.
Amerikan hükümeti kendi çıkarları için süvari kılıcını kuşanıp, şıngırdatmaya bayılıyor.
L'Amérique aime manifester son pouvoir.
Açık verecek mi dersin? Buralarda çıngıraklı yılanlar intihar etmez derler.
On dit que les serpents ne se suicident pas.
Kızak çıngırağı mı?
Ce sont des grelots de luge?
- Bir çıngıraklı yılana aşık olmak daha iyi.
Un serpent, oui!
Az önce bir sürüngenbillimci olan Smithsonian ile görüştüm çok şaşırdı çünkü çıngıraklı yılanlar kışın kış uykusuna yatarlar.
Je viens de parler à un erpétoIogiste : iI sèche. En plus, Ies crotaIes ont tendance à hiberner l'hiver.
Kadeh kaldırdık, ve genelde şıngırtı kısmından sonra küçük bir yudum alırsın.
Quand on porte un toast, après avoir trinqué, on boit une petite gorgée.
- Bizi kırmızı halılarla karılayacaklar Büyük servetimiziıngırdatarak içeri gireceğiz, son model hidrolik makinalarda rüzgar gibi esip heriflerin bütün parasını söyüleyeceğiz.
80 millions en cash déposés dans un coffre sur vérin hydraulique. On en a déjà discuté.
- Kızak çıngırakları, kar?
- Les clochettes du traîineau, la neige?
Evine git, gitarını tıngırdat, ne yaparsan yap, sonra bu kızın gönlünü almak için harika bir jest düşün ve asla öyle jestler yapmayacağın bir gün olacağını sanma.
Et n'imagine pas qu'un jour tu pourras arrêter de faire ça, parce que la pire chose que puisse faire un type, c'est de renoncer à la chasse.
- Laf arasında adını söyledim diye herkese Dax Hibbıng'e aşık olduğumu söylemişsin.
Oublie ça. Tu as dit à tout le monde que j'étais amoureuse de Dax Hibbing, juste parce que j'ai dit son nom en passant.
Çıngırak takılı mankenler. Burası ne böyle? Dolandırıcılık sanatçısı mı?
Des mannequins avec des clochettes. C'est quoi, ce cirque? Un artiste escroc? Entraînement pour pickpockets.
Öyle bir andı ki, etten, kemikten, kandan oluşmuş kılıç, kalkan ve mızrakların tıngırtısıyla süslenmişti.
Cette rencontre sublime entre le bouclier et la lance, l'os et l'épée, la chair et le sang.
- Bir sarışın Central Park'ta yürüyormuş. Kışın ortasında, soğuktan donmuş bir çıngıraklı yılan görmüş.
- Ce cerf... marchait dans Central Park en plein hiver, et il voit un serpent gelé au milieu de la neige.
O numarayı yapmaya gittik, Steve-O, kıçının lobları arasından çıkacak bir kondomu bir çıngıraklı yılana ısırtacaktı.
On est allés faire ce truc où Steve-O devait se faire mordre une capote enfoncée dans son cul par un serpent à sonnette.
Kızılderili dişinden yapılmış çıngırağımı geri istiyorum.
Je veux que tu me rendes mon hochet.
Mutlu'nun kanında Elmas-sırtlı Batı Çıngıraklı yılanı zehirinden epey bir miktarda varmış... ama bu, bir ısırık nedeniyle olmamış.
On dirait que Happy avait du venin de diamantin de l'ouest dans son système... Mais il ne venait pas d'une morsure.
Bir grup çıngıraklı yılanı kablosuz uzaklık ölçüm cihazıyla inceliyorlar. Bu cihazla yılanlarını gece gündüz her an bulabiliyorlar.
Theyve été l'étude d'un groupe de crotales des bois en utilisant la télémétrie par radio qui permet à trouver leurs crotales à toute heure du jour ou de la nuit.
O halkaları kaybettiğine inanamıyorum, çıngırak kıç.
Je peux pas croire que tu aies perdu les chattes.
Dinle bak, evde akşamdan kalma bir ton Gıt Gıt Gıdak artığı var diyorum ki belki beraber çıkıp bir şeyler yeriz sonra da bir şeyler tıngırdatırız?
J'ai des restants de chez Koo Koo Roo à la maison, alors j'ai pensé qu'on pourrait dîner et jouer un peu de musique?
Bir Asya çıngıraklısı daha yakaladık.
Nous avons attrapé un autre crotale.
Bu, kızın duyduğu çıngırak seslerini de açıklıyor.
Ça explique aussi les cloches.
Küçük kıllı pençesiyle gitarını mı tıngırdatıyordu?
Il gratte sa guitare avec sa petite patte poilue?
Geçen haftasonu, çölde araba yarışı yaptık ve bir çıngıraklı yılan yedik...
Le week-end dernier, on a roulé dans le désert et mangé un crotale.
# Kızağın şıngırdayan zillerini duy #
Oh, Donna, que je suis heureux.
Çıngırağını duyduğunuzda, artık çok geçtir.
Si vous entendez sa crécelle, il est déjà trop tard.
Bütün gece çölde yayan gidiyorsun, sirk ucubeleri tarafından alıkonuluyorsun ve üç metrelik bir çıngıraklı yılan tarafından az kaldı ısırılıyorsun. Sonra gizemli ve güzel bir kız seni eski bir kamyonetle kurtarıyor.
T'as marché des heures dans le désert, un forain t'a capturé, t'as failli te faire mordre par un serpent... puis une belle et mystérieuse fille te sauve avec le pick-up de son père.
Hadi gidip şu kızıl kafalı çıngıraklı yılanı ziyaret edelim.
Allez allons rendre visite a cette vipere rousse.
Kızda sahte tıkanma var. Bu da bir NG tüpü ile çözülebilirdi.
Elle a une pseudo-obstruction qui peut se résoudre avec une sonde gastrique.
Bir tıkırtı duydum ve bu bir çıngıraklı yılandı.
Puis, j'ai entendu un bruit, et c'était un serpent à sonnettes.
Çıngırdayan ziller, çatıda kızak.
Les grelots, le traîneau sur le toit...
Çatıdaki kızak, çıngırdayan ziller, sekiz geyik.
Le traîneau sur le toit, les grelots, les huit rennes...
Lütfen ama Umut. Babacık için çıngırağı salla.
Allez, agite le hochet pour papa.
Anna Ng'e zamanın başlangıcından beri aşık olduğumu biliyor.
Il sait que j'aime Ana Ng depuis la nuit des temps!
Buradan çıktığımızda Anna Ng'in çocukluğuna gideceğim onunla çayırda buluşacağım, kendime aşık edeceğim ve ona geri döneceğimi söyleyeceğim.
Quand on sortira, je remonte à l'enfance d'Ana Ng, la rencontre dans un champ, la fais tomber amoureuse de moi et lui dis que je reviendrai.
Sahneye çıkıyor, bir gitarı acemice tıngırdatıyor ve pantolonuna oluk oluk bırakıyor.
Il va sur scène, gratte sa guitare, et lâche dans son slibard comme jamais.
Elimdeki bu kutunun içinde Cumberland nehrinin kıyısındaki bir kaya oyuğundan daha bugün yakalanan hakiki bir çizgili çıngıraklı yılan var. Bu yüzden kız kardeşinin diğer yılanlara yaptığı gibi daha zehrini akıtmaya vakti olmadığını biliyorum.
Dans cette boîte se trouve un authentique crotale horridus attrapé aujourd'hui même dans une crevasse au bord de la rivière Cumberland, donc votre soeur n'a pas pu avoir l'occasion d'enlever son venin, comme elle l'a fait pour les autres serpents.