Liaisons traduction Français
361 traduction parallèle
Sanıyorum mesaj iletmekten ve devriyeden epey sıkılmışsınızdır.
Vous devez être las... des patrouilles et des liaisons.
Terbiye almamışlık, aptalca bir evlilik, gizli çarpık ilişkiler. Uyan be, kadın.
Une éducation négligée, un mariage stupide, des liaisons dissolues... réveillez-vous, femme!
Bu yüzden küçük, önemsiz aşklarını kafama takmam onun.
C'est pourquoi je lui fais confiance pour ses liaisons sans importance.
Komiser bunda hiç bir şüphe yok. Şunu bilmelisiniz ki Mr.Denver ve ben... başkalarıyla düşüp kalkan... hafif insanlar değiliz...
Si un doute subsiste, lieutenant... vous devriez savoir que M. Denver ou moi ne faisons pas partie de ces gogos... qui ont des liaisons romantiques avec d'autres personnes.
İletişim kurmak için güvenli bir hata ihtiyacımız var.
Il faut assurer nos liaisons.
Ben, gemi telsizi operatörüyüm.
Ici les liaisons côtières.
Gemi telsizi mi?
Les liaisons côtières?
Büyük ilişkiler, daima konuşmadan başlar.
Les grandes liaisons commencent toujours sans discussion.
Isı 59 derecenin üstünde olduğu için, radyo bağlantısı çok bozuk.
Depuis qu'on a dépassé 59 degrés, Ies liaisons radio sont perturbées.
Bir fark var. Don Juan balkonlara tırmanmak ve düello yapmak zorundaydı ve sanırım, bunu kadınlarını ayrı tutmak için yapardı.
Don Juan devait escalader des balcons, se battre en duel, et je crois qu'il cloisonnait ses liaisons.
Dahili iletişim izlenebilir, iletişimcilerinizi kullanın.
Ils doivent surveiller les liaisons. Utilisez vos communicateurs.
Bizim işimiz bu, Mösyö. Peki bu arada Mösyö Mezeray hakkında daha fazla bilgi ister miydiniz? Bağlantıları, siyasi görüşleri?
C'est notre métier par la même occasion vous ne voudriez pas être plus renseigné sur Mézeray, ses liaisons, ses opinions politiques?
Hiç gerçekleşmedi. Diğer canlı türlerle denediğim beyin-bağlantıları oldu.
Je parlais des liaisons mentales que j'ai tentées avec d'autres espèces.
Âşık olup evlenmeyi düşündüğüm kızlar oldu ama sırf yatmak için kimseyle ilgilenmedim.
J'ai eu des liaisons avec des filles que j'aimais, mais je n'ai jamais couché comme ça.
Olaylar iyi gelişse olmaz mıydı?
Ça peut pas se résoudre tout seul. Les liaisons se terminent toujours mal.
Berbat bir evliliğin varmış. Bu arada birçok gizli ilişkiye girmişsin.
Ton mariage a été un échec, avec, je suppose, quelques liaisons pitoyables.
Dorothy, bu harekâtın güvenlik ve irtibatından sorumlusun.
Dorothy, vous êtes en charge de la sécurité et des liaisons.
Partilere gider, evli kadınlarla ilişkiler yaşarsın.
Aller à des fêtes. Avoir des liaisons avec des femmes mariées.
Ben de ilişki yaşayacak bir tip değilim.
Enfin, les liaisons, c'est pas mon genre.
Ünlü lider Mohamed Larbi Slimane, dün Paris'te kaçırıldı. Olayın duyulması üzerine, ülkesiyle tüm ilişkilerimiz kesildi.
Mohamed Larbi Slimane, le célèbre leader du tiers monde enlevé hier, en plein Paris demeure introuvable, a l'heure ou des évènements graves se déroulent dans son pays avec lequel toutes les liaisons sont coupées depuis ce matin.
Aşk olayları, zaman tüketmektir.
Les liaisons de par leur nature sont du temps de perdu.
- Kimseyle uzun süre beraber olmam.
Je n'ai jamais de liaisons.
İletişim hatları kuruldu mu?
- Oui. Les liaisons sont établies?
