Kırmızı traduction Français
18,001 traduction parallèle
Ona "Kırmızı Kasırga" diyorum.
Je l'ai appelé Red Tornado.
- Bilmem, kırmızı olandan ver işte.
J'en sais rien, les rouges.
- Kırmızı, sarı ve yeşille işaretliler.
rouge, jaune et vert. Merci.
- Kırmızı...
- Rouge...
- Kırmızı olanı alacak kanka.
- Hé, je vais m'assurer qu'elle tombe sur le rouge, bro.
- Tamam. Kırmızı randevu için.
Rouge c'est pour "rendez-vous".
Omuzun da ki dövme Hudson Üniversitesi Kırmızı Şeytanlar orjinal maskot dizaynı.
Le tatouage sur son épaule est le dessin d'origine de la mascotte des Red Devils de la faculté d'Hudson.
Marco için markasız bir şey yapmak istedik. İki kırmızı şeritli.
On a fait quelque chose pour Marco sans utiliser la marque.
Kırmızı olanı?
La rouge?
İkimizi o küçük kırmızı evde yaşarken görüyorum.
Je nous vois vivre dans cette petite maison rouge.
- Evet. - Geçen hafta Lincoln'daki kırmızı ışıkta yaptığın tutku gösterisine ne demeli?
Et cette petite... marque d'affection la semaine passée sur Lincoln, au feu rouge?
Raylar boşken kırmızıda sağa dönmenin dikkat çekmeyeceğini biliyorlardı.
Ils savaient que griller le feu n'attirait aucune attention.
- Kırmızı bayrak!
Je ne veux pas entendre ça.
Yerdeki kırmızı X'i görüyor musun?
Vous voyez ce "X" rouge sur le sol?
Ne güzel, birileri şunun bitişine kırmızı bir bez falan bağlasın. Ben Dr. Rorish.
Que quelqu'un attache un ruban rouge à la fin de cette chose.
- Kırmızı bir şeyi denemek ister misin?
Prête à essayer du rouge?
Nane çikolatalı şekerler biraz bayat fakat kırmızı kekler, şahane.
Les bonbons menthe-chocolat sont un peu périmés, mais les gâteaux-sucettes rouge velours sont à mourir.
Eyalet onaylı terör eylemleri Rusya kırmızı tehdit seviyesinde..
Des actes terroristes Russe sanctionnés par l'État.
Kırmızı işaretlilerin tamamına bakıldı.
Tous les états d'urgence sont pris.
Kırmızı köşede ise, 76 kiloyla MIT ve Harvard Tıp Fakültesi'nden lisans diploması almış bir ısıölçerden daha fazla derecesi olan bir öğrenci yurdundaki...
Dans le coin rouge, avec 76 kg, du MIT et de l'école médicale d'Harvard, il a plus de degrés qu'un thermomètre, plus de K.O. qu'une...
Saatte ortalama 128 km hızla, kırmızı ışıklarda hiç durmadan... -... 11 dakikanın üstünde ulaşırsın.
À 130 km / h, ne t'arrête pas aux stops et aux feux rouges, et tu y arriveras dans juste 11 minutes.
Gözlerin kıpkırmızıydı falan, evet.
Les yeux tout rouges.
Beyaz erkek. 1,70 gibi. Kırmızı saçlı, zayıf.
Homme blanc, roux, 1m80, poids moyen.
Yeşil, Jekyll ; kırmızı ise Hyde yaptı seni ama bu seferki siyah.
Le vert fait de vous Jekyll, le rouge Hyde, mais celui-ci est noir.
Kırmızı çizgiyi geçebilmemiz ve birçok tehlikeli adamı parmaklıkların ardına koymak için kısa bir yolumuz vardı.
On nous a donné un raccourci, un moyen de réduire les formalités administratives et de mettre des gens très dangereux derrière les barreaux.
En sevdiğim kırmızı beyaz atlı tişörtümdü.
Mon haut préféré avec les chevaux.
Kırmızı renkli Ferrari'nin duman içinde kalması gibi. Saatte 190 kilometre ve daha sonra motor durur.
Comme une Ferrari lancé à plein gaz à 200 km / heure, puis qui cale.
Kırmızı koddaydım.
J'étais en code rouge.
Konferansın ilk gecesi bir grup akşam yemeği için dışarıya çıktık ve Rahip Baker kırmızı şarap sipariş etti.
À la première conférence, on est allés au restaurant, et le Révérend Baker avait commandé une bouteille de Cabernet.
Hepsi Hong Kong'da kırmızı elmasa yatırıldı.
Ce sont des diamants rouges à Hong Kong maintenant.
Ama ben, parayı çaldıktan sonra kırmızı elmasa yatırım yaptım şu an Hong Kong'da yüksek meblağlarla ticareti yapılıyor.
Sauf qu'après avoir volé l'argent, je l'ai converti en diamants rouges, lesquels sont côtés très chers en ce moment à Hong Kong.
Pekii, tamam. Şöyle ki kırmızı kısımlar Çavuş Gleason'ın vücudunda ve kıyafetlerinde iplik bulduğum kısımlar.
D'accord, donc... les zones rouges sont les endroits où j'ai trouvé des fibres sur le corps et les vêtements du Sergent Gleason.
Kırmızı bir tane vardı...
Il y en avait un rouge...
Ve hukuku uygulamak yerine sadece benim işimi çalan o kokuşmuş, kırmızı suratlı canavarın yasaklarını uyguluyorsun.
Je crois que vous croyez en la loi. et au lieu de suivre la loi, vous faites la promotion du chouchou, ce monstre écarlate qui a volé mon boulot.
Sadece baldırındaki kırmızı X bu haritada yok.
Il y a juste ce "X" rouge sur ton mollet qui n'est pas sur la carte.
Reade, sanırım kırmızı X'i buldum.
Reade, je crois avoir trouvé le petit "X" rouge.
Garcia, bölgedeki doktorları ve tıbbi uzmanları arayıp kimin kırmızı alarm verdiğine bak.
Garcia, fais une recherche des médecins et professionnels médicaux dans la région, voir ce quel drapeau rouge surgit.
Bordo? Kırmızının hangi tonunu arıyoruz?
Quelle nuance de rouge on cherche?
Henning'deki kuş DNA'sının Kırmızı Ara papağanı olduğunu söylediler.
Ils ont identifié l'ADN d'oiseau en Henning comme venant d'un ara rouge.
Denizanası, kaplumbağa, deniz kestanesi, şimdi de Kırmızı Ara.
Méduse, tortue, oursin, et maintenant, un ara rouge.
Kırmızı Ara konusunda haklıymışsınız.
Vous aviez raison pour l'ara rouge.
Kod kırmızıdayken birini bulmak zor olacak.
Il va être difficile d'en avoir une pendant un code rouge.
Kırmızı alarm.
Nous avons un code rouge.
Bu arada bluzunuzdaki fuşya sakalınızdaki kırmızıyı ortaya çıkarmış.
Au fait, le fuschia de votre tunique fait vraiment ressortir le roux de votre barbe.
- Kırmızılar kalsın. - Peki.
Garde-moi les rouges.
14 kırmızı!
Gauche14! Hut!
- Kırmızı 2, Kırmızı 2... - Bu maçın son hücumu.
On y est, le dernier coup du match.
Hayır, kırmızı domates istiyorum.
Non, je veux des tomates rouges.
Aptal Kırmızı Kasırga.
Stupide Red Tornado
... kırmızı giydiği için ve diğer trenlerin hiçbiri...
Arrête le respirateur et ventile-la,
Kılpayı kaçırmışız.
Y avait-il une caméra de surveillance?