English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ L ] / Lad

Lad traduction Français

3,285 traduction parallèle
İşimizi kolaylaştırdığım için bana teşekkür edeceği yerde onu yargıladığımı düşünüp öfkelendi.
Au lieu de me remercier pour avoir rendu nos vies plus faciles, elle s'est énervée parce qu'elle pensait que j'était en train de la juger.
Attığı sayılar değil, karşıladığı sayılar da değil.
Ce n'est pas son record de home run ou ses statistiques R.B.I.
- Bunu nasıl karşıladı?
Comment a-t-elle pris la nouvelle?
Bunu bu kadar olgunlukla karşıladığın için teşekkür ederim.
Merci, de si bien le prendre.
Geçen gün yazıladığım araba yıkamanın duvarını senin de yazılaman tesadüf değil herhalde?
Tu n'as pas par hasard, tagué le mur que j'ai tagué l'autre jour à la station de lavage?
Babanın araba yıkama yerini yazıladın.
Tu as peint le mur de l'entreprise de ton père?
Şuradaki duvarı yazıladım.
J'ai tagué ce mur.
Beni aşağıladılar.
Ils m'ont humilié.
Hepimizi aşağıladılar.
Ils nous ont tous humiliés.
- Annenle dışarı çıkmama karşıladığın gibi.
- Moi sortant avec ta mère.
Bunu iyi karşıladığını söyleyemezsin.
Tu ne peux pas me dire que t'es d'accord avec ça.
Hiçbir şey bilmeden önce yargıladın.
C'est ça un préjugé. On juge avant qu'on ne sache aucun...
Nasıl karşıladılar?
Comment tiennent-ils le coup?
Merhaba. "Her yıl yapılan Mermi ve Patlama Yaralanmaları Sempozyumu" nda sizleri karşıladığım için çok memnunum.
Bonjour. Je suis enchantée de tous vous accueillir au "Congrès annuel des blessures par balle et arme blanche"
'Hücre arkadaşım Christine, beni çok sıcak karşıladı...'... ancak ona da açıklamaya çalıştığım gibi, dengesiz bir kundakçıyı...'... kanka olarak kabullenmem için doğru bir zaman değil.'
Ma compagne de cellule, Christine, m'a réservé un accueil chaleureux, mais, comme j'ai essayé de le lui expliquer, ce n'est pas le bon moment pour me lier d'amitié avec une pyromane instable émotionnellement.
Ona acımasız puşt dedim ve çok tuhaf karşıladı.
Je l'ai traitée de méchante pétasse et elle l'a super mal pris.
Nasıl karşıladılar?
Comment ils le prennent?
Ailem seni kollar açık karşıladı ve sen ne yaptın?
Ma famille t'a accueilli à bras ouverts, et qu'est-ce que tu as fait?
İhanet olarak algıladığım tek şey, o çukura girecek olanın Clay olmaması.
La seule trahison que je vois est que Clay n'est pas le seul dans ce trou.
Karmaşadan dolayı, oradaki insanların sesi ve görüntüyü tamamen farklı algıladıklarını keşfettim.
Et j'ai trouvé que l'expérience de ces personne semble être radicalement différente lorsqu'il y a des conditions chaotiques
Hepsini kişisel olarak algıladılar.
Ils en ont fait une affaire personnelle.
Bana en çok ihtiyaç duyduğunda seni yargıladım.
Je vous ai jugé alors que vous aviez besoin de moi.
Beni daha iyi görmeyi bekliyorlardı, demek ki beklentilerini karşıladım.
Ils voulaient voir ce côté mignon, ce personnage doux, et je leur ai montré.
Bunun beni ne kadar utandırdığını ve aşağıladığını bir bilsen.
Si tu savais la honte et l'humiliation que ça m'a causé.
Yeni çalışma kartlarını yarıladık.
On a fait la moitié des fiches.
Söyledim ya, telefon ettiğimde program şefi durumu anlayışla karşıladı.
La directrice a été très compréhensive quand je l'ai appelée.
Bu durumu bu kadar iyi karşıladığın için teşekkürler.
- Merci de comprendre.
- Böyle algıladım.
- C'est ce à quoi ça ressemble.
Ovechkin'in ölümünü nasıl karşıladı?
Comment a-t-il pris la mort d'Ovechkin?
Eve yolu yarıladık.
Presque a la maison..
- Kimseyi yargıladığım yok. - Hayır, doğru söylüyor, Michael.
- Personne ne fait de jugement - non, elle est sérieuse, Michael.
Sağlık bakanlığı ve CDC hediye çantalarını emniyet altına aldı. Maruz kalmış herkesi aşıladılar.
Le département de la santé et le CDC ont sécurisé les sacs cadeaux et sont en train de vacciner quiconque aurait pu être exposé.
İncil'i aşağıladım, ayaklarımın altına alıp attım.
J'ai jeté et piétiné les Livres Saints.
Beni haksız yere yargıladılar. Bana yardım et!
Ils me persécutent sans cause, secours-moi!
"Onlar seni yargıladıkça daha da özgür olacaksın."
Mais plus ils vous jugent, plus libres vous êtes. "
Devletin karşıladığı bunca zımbırtıyı kullanıp bir şeyler bulamaz mısınız?
Vous ne pouvez pas obtenir votre financement par le gouvernement. en vitesse et trouve moi quelque chose?
Jane bu haberi nasıl karşıladı?
Comment Jane a reagi?
- Bugün dışkıladınız mı?
Vous êtes allée à la selle aujourd'hui?
- Evet, yaptım. Dışkıladım.
Oui, je suis allé à la selle!
Jack ile Atlantic City'deki "the Little White Chapel" in yolunu yarıladınız mı?
Jack et toi n'êtes pas encore à mi-chemin de la petite Chapelle d'Atlantic City?
Donna'yı aşağıladın.
Tu as humilié Donna.
Ben Dedektif Kiera Cameron.
Je suis lad detective Kiera Cameron.
Normal karşıladığın için teşekkürler.
Merci d'être normal.
Peki bizim birlikte olmamızı nasıl karşıladı?
Alors comment l'a-t-elle pris, que nous soyons ensemble?
Ve karşılaştığımız problemleri beraber karşıladık, bir aile gibi.
Et les problèmes auxquels nous avons fait face, nous avons fait face ensemble, comme une famille.
Peki nasıl karşıladı?
Il l'a pris comment?
Benim yayınımda kongre adaylarını aşağıladı.
Il a humilié des candidats au Congrès sur mon antenne.
Aslında nasıl karşıladığını bilmiyorum çünkü yanında değildim.
J'ignore sa réaction, car j'étais pas là.
Anlayışla karşıladı.
Je vais vous dire, elle est ouvert à cela.
Ayrıca bu yem torbasını hazırladım ki bu sayede küçük arkadaşın kişisel ihtiyaçlarını karşıladığında onu ödüllendirebilirsin
J'ai aussi pensé à cette banane pleine de friandises que vous pourrez donner à votre guide en récompense de ses services.
- Peki Jane nasıl karşıladı?
- Elle en dit quoi Jane?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]