English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ L ] / Lak

Lak traduction Français

198 traduction parallèle
Burası malazlandı. Lak lak!
Voilà le problème ici : patati, patata!
İşin aslı, size tam olmalı. Lakırdıyı kes, fiyatı söyle.
Je n'en veux pas, mais je vous donne 50 dollars, pas un cent de plus.
Bana sorarsan, tamamen saçmalık. Mahalle lakırdısı diyorum ben.
C'est jamais que des foutaises, pour vendre des journaux.
KU-LAK-LA-RA.
Ses O-R-E-I-L-L-E-S!
- Onları eriten lakırdıya ne oldu Meadowville Spesiyalitesi?
Je croyais que tu savais parler aux femmes. J'ai pas pu. Attends que je la rattrape.
Öyleyse neden lakırdı lukurduyla zaman kaybediyoruz?
Qu'attendons-nous?
Bu tam bir evli adam lakırdısı.
Y a qu'un mari pour parler de cette façon.
Sarhoş lakırdısıydı sadece.
C'était des paroles d'ivrogne.
Bunun son işin olmasından korkuyorsun bu yüzden sanki büyük bir vicdan sahibiymiş gibi lak lak ediyorsun sen adam olsaydın ömrüm boyunca bir işe yaramadığımı söylemezdin.
Alors tu fais la conscience, haut et fort, pour pas que là-haut, il s'imagine que t'as jamais essayé. C'est bien plus que ça.
Bütün gün aylak aylak oturup patronunla lak lak yapabilmeni sağlayan ne gibi özel meziyetlerin var senin? Nasıl çalıştığını biliyorum.
Quelles qualités faut-il avoir pour rester tout le temps... à bavarder avec le patron?
Lyakhov ve Moroz büyük oldukları için öldüler.
Lak et Moroz sont morts parce que c'est des grands.
Lakırdıyı kes ve bana emri göster.
Arrête de discuter et montre-moi l'ordre!
Gün geliyor, insan fark ediyor aylaklık ve boş lakırdıyla harcanan hayata yazık.
Il vient un moment où vous réalisez qu'il n'y a rien de bon à gaspiller votre vie dans l'oisiveté et le papotage trivial.
Komedi unutulmadı. Jim Laker 13 Haftalık Kriket Bovling'de oynuyor.
N'oublions pas la comédie, avec Jim Lak er dans 13 semaines d'effets de boule.
Bu ihtiyarın lakırdısını dinleyin ve içinizdeki ateşi araştırma ve gözlemle söndürün.
Ecoutez mes radotages et jetez sur votre flamme juvénile le sable du sérieux.
"Lakırdı."
Radotages?
"Lakırdı." Bu söylevi kaç kez dinledik acaba?
Vous l'entendez? Savez-vous combien de fois j'ai dû l'écouter?
İsterseniz araştırabilirsiniz. Ama neden görmüyorum. Boş lakırdı etmiyorum.
Vous pouvez vérifier... mais je plaisante pas, vous le savez.
Bu boş lakırdı.
Cesse de tergiverser.
Fakat hep içi boş lakırdılar ediyorsun. Kafanda beyin namına hiç bir şey yok.
Mais tu es lâche et sans cervelle comme un Indien inculte.
Boş lakırdı mı edeceğiz yoksa buna bir son mu vereceğiz?
Parler n'a jamais servi à rien.
Burada kendine erkek diyen boş lakırdıyı kesip benimle gelir.
Si certains prétendent être des hommes et veulent se retirer, qu'ils le disent. Personne?
Biri büyükleriyle çevrelenirken diğeri büyüklerinin lakırdı ve önyargılarını misal alır.
On est entouré par des adultes qu'on doit respecter, des adultes pleins de mots et de préjugés.
Ayrıca ipe sapa gelmez lakırdıları yüzünden!
Et ils disent des tas de foutaises!
Banyoya giderken... Bir şey duydum.... Tekrarlanıp duran bir lakırdı duydum, bir ilahi gibi.
En sortant de la salle de bains, j'ai entendu qu'on psalmodiait.
Yani artık bu ufak tefek para lakırdılarını duymak istemiyorum.
Alors, plus de réclamations!
Vicki'nin seks hayatı icraatten çok lak lak.
Vicki dit que Bud est plus fort en paroles qu'en actes.
Freudstein'in burada gömülü olduğu kuru laftan ibaret. Lakırtı işte.
Ce n'est qu'un tas d'histoires que Freudstein a été enterré ici-juste des commérages.
Bu eski yıllardan kalma bir lakırdı.
Allez! Ce sont des choses du passé.
Herkesin bildiği bir şey hakkında lak lak yapmaya yetkili değilim.
Je n'ai pas le droit de radoter sur ce que tout le monde sait.
Hala o trenlerin lakırdısını mı ediyorsun?
Tu pleurniches encore pour ça?
Lak, lak, lak!
Râleur!
Gene kraliçe lakırdısı mı ettin?
Tu es encore allé parler de la Reine?
Gideon'un dükkânı patlıyor ve sen ava giderken avlandı dediğin T-bird'ü havaya uçuran ucubeyle lak lak ediyorsun.
On te voit causer avec un dingue qui a zigzagué T-Bird...
Of, bu kadar lakırtı yeter, kız.
Assez parlé.
Evet, evet bir deste oyunu kaybetti mi biliyorum ve bir sürü lakırdı.
Et oui c'est vrai, j'ai perdu le pactole hier...
Çünkü arkadaşlarıyla lak lak yapıyor.
Elle bavasse avec sa copine!
Burada lak lak yapıyorsun.
Tu traînes.
Biraz lak lak et
Sois un peu plus loquace.
Of, lak lak
Un peu plus loquace...
Ayrıca yapanların sağ lak olduğuna inanıyorum.
Je crois aussi que Job était droitier.
Bu kadar lak lak yeter.
Assez jacassé.
O esnada, Neelix Vulkan terimlerden soo-lak üzerinde çalışıyordu- - bu yapılan şey, ilginizi çekecek bir şey değil. Beni gerçekten sıkacağını zannetmiştim.
Neelix représentait le soo-lak, le tiers, qui, par son manque d'intérêt, banalise le vôtre.
Fark ettin mi hiç, çok kızdığında, küfredemeyecek kadar İngiliz olduğu için diliyle tuhaf bir lak lak sesi yapıyor.
Tu as remarqué que quand il est furieux, il est trop anglais pour le dire et il fait un claquement de langue bizarre?
Hayır. Kızgın olsaydım, ağzımla tuhaf bir lak lak sesi çıkarıyor olurdum.
Sinon, je ferais un étrange claquement de langue.
" Tüm yaptığın lak, lak, lak.
Tu ne tues personne. "
Dinle tatlım. Bütün gün burda lak lak yapamayız.
On n'a pas que ça à faire, mon chou.
- Boş lakırdı bunlar!
- C'est ridicule.
- Bilirsin ya, lak-lak-lak...
- J'ai attendu toute la journée pour cela.
Bu kelimeler, sanki İtalyanca lakırdılar gibi geldi bana.
Ça sonne espingouin!
Herkesin bildiği bir şey hakkında lak lak yapmaya yetkili değilim.
Espèce de demi-portions!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]