Benim için doğru şeyi yaşamaya çalışarak özgürlüğümü kazanmakla uğraşıp kurallarıma göre yaşarken Burjuvanın tek ilgilendiği konu benim kaç aşk ilişkisi yaşadığımdı.
Quand j'essaye de vivre en accord avec mes principes, de trouver ma liberté et de vivre selon mes propres règles, la seule chose qui suscite l'intérêt de la bourgeoisie, c'est le nombre de mes liaisons amoureuses.
Kıskançlığın beni başka aşk maceralarına yönlendiriyor.
Ta jalousie me pousse vers d'autres liaisons.
Çok garip, bekarken bile hızlı ve yüzeysel ilişkilerde iyi değildim.
Et même quand j'étais célibataire, je n'étais pas doué pour les liaisons.
Hiç yaşamadığım ilişkiler.
Il s'agissait de liaisons imaginaires.
Yapma Norm. Anlamsız ilişkiler sanıldığı kadar iyi değildir.
Tu sais, les liaisons insignifiantes, ce n'est pas si génial que ça.
Kripton kovalent bağı için elektron dalga fonksiyonlarını bilen var mı?
Qui connaît les fonctions des faisceaux d'électrons en liaisons covalentes kryptoniennes?
Yeni Pittsburgh ve Boston rotalarını açabiliriz.
On aura de nouvelles liaisons : Pittsburg, Boston.
Sadece hastalarla mı ilişki kurarsın?
Tu n'as de liaisons qu'avec tes patientes?
Şu an için kullanımı mümkün olan... tek iletişim aracı... grubun beraberlerinde getirdiği telsizler.
Les seules liaisons possibles se font par une radio CB, que les terroristes ont amenée.
Son 7 yıl içinde hayatına 3 kişi girdi.
Je te connais trois liaisons dans les sept dernières années.
Özel bir erkek arkadaşı var mıydı?
Avait-elle une ou plusieurs liaisons amoureuses?
Boşboğaz bir pırlanta olmak isterim.
"Les Liaisons dangereuses". J'aimerais être un bijou indiscret.
Lanet sistemimizle konuşuyorlar. Yakınlarda bir yerlerde olmalılar.
Ils utilisent nos liaisons, ils sont tout près.
Zina yapıyorlardı.
Pour liaisons illicites.
Oralı kızlarla ilişkiye giriyor.
Il a des liaisons avec des filles du coin.
Aşk ve romantizm konulu pek çok edebi eseri inceledim. Elimde kopya edebileceğim pek çok örnek var.
J'ai tout appris sur l'amour et les liaisons amoureuses grâce à la littérature.
İlişki yaşarlar.
Elles ont des liaisons.
Sayısal hızınızın sadece pozitronik bağlantılarınızın mesafesiyle sınırlı olduğu doğru mu?
Est-il vrai que votre vitesse de traitement est juste limitée par la séparation de vos liaisons positroniques?
Sinir bağlantılarındaki bitanyumda % 12'lik bir bozulma var.
Décomposition de 12 % du bitanium au niveau des liaisons neurales.
Springfield Gözlem'i Kennedy, Eisenhower, Bush ve Clinton'un aşk ilişkilerini inceleyecek.
Dans, Regards sur Springfield, les liaisons secrètes de Kennedy, Eisenhower, Bush et Clinton.
DNA'larına ayırt edici monoklonal bağlar eklediler.
Ils intègrent des liaisons monoclonales à leur ADN.
Merkezi güç bağlantılarını kontrol ettin mi?
Avez-vous contrôlé les liaisons centrales?
- Hayır burda sıkışıp kaldık.
- Non, les liaisons sont brouillées.
İletişimi kaybedebiliriz. Yani üniteleri çalışır durumda tutmak her birinize bağlı.
Si les liaisons sont coupées, que chaque unité reste opérationnelle.
İletişim kesildiğinde, başımızın çaresine bakmamız gerektiğini biliyordum.
Quand les liaisons ont été coupées, il nous fallait trouver une solution.
TEHLİKELİ İLİŞKİLER
LES LIAISONS DANGEREUSES
Haberleşmelerini kes.
Coupez toutes les liaisons avec eux.
Peki ya ilişkilerin?
vous avez peut être blessé quelqu'un une pute qui s'appelle Joyce à propos de vos liaisons?