Lie traduction Français
4,579 traduction parallèle
- Potter anlaşmanın bütün yasal şartlarını varlıklı bir müşterisi olan fon yöneticisi önemli politik bağlantıları olan Jason Kochler için yerine getirmiş.
Il l'a créé pour un de ses clients, Jason Kochler, un gestionnaire de fonds, très lié au monde politique.
Joffrey'nin o kadınla bağ kurmasını ve o alışkanlıkları edinmesini istemedim tabii. Yani son anda başka bir bebek bakıcısı bulmak zorunda kaldım.
Évidemment, je ne voulais pas que Joffrey se lie avec elle et qu'il ait les mêmes habitudes qu'elle, donc j'ai dû trouver une nouvelle baby-sitter à la dernière minute.
Kralın elini kolunu bir avuç güçlü seçilmişten başka kim bağlayabilir ki?
Qui lie les mains du roi? autres que quelques privilégiés vigoureux?
Keşke bunu bileğinden çıkarıp beni sana bağlayan cadıyı öldürüp beni tekrar diriltmen için verdiğin görevi, yani kendisini "oğlum" olarak adlandıran o piçi öldürebilsem.
J'aimerais t'arracher ça et briser ce qui me lie à toi et compléter la tâche pour laquelle tu m'as ressuscité... en tuant le bâtard qui se fait appeler mon fils.
Eğer Eldunari'yi tekrar bağlarsa eskisinden daha güçlü olacaktır.
S'il se lie à nouveau à l'Eldunari, il sera bien trop puissant.
Bütün protokollerin canı cehenneme ya da eskiden bağlı olduğum tüm kuralların.
Au diable les protocoles et codes que j'ai utilisés pour être lié
Açığa çıkmaları için onları sınadım ama sizin çıkarlarınıza ters düşecekse verdiğim sözü tutmam beklenemez.
J'essayais de les appâter. Mais je ne pouvais être lié à quelque voeu qui puisse nuire vos intérêts.
Ama karşınızdakiler sözlerini tutmadığında siz de kendi çıkarlarınızdan başka bir şeyi düşünmemelisiniz.
Mais quand d'autres n'honorent pas leurs promesses, vous ne devriez vous sentir lié qu'à vos seuls intérêts.
Bunun benimle bir alâkası olduğunu düşünmeye başlıyorum.
Je commence à penser que c'est lié à qui je suis.
Sen de ailen yüzünden bu kadar sorumlu hissettin, değil mi?
Eh bien, tu te sens lié à elle à cause de ta famille, n'est ce pas?
Bu tat alma yetisiyle de bağlantılı değil mi?
Ce n'est pas lié à sa capacité à sentir le goût?
- O DRN'le arkadaş olmuştum.
Je me suis lié d'amitié avec ce DRN... - Lié d'amitié?
Görev ve politikalarla bir alakan yok.
Vous n'êtes pas lié à des devoirs ou à la politique.
Ölüm sebebiyle bağlantılı olabilir.
Perimortem. Cela doit être lié à la mort.
Bilmiyorum.
Mais je pense que quelque part il est lié à Aurelius. Juste une intuition.
Bunlar senin Carrie Mathison için olan duyguların.
C'est lié à tes sentiments pour Carrie Mathison.
Birlikte olduğumuzda olduğundan daha fazla ilgili biri olmadığın halde ne cüretle benim ideallerimden, sorunlarımdan bahsediyorsun?
Comment oses-tu me parler de mes problèmes et mes habitudes alors que toi tu ne t'es pas plus lié avec quelqu'un que quand on était ensemble?
Bir bağlantı olmalı.
Je veux dire, ça peut être lié.
Karanlık ve gizemli bir tarikatın bağlantılı olduğu imkansız bir cinayet.
Un meurtre impossible lié à un culte sombre et mystérieux.
Neyse ne, kesin olan bir şey var ki o da bu davaya karışmış olması tıpkı sizin bu küçük grubunuza üye diğer üç kişininde olduğu gibi.
Eh bien, qui que ce soit, il est certainement lié à cette affaire, ainsi que 3 autres membes de votre... petit groupe...
Tamam, başka bir yol bulmalısın. Çünkü başka bir Jacob Sutter daha ölmeden Sam'in bağlantısı çözmeliyiz.
D'accord, tu dois trouver un autre moyen parce qu'on doit comprendre comment Sam est lié à tout ça avant qu'un autre Jacob Sutter ne meurt
Ama her ne oluyorsa yeni işinden çok eski işiyle bir ilgisi olduğundan şüphelenmeye başladım.
Mais je commence à croire que ce serait plutôt lié à son nouveau travail qu'à l'ancien.
