English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ L ] / Laver

Laver traduction Français

4,837 traduction parallèle
Madem tuşlara basmayı bu kadar seviyorsun çamaşır makinesinin tuşlarına bas.
Tu sembles aimer tripoter des boutons, essaye de tripoter ceux de la machine à laver le linge.
Kahretsin, çamaşır makinesinde.
Merde, C'est dans la machine a laver.
Ben temizleneyim.
Je vais me laver.
Çöp kutusunu yeni silkelemiştim. Tam altına vururken bunu buldum :
Je viens juste de finir de laver la Dumpster, et en applicant le polish à l'arrière, j'ai trouvé ça..
Olamaz, bu... Benim için söylemesi çok zor. Ama biz kedimizi yıkamadan yapamayız.
La vache, c'est... c'est difficile de le dire, mais, on ne peut... pas... ne pas laver notre chat.
Temizleyeyim falan dedim.
Je me disais que je devrais laver ça.
Banyo yapmak için güzel bir yer gibi mi duruyor?
Ça semble être un bel endroit pour se laver?
Pisuarlar kendi kendini temizlemeyecek sonuçta.
Ces urinoirs ne vont pas se laver tout seuls.
15 yıl boyunca, herkesin pisliğini topladım yıkadım, temizledim, katladım, düzenledim.
15 ans à... ramasser toutes vos merdes et... à laver et à nettoyer et à plier et à ranger.
Yerleri sil, öğlen yemeğini hazırla ve akşam yemeğini yap çocuklara dadılık yap.
de laver le sol, de faire les repas, de s'occuper d'enfants.
O kadar kanı ellerinden yıkayamazsın.
Tu ne peux pas laver tout ce sang sur tes mains.
"Prenses, demlik kendi kendine yıkanmıyor." Sen de oradan kaptın demek!
"La cafetière va pas se laver toute seule."
İç çamaşırlarını elde yıkamayı bitirdim, Sheila.
Fini de laver tes sous-vêtements, Sheila.
Çamaşırları, kurutucu makinesi öttüğü an alan kişi benim.
Je suis celle qui prends sors le linge des gens de la machine à laver dès que ça sonne
Elini yıkıyorsun...
Il est en train de laver le...
Elini yıkıyor!
Il est en train de laver le sa...
Uyusam mı duşa mı girsem?
Je dois plutôt dormir ou me laver?
Ellerimi yıkamaktan bıktım, endişelenmekten, korkmaktan bıktım.
Fatigué de me laver les mains, fatigué de m'inquiéter, fatigué d'être aussi apeuré...
Gidip elimde bir kadeh şarapla çamaşır makinasının üzerine oturacağım.
Je vais aller m'asseoir sur la machine à laver avec un verre de vin.
Ellerimi yıkamam gerekiyor. Evet, tabii ki.
J'ai besoin de me laver les mains.
Kaç defa kafamın içine girip hafızamı sildin?
Combien de fois es-tu entrée dans ma tête pour me laver le cerveau?
Temizlik için itfaiye aracını yollayın.
Envoi la machine pour laver.
Huzur evine yardıma gidecektim ama bu da güzel olur.
Tu sais, j'étais parti pour laver des vieux à la maison de retraite, mais ça c'est cool aussi.
Yoksa elindeki kanı temizlemeye mi geldin?
Ou êtes-vous venue pour laver votre conscience?
Çamaşır makinesi yine değil mi?
C'est encore la machine à laver, c'est ça?
Biz bunları kuru temizlemeye gönderirdik.
On peut vous laver ça.
Hazırlığın bir parçası olarak, fazla yıkanamazsınız, çünkü su sıkıntısı var.
Vous conaissez une partie du fonctionnement de la préparation est que vous ne pouvez plus vous laver à cause des restrictions d'eau.
Yani, Internet, elektirik, TV, bulaşık ve kurutucu gibi şeyler...
Je veux dire, il y a Internet, l'électricité, la télé, la machine à laver et le lave-vaisselle fonctionneraient....
Herkesin kıyafetlerinden yumurta lekelerini yıkayacağımı söyledim.
Je me suis porté volontaire pour laver les taches d'œuf de tout les vetements des personnes.
Yüzünü görünce, derimi çamaşır suyuyla yıkayasım geliyor.
Ta simple vue me donne envie de me laver au Domestos.
Geri dönüşü yok bunun.
Et je ne pourrai jamais laver ça.
Yıkamaya ya da tamir etmeye falan götürmüş olabilir misin?
Pas même pour la laver ou la réparer?
Yıkanacak bir şeyin varsa ben bu gece hallederim.
Si tu as besoin de laver quelque chose, donne-le moi ce soir.
Adam ninemden daha yaşlı ve ninemin banyoda yardıma ihtiyacı var.
Mémé a moins que ça. On l'aide à se laver.
Yemek pişirdiğim kap hâlâ kirli. Onu yıkayacağım.
euh, le plat est encore sale donc je vais le laver.
Makineye atmamanız lazımdı.
Pas dans la machine à laver.
- Hayır. Özlediğim şey, kıyafetlerimi yıkamak ve hatta duş almak için kendi evimin olması.
Il me manque un chez moi pour laver mes vêtements et... prendre une douche à ce propos.
Eve gidip temizlenmelisin.
Tu devrais rentrer chez toi, te laver.
Ya da hayran kulübün seni yalayarak temizleyebilir.
Ou ton fan club pourrait te lécher pour te laver.
Sen kıyafetlerini gözyaşlarınla mı yıkıyorsun?
Tu pleures sur tes vêtements pour les laver?
İtfaiyeci olmak güzel olmalı. Araçları yıkamak- -
Ça doit être agréable d'être pompier, laver les camions...
Hemen yakaladın. Çok güzel bir şekilde temizlemişim herhalde.
Bien vu, j'ai dû laver soigneusement au lieu de compulsivement.
- O elini yıkayacak mısın?
Tu vas laver cette main?
Bulaşık makinesi, kuzine, ocak.
Des machines à laver, des cuisinières, des fours.
Amaç seni temize çıkarmaktı.
C'était... C'était pour laver ton nom.
Yıkamayınız. "
ne pas laver. "
Bu pis işten ellerimi temizleyeceğim.
Je vais me laver les mains de notre petite affaire.
Çamaşır makinem bozuldu.
Ma machine à laver ne fonctionne plus.
Telini bana verdi balık temizlemeyi bilip bilmediğimi sordu.
Il m'a lancé sa ligne et a demandé si je savais laver un poisson.
Ama bulaşıkları yıkamam gerek.
Mais j'ai de la vaiselle à laver
Fakat görebildiğim kadarıyla sabahtan beri yaptığın tek şey çarşaflarımı yıkamak olmuş.
D'après ce que je peux voir. Tout ce que tu as fait ce matin, c'est de laver mes draps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]