Liste traduction Français
21,621 traduction parallèle
Liste uzayıp gidiyor.
La liste démarre d'ici.
O listede olmasının nedeni şey olduğundan değil...
La raison pour laquelle il est sur cette liste, ce n'est pas qu'il en était un...
Benim yüzümden o listede.
Il est sur cette liste à cause de moi.
Tabii bu güzel birşey değil ama 18 yaşından küçük olduğum için onu benimle yasadışı seks yapmakla suçladılar ve bu da onu bir seks suçlusu olarak yaftaladı ve o listeye girmesini sağladı ki şu ana dek bilmiyordum.
Bon, pas que ce soit bien, d'accord, mais... vu que j'étais mineure, ils l'ont aussi accusé de relation illégales avec un mineur, ce qui l'a titré délinquant sexuel et l'a mis sur cette liste, ce que je ne savais pas... jusqu'à maintenant.
Kayıp şahıslar listesinde yokmuş, değil mi?
Elle n'est apparue sur aucune liste de personnes disparues?
Nassau dedektifleri benzer özellikleri olan olayların listesini çıkarıyor kimliği belirsiz kadına olanlarla örtüşen bir şeyler arıyorlar ama ben de baktım.
Nassau a dressé une liste des crimes similaires, cherchant n'importe quel lien avec notre inconnue, mais j'y ai jeté un oeil.
Sence Cat, aldatanların isimlerini açıklamamakla doğru olanı mı yaptı?
Tu penses que Cat a fait ce qu'il fallait en ne publiant pas la liste des tricheurs?
Kendisi bir medya imparatorluğunun yöneticisi ve yakın bir zamanda National City Güçlü İnsanlar Listesi'nin bir numaralı ismi olarak açıklandı.
C'est la fondatrice et le PDG d'un empire médiatique qui a été nommé numéro un sur la liste des plus influents du National City Tribune.
Dün Lucy Lane'in yerine geçebilecek kişilerin listesini istemiştim. - Bayan Grant...
J'ai demandé une liste de remplaçantes pour Lucy Lane hier.
Listeye asil ruhlu bir yabancı eklediğim için beni yargılayan yeterince ingiliz adam var.
J'en ai assez un Anglais qui me juge sans ajouter une noble étrangère à la liste.
Listenin başındakiler Mary ve Lola.
Au sommet de ma liste il y a Mary et sa dame Lola.
Referans listesini görmekten mutluluk duyarım.
Je serais ravi de soumettre une liste de références.
Beş tane fazladan fıçı ve eğlencelerin listesi var.
J'ai cinq tonneaux supplémentaires, et j'ai écrit une liste des divertissements.
Neyim var benim?
Laisse-moi faire une liste.
Neyse, Bu her neyse onun için listedeyim.
Peu importe, je suis sur la liste. Channing, Caroline.
Şov 20 dolar.
Mon rencard m'a mise sur la liste.
Şakalar koyarak biraz özgürlük kazandırıyorum demek istediğim " Schindlerın listesi sıkıcıydı fakat yine espriler vardı hayat hikayemi mi değiştirdin?
'La Liste de Schindler'était déprimant, mais au moins y avait un peu d'humour. Tu as changé mon histoire?
Ev işleriyle ilgili listeye bakabilecek misin şu an?
Hey, est maintenant un temps correct pour aller sur cette liste de la maison des choses?
Ayrıca Zaman'ın uzun, beyaz bir sakalı olduğunu ve "Buralara gelip zaman yolculuğunu bulan insanı öldürmeyesiniz." yazan fermanı olduğunu da söyledi mi?
T'a-t-elle dit aussi que le temps a une longue barbe blanche et une liste de commandements... "Tu ne te fragmenteras pas pour tuer l'inventeur du voyage temporel"?
Doktorum Audra, hamile kalmak için yapmam gerekenlerin listesini verdi.
Ma guérisseuse, Audra, m'a donné toute une liste de choses à faire pour tomber enceinte.
Listemde de yok.
Ouais, et ce n'est pas sur ma liste.
Tamam... listedeki her şeyi aldım.
j'ai tout ce qu'il y a sur la liste.
Afgan görev ekibi listesini kaybettiğim zaman Gaad'la birlikte dövüştüğüm adam buydu.
C'est ce type, je me suis battue avec Gaad quand j'ai perdu la liste des troupes Afghanes.
Pekâlâ... Sırada gelen, yardımcılarımdan kıdemli olan ve doğal vârisim olan kişi Michael.
