English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ L ] / Lauder

Lauder traduction Français

54 traduction parallèle
Duyduğuma göre Hammerstein İskoç aktörü getiriyormuş. Harry Lauder, haftada 2500 alacakmış.
Hammerstein fait venir l'acteur écossais Lauder... à 2500 $ par semaine.
Sığınmacı, Estée Lauder ile Pierre Cardin arasında.
J'ai un transfuge. Entre Estée Lauder et Cardin.
Günaydın Bay Lauder.
Bonjour, M. Lauder.
Başkan, Harold Lauder'a söz hakkı veriyor.
Je donne la parole Harold Lauder.
Ben Harold Lauder.
Ici Harold Lauder.
Görünüşe göre Harold Lauder ve Cross denen o kadın.
On dirait que c'est Harold Lauder et cette Cross.
Harold Lauder.
Lauder.
Harold Lauder'ın 9 yaşından beri sana aşık olduğunu düşününce... evet, iyi idare ettin galiba.
Vu que Harold Lauder est amoureux de toi depuis ses 9 ans, je trouve que tu t'en es bien tirée.
Yine de bir gün seni Harold Lauder'a kaptırmaya kendimi razı ettim.
Je me résous pourtant à te céder un jour à Harold Lauder.
Sürdüğüm ruj için tam yetmiş iki dakikamı harcadım.
C'est du rouge à lèvres Estée Lauder. 72 mn d'application.
- Kim? - Miss Clairol ve Este Lauder.
Il est temps que je te présente... des femmes merveilleuses que je connais.
Unutmayın çocuklar, Komiser Skippy diyor ki, yabancılarla asla konuşmayın, emniyet kemerinizi takın ve telefonunuzla adresinizi ezberleyin.
Qui? Mlle Clairol et Estée Lauder. Ecoutez bien le Capitaine Skippy.
Tamamıyla, korkunç bir can sıkıntısı olduğu söyledi,... Mona Lauder ile beraberken başka ne olması beklenir ki, ve onun dedikodularıyla.
Elle a dit que la soirée était très ennuyeuse... avec les éternels commérages de Mona Lauder.
Bunu söylediğim için çok üzgünüm ama, Mona Lauder'de sergiye katılacak.
Je suis désolée d'avoir à vous dire que Mona Lauder sera là.
Frank, sana yemin ederim ki, Mona Lauder'in... gördüğü veya gördüğünü düşündüğü şey her ne ise... bu tamamıyla, o kadının nefret dolu hayalgücünün bir uydurması.
Frank, je te jure que ce que Mona Lauder a cru voir... était un produit de l'imagination hostile de cette femme.
Eminim çok aptal görünmüş olmalıyım... Mona Lauder'a karşı seni savunurken ve onun uydurma denilen sözlerine.
- J'ai dû paraître... vraiment stupide de partir en guerre contre Mona Lauder... et ses soi-disant inventions.
- Estée Lauder White Linen.
- Réve d'un soir, Pétunia.
Geçerken, bu adamın Estée Lauder kısımdaki Fransız aksanıyla konuştuğunu duydum.
Je passais par là et j'ai entendu cet homme parler le dialecte régional de la ville d'où je viens, Estée Lauder.
- Estee Lauder.
Estee Lauder.
Patron, seni Dr. Sylvia Chalmers'la tanıştırayım. Estee Lauder'i çok sever.
Patron, j'aimerais que vous rencontriez le docteur Sylvia Chalmers... qui aime Estee Lauder.
Estee Lauder dudak dolgunlaştırıcıya 100 dolar, Nordstrom'dan bir deri cekete 1200 dolar, Tricky Wicks vanilya kokulu mumlara 500 dolar mı?
Cent dollars pour un rouge à lèvres de marque, mille deux cents dollars pour une veste en cuir, cinq cents dollars de bougies parfumées à la vanille...
Estée Lauder "Öyle Bir Şey Olmadı" koleksiyonundan.
C'est de la gamme "Ça ne s'est jamais produit" de Estée Lauder.
Bu yüzden Lauder'da en çok satış yapan elemanım.
Je suis la meilleure représentante chez Lauder grâce à ça.
LAUDER CARLEY : Öldü.
Lauder Carly : décédée.
Muhtemelen yanlış Carley Lauder'a baktın.
Tu t'es manifestement trompé de Carley Lauder.
Mike ve Lauder "Tek Kullanımlık" anlaşmayı yaptılar.
EX AGENT FÉDÉRAL REPÉRÉ DANS L'ARNAQUE DU TRAIN
- Bu, Nancy Lauder.
- C'est Nancy Lauder.
B. Andy Stewart ya da C. Sir Harry Lauder?
B. Andy Stewart ou C. Sir Harry Lauder?
Merak edenler için bunun kayıtlara geçmesi önemli bence. - Lauder, kapa çeneni.
- Lauder, ferme ta gueule.
Seninle bira içmek her zaman güzel, Lauder.
Toujours bon de partager une bière avec toi, Lauder.
Şans, Lauder, her şey bundan ibaret.
La chance, Lauder. C'est de ça qu'il s'agit.
- Hayır Lauder, aklından ne geçiyor?
Non, Lauder, à quoi tu penses?
- Lauder.
- Lauder
Geçen gün Lauder buraya gelip, Brody hakkında ithamlarda bulunduğunda... - Sarhoştu.
Quand Lauder est venu ici l'autre jour, faire des accusations sur Brody... il était bourré
Hepsi. Lauder dahil. Bunu konuşuyoruz.
- Tous, Lauder, on a discuté.
- Lauder'ın sorunu var, kabul.
Il a un problème, c'est vrai.
- Bana oy verdin mi Lauder?
- T'as voté pour moi?
Bulunacak bir halt yok Lauder.
Y a rien à comprendre.
- Bu... - Kapa çeneni Lauder. Kapa çeneni.
Ferme ta gueule, Lauder.
Sorun Lauder. Kendisi burada.
Lauder est là.
- Koduğumun Lauder'ı.
- Quel con.
Bundan daha iyi olduğunu biliyorum, Lauder.
Tu vaux mieux que ça, Lauder.
Bayan Lauder... ne?
Mme Lauder... quoi?
- Chanel. - Estee Lauder.
- Estee Lauder.
Mağazadaki işin parası tam bir rezalet.
Ce machin Estee Lauder paie super mal.
- Bayan Altmann, ben Ronald Lauder.
Mme Altmann, je suis Ronald Lauder.
- Este'nin oğlu.
Le fils d'Estée Lauder.
Biraz aceleciyiz Bay Lauder.
Nous allons un peu vite, M. Lauder.
Okul çocuğumla devam edeceğim Bay Lauder.
Je reste avec mon écolier, M. Lauder.
Zeki Bay Lauder'ı düşünüyordum.
J'ai pensé à ce M. Lauder.
- Lauder, sarhoşluktan öyle konuşuyor.
- Lauder est alcoolique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]