Lizbon traduction Français
171 traduction parallèle
Lizbon, gemi kaynayan bir liman oldu.
Lisbonne devint donc le port d'embarquement principal.
Ama Lizbon'a ulaşmak o kadar kolay değildi.
Mais tous ne pouvaient joindre ce port directement.
Burada talihli olanlar, para, ısrar ya da şansları sayesinde çıkış izni alıp, Lizbon'a koşuyorlardı.
Là, ceux qui avaient de l'argent, des relations ou de la chance... pouvaient peut-être obtenir un visa pour Lisbonne.
Ve Lizbon'dan ver elini Yeni Dünya.
Et de là, vers le Nouveau Monde.
Lizbon uçağı.
L'avion de Lisbonne.
Neden? Lizbon'da ne var?
Pour y faire quoi?
Sonsuza kadar Casablanca'da kalabilirsiniz. Ya da yarın, Lizbon'a dönebilirsiniz.
Vous risquez de rester longtemps à Casablanca... ou de partir pour Lisbonne demain.
Lizbon'da sorun çıkmaz mı?
Vous n'aurez pas d'ennuis à Lisbonne?
Lizbon'a iki transit mektubu vardı.
Je vous envoie 2 passagers pour Lisbonne avec sauf-conduits.
Lizbon uçağı 10 dakika sonra kalkıyor. Doğu pisti.
L'avion de Lisbonne décolle dans 10 minutes.
Amerika vizenizi Lizbon'da alacaksınız.
Votre visa américain sera à Lisbonne.
Lizbon'dan geldim.
Je viens de Lisbonne.
Dietrich birkaç gün sonra Portekiz'e uluslararasì casusluk iletisş im merkezi Lizbon'a vardì.
En quelques jours, Dietrich est à Lisbonne, au Portugal, centre de communication de l'espionnage international.
- Hayïr, Lizbon'dan, Portekiz.
- De Lisbonne, au Portugal.
- Lizbon'dan ne zaman ayrïldïn?
- Vous en êtes parti quand?
- Lizbon'da kiminle görüştün?
- Qui avez-vous contacté?
- Lizbon'a en son ne zaman gittin?
La Pere, Lisbonne.
Uçağınla Lizbon'a uçacaksın ve oradan da transatlantik uçakla New York'a gideceksin.
Rendez-vous à Lisbonne où vous prendrez le clipper transatlantique pour New York.
Lizbon'lu ip cambazıyla kırıştırdığın zaman Seni son görüşüm olduğunu düşünmüştüm.
Je pensais que tu ne chassais plus depuis ton aventure avec cette funambule de Lisbonne.
1946'da özel bir teknenin kaptanıydınız. New York limanından Portekiz, Lizbon'a gidiyordunuz.
En 1946, vous étiez le skipper d'un yacht privé, parti de New York pour Lisbonne.
Hayır, Lizbon ve Roma'ya uğradık.
On a visité Lisbonne et Rome.
Pierre Lizbon'a gidiyor. Orada konferansı var ama çok geç kaldı.
- Pierre part pour Lisbonne faire une conférence et il est três en retard.
Lizbon seferine hala yetişebilir miyim?
Pour Lisbonne, mademoiselle, il est encore temps?
Lizbon seferi birinci sınıf yolcusu Mösyö Lachenay'i alabilir miyiz?
Allo? M. Lachenay en première place, est-ce qu'il est encore temps?
Önce sekreterini daha sonra Lizbon'daki otelini aradım, havaalanından kontrol ettirdim ve işte burdayım!
- Je suis débrouillarde quand je veux. J'ai appelé ta secrétaire, ton hôtel à Lisbonne. J'ai su quel avion tu prenais, le numéro du vol.
Lizbon'daki yemeğimizden önce hissetmiştim.
J'en avais la conviction. Etje te dirais, avant même le dîner à Lisbonne.
Bu sıralar diğer yarışmacılar Oslo'dan... Minsk'ten, Londra'dan, Atina'dan Lizbon ve Hamburg'dan ayrılıyorlar, 273 yarışmacı.
Au moment où je vous parle, d'autres concurrents partent d'Oslo... de Minsk, de Londres, d'Athènes... de Lisbonne, de Hambourg :
Bu akşam ki rotamızda Toronto, Montreal Cape Ray, St John, Newfoundland, üzerinden geçeceğiz sonra Atlantik Okyanusunu geçerek Avrupa kıyı şeridinde, Lizbon'a gideceğiz ve planlanan sürede Roma'da olacağız.
Ce soir, nous allons survoler Toronto, Montréal, Cap Ray, St John, Terre-Neuve, au-dessus de l'Atlantique, approchant les côtes de l'Europe juste au nord de Lisbonne, et arrivée à Rome à l'heure prévue.
- Lizbon'da ne arıyorsun?
- WQue fais-tu à Lisbone?
Lizbon uçağı 10 dakika sonra kalkıyor.
Allô, la tour de contrôle. L'avion pour Lisbonne décolle dans 10 minutes.
Bir nevi serbest ticaret alanı gibiydi diyebiliriz,... ve bu komplovari atmosfer Lizbon ve Tanca gibi,... kendi halinde şehirleri de etkileyen bir şekle büründü.
Venise était une sorte de port franc, comme nous dirions, et porte en elle un air mystérieux qui hante les villes neutres comme Lisbonne et Tanger.
Görünüşe göre cinayet günü kentten ayrılmış. Ve havayolları vasıtasıyla uçakların incelenmesi onun Lizbon'da olduğunu gösteriyor. Orada bir otelde kayıt yaptırmış.
Elle a quitté la ville le jour du meurtre avec un billet d'avion pour Lisbonne oû elle est restée dans un hôtel.
Padua'lı Aziz Antonio, Padua'da doğdu, Lizbon'da büyüdü, Salamanca