Eh bien... le suivant sur la liste, mon adjoint senior et l'héritier naturel est Michael.
Biri gitti, dördü kaldı.
Une de faite, quatre sur la liste.
Bak dostum emin olabilirsin ki Rayna Cruz'a Phoenix Kılıcını vermek bugün yapacaklarım arasında değildi.
Écoute, mon pote, je t'assure que donner à Rayna Cruz l'épée du phœnix n'était pas sur ma liste de choses à faire aujourd'hui.
Benim bugün yapacaklar listemde ne vardı biliyor musun?
Tu sais ce qui était sur ma liste aujourd'hui?
Annesi, çocuğun Amerika'da olduğu sırada 10 kişilik bir kız listesi yapmış.
La mère a fait une liste de 10 filles pendant que le garçon était à l'étranger.
Üç ay sonraya mı müsait?
Une liste d'attente de 3 mois?
Randevu almaya çalıştım ama üç ay sonraya veriyorlar.
J'ai essayé de prendre RDV mais il y a une liste d'attente de 3 mois.
Bu dosya benim işin değil, bunlar erkeklerin listesi.
C'est pas des CV mais une liste de garçons.
Listenin 8.sırasındaki çocuk seni bekliyor.
Le numéro 8 de la liste t'attends là haut.
Gerçekten listene yoğunlaşmışsın.
Vous êtes vraiment le labour dans votre liste. MAN :
Janko'nun listenin üzerinden daha az hoşgörüyle geçmesini sağlamalı mıyım?
Aurais-je dû Janko ici parcourir la liste avec beaucoup moins de discrétion?
- Sıradaki Kara Listelimiz.
- Notre prochain criminel sur la liste.
Ben... ondan ve listesinden nefret ediyorum.
Je déteste avoir besoin de lui et de sa liste.
Geçen sene ölmeden önce yapmak istediğimiz şeylerin bir listesini yaptık.
L'année dernière, nous étions ensemble, et nous avons établi une liste de choses que chacun de nous voulait faire avant de mourir.
- İstek listesi mi?
Comme une liste de choses à faire avant de mourir?
Her neyse, listeyi asla bitiremedik ama Leonard'ın listesindekilerden biri polis arabası kullanmaktı.
De toute façon, nous ne sommes jamais arrivés à finir la liste, mais un des points de la liste de Léonard était qu'il voulait conduire une voiture de police.
İlginçtir, zira Japon ordu listesine bakılırsa 1940 Bahar'ında Chansha Muharebesi'nde ölmüş.
Aki Hiroda... ce qui est intéressant, vu que l'armée japonaise l'a listé comme tué au combat au cours de la bataille de Changsha, en Chine, au printemps de 1940.
Elliot'u sıraya koysunlar.
Mettez Elliot sur la liste.
Eğer yardımı olacaksa, size bu civarda bu tür işler yapan tesislerin bir listesini verebilirim.
Si ça peut vous aider, j'ai une liste des labos du secteur qui font ça.
Kocamın yaptığı zor şeyler hakkında çok uzun bir liste yapabilirim. Ama söyleyeceğim şey, kendisi çok zor bir karar vereceği zaman kocam kendine her zaman bir tane soru sorar :
Je pourrais faire une longue liste de tous les choix difficile que mon mari a fait, mais je dirais simplement que face à une décision difficile, mon mari ne se pose qu'une question :
O listede olmasının sebebi benim.
Il est sur cette liste à cause de moi.
Senin seks suçluları listesinde olduğunu biliyoruz.
On, on sait que vous êtes sur la liste des délinquants sexuels.
Ama bu liste müebbet cezası gibi.
Mais cette liste... c'est une sentence à vie.
Gabe'in o seks suçluları listesinde olup olmaması ayrıca bir mesela ama kanunlar oldukça açık.
Si Gabe mérite d'être sur la liste des délinquants sexuels c'est un autre problème, mais la loi est très claire.
Listede babanızın olması ne oluyor?
Comment on l'appelle quand on ajoute votre père à la liste? Un miracle?
Bana bir liste verildi.
On m'a donné une liste.
Bunu yapmayacağımı söyleseydim listedeki herkesi öldürecekler ve işe Liv ile başlayacaklardı.
Si je ne le faisais pas, ils auraient éliminé toutes les personnes de la liste, et ils auraient commencé par Liv.
Onların listesinde misin değil misin öğrenmekle ilgilenmiyor musun?
Et tu ne veux pas savoir si tu es sur leur liste?