Least traduction Français
41 traduction parallèle
So while Meade ponders his own position, for fear he'll be flanked Lee will actually attack him here, where he least suspects it.
Alors que Meade réfléchit sur sa position, de peur d'être contourné... Lee va en fait l'attaquer ici, ce qu'il le soupçonne le moins.
- Sofor at least until tomorrow - l'll - Neverfall in love again
Alors au moins jusqu'à demain Je ne tomberai plus jamais amoureux Je ne tomberai plus jamais amoureux
I could have been a better sport, or at least not gotten so excited.
J'aurais pu etre bon joueur, ou au moins ne pas tant m'exciter.
It's important, at least to me.
C'est important, du moins pour moi.
Mezun olur olmaz Londra'nın doğusunda öğretmenliğe başladım.
Une fo / s d / plome, jense / gna / dans least End de Londres.
Yaşıyordum aşkı, bir fahişe gibi. yüzlercesi binlercesi.
* And I have know love * * like a whore, from * * at least ten thousand more *
But it at least gives us leverage to get your ex-husband in a room.
Mais cela nous permet au moins de coincer votre ex-mari dans une pièce.
Hayır şu anda birisi cinayet işlemedi, Fakat katilin bu yolda ilerlediğine inanıyorum or at the very least attempting to destroy the evidence. Veya en azından kanıtları yoketmeye çalışıyor.
Non, personne ne vient d'être tué, mais je pense que le meurtrier est en train de s'enfuir, ou en tout cas, de faire disparaître les preuves.
Bak, valinin mühendisleri, bir komşuluğu bölmek istiyorlar, doğu tarafını bölsünler.
Si les ingénieurs du Gouverneur veulent défigurer quelque chose, qu'ils aillent défigurer least Side.
Ve şarkı yazmakla ilgili baskıyı da ben kaldırmalıydım başka birinin, bunun övgüsünü alması umurumda değildi ; ama en azından, bana ekonomik yönden yardım edilmeliydi.
And then I must also deal composition of the pieces and I am also good if the others are recognized but I expect at least one Financial greater recognition.
Onlara karşı az da olsa sevgim vardı, en azından, onların yüzeyselliğini görmezden gelebiliyordum ve onları gerçek insanlar gibi düşünebiliyordum.
I could try of affection for them or at least look beyond the superficialit? .. ... of their personalit?
Ve ben dedim ki : "Tanrım, Krist en azından sana eroin bağımlısı demiyorlar bebeğini öldüreceğini ve onu takside bırakacağını söylemiyorlar!"
And I : "God, Krist at least not you have defined a fucking heroin who kills her newborn or forget in a taxi!"
Sonuçta, iki kişinin çocukları olsun diye evlenmeyi seçmeleri üzücü, en azından anlaşabilirler.
Sad that two people can not if they decide to marry and make children at least get along.
Bu beni hep şaşırtır, birbirini sevdiğini düşünen kişilerin rol bile yapamaması ya da en azından çocukları için yeterli nezakette bulunması sadece arada bir, başkalarını görmek zorunda kaldıklarında birbirleriyle konuşmaları çocuklarını ziyaretten aldıklarında.
I wonder that persons think they love can not Nor do pretend, or at least have enough respect for the children to talk to the few Sometimes you meet where they take the children on the other.
En azından gece evdesin.
At least you re already in for the night.
must've been, what, 110 dein tees here at least.
Il devait faire au moins 40 ° C ici.
Sonuncu ama en önemlisi de, para. Bolca nakit.
Last but not least, l'argent beaucoup d'argent.
Ve sonuncu konuğumuz
Last but not least...
* Hiç değilse numara yapmadım *
At least I didn t fake it
* Hiç değilse numara yapmadım * * Şapka bayım *
At least I didn t fake it, hat, sir
* Sakıncası var mı yaklaşmamın * * Denedim derim kendime hiç değilse *
- Mind if I move in closer - At least l'm gonna say - That I tried
* Düşünsene ne uzun acı çektiğimi * * En azından imalı söyler olacak yarına *
- Think of my life-long sorrow - At least there will be plenty implied
# Have at least a couple dollars to my name #
♪ Have at least a couple dollars to my name ♪
* Ama ben denemeliyim hiç değilse *
But I at least gotta try
# Bari kalk da kıza doğruyu söyle #
♪ Now the least you could do is to tell her the truth ♪
* Yoktu böyle bir niyetimiz ama hiç değilse arkadaşımsın sonuçta *
♪ And in the end you re still my friend ♪ ♪ At least we did intend for us to work ♪
... can I at least get the stud that I paid for?
C'était... est-ce que je peux au moins avoir le piercing pour lequel j'ai payé?
* Biraz vakit ayırsaydın keşke *
Well, at least you could have taken time
* Ve ben... * * Dünyayı sererim ayaklarının altına *
'Cause in the end we have each other And that s at least one thing worth living for
En azından ben öyle düşünüyorum.
At least I think I do.
I do not hope that you at least approximately Can you imagine what is at stake.
Tu ne sembles pas capable de saisir ce qui se passe ici.
Burada en az 50,000 var!
That's at least 50.000!
- Ben en azından least.At az 100 için itmek istiyorsunuz.
- Je dirais 45. Au moins.
You can call me crazy, but at least where I came from, we were practicing law.
Vous pouvez me traiter de folle, mais là d'où je viens, on appliquait la loi.
â ™ ª At least three of'em choosing red â ™ ª â ™ ª Bottoms on the sofas up in VIP, sue me â ™ ª â ™ ª For being young and reckless, wild and imperfections â ™ ª
♪ Au moins trois d'entre elles choisissent le rouge ♪ ♪ Des culs sur les sofas en VIP attaque moi en justice ♪ ♪ Pour être jeune et imprudent, sauvage et avec des imperfections ♪
Well, at least there's that.
C'est déjà ça.
So shouldn't we make sure we're at least living it right?
Donc faisons en sorte de la vivre comme il faut.
At least not tonight.
Du moins pas ce soir.
En azından ben öyle düşünüyorum.
At least I think I do
♪ Ooh-ooh, ooh-ooh-ooh-ooh-ooh
- At least I think I do