O bana bağlı.
Il est lié à moi.
İngiliz askerlerini cezbeden suikastçının aynı zamanda küçük hanım Sara'yı da kaçırmış olabileceğini gösteriyor.
Cela est nécessairement lié au même assassin qui attire ces hommes vers la morts a aussi pu attraper Madame Sara.
Irak İçişleri Bakanlığı Omar'ın terörist gruplarıyla bağlantısı olduğunu söyleyen bu mektubu BM'ye göndermiş.
Le Ministre de l'Intérieur irakien a envoyé cette lettre à l'ONU affirmant qu'Omar était lié à des groupes terroristes.
Yani orada ne yapıyorduysa, transfer ile bağlantılı olmalı.
Ainsi, tout ce qu'il faisait là était lié au transfert.
- Bu depremle ilgili değil.
Ça n'est pas lié au séisme.
Eğer bu sorulardan biri Vali Florrick'i temsil ettiğim zamana dokunursa,... o zaman avukat-müvekkil gizliliğiyle bağlı olduğumu hatırlatırım.
Si l'une de ces questions a un rapport avec le gouverneur Florrick a l'époque où je le représentais, je suis lié par le secret professionnel.
Babamın doğum kriziyle bağlantısı olduğunu mu söylüyorsunuz?
Vous dites que mon père est lié à la crise de fertilité?
S-Siz babamın doğurganlık kriziyle bağlantılı olduğunu mu söylüyorsunuz?
Vous dites que mon père serait lié à la crise de fertilité?
Bizim soruşturmamızla daha alakalı olanı Ling, pek çok Asya limanında Amerikan Donanması gemilerine yakıt ve materyal satan bir faaliyet şirketine sahip.
Plus lié à notre enquête, Ling détient une société de services qui vend de l'essence et fournit les navires de la Marine dans des ports d'Asie.
Seçkin'le bağlantılı gibi görünüyor.
On dirait que c'est lié au Privilégié.
Seçkin'le bağlantılı olabilir.
Ca pourrait être lié au Privilégié.
İşle alakalı olmadığını söylediler.
Ils ont dit que ça semble pas lié à nos affaires.
Evlilik dışı umurumda değil. İş dışı umurumda değil.
Peu importe si c'est extraconjugal ou pas lié.
Cinayet şüphelisi ile iletişime geçmiş olabileceğinizi düşünüyoruz.
Nous pensons que vous connaissiez un suspect peut-être lié à cette affaire.
Stephen'ın babasına bağlı.
Il est lié au père de Stephen.
Canavar olaylarıyla alâkalı bir sebepten onu tutuklayamayız ama Tony Barnes'in kimliğini kullanmıştı, değil mi?
on ne peut pas le coincer avec ce qui lié aux bêtes, mais il a pris l'identité de Tony Barnes, pas vrai?
Bunun cadılarla bir bağlantısı var mı?
Est-il est lié aux sorcières?
Efendi Robert o meseleyi sözleşmeyle zorunlu kıldı.
Maître Robert nous a lié les mains contractuellement à ce point de vue.
William Efendi Robert'ın sözünü yerine getireceğini söyledi.
William a dit qu'il était lié par la promesse de maître Robert.
- Aslında Freud her şeyin baskılanmış bazı cinsel tutkularla ilgili olduğuna inanırdı.
- Eh bien, Freud croyait réellement que tout était lié à un désir sexuel refoulé.
İki patlama arasında bir ilişki var mıdır bilinmez.
On ignore si c'est lié.
Yerel silah mühendisliğini geliştirip yabancı silah kaçakçılarının ticaret yollarını patlatmayı planlıyorum.
Avec une exploitation d'armes principalement nationale, j'anéantirai leur réseau commercial lié aux cartels étrangers.
Su ve hassas mekanizmalarla ilgili bir yer sanırım.
C'est un endroit lié à l'eau et aux machines de précision.
Müşteri listelerindeki slah mühendislerini bul.
Trouve un fournisseur de fabriques d'armes lié à des sociétés de logistique matérielle.
Hepsi Hose Akira'da birleşiyor.
Tout est lié à Akira Hose.
O zaman katilimiz oyunlarla bağlantılı olabilir.
Le coupable pourrait être lié au festival.
Peki ama çaldığı şey neydi ve bunun ölen arkadaşı ile bağlantısı ne?
Oui, mais qu'a-t-il volé, et en quoi est-ce lié à cet ami décédé?
Beraber hissettiklerimiz duyguların hepsi bitmiş gibiydi.
On dirait que tout est lié.
♪ Bir şeyler geçmişte kalmak zorunda ♪
♪ Quelque chose lié à la détente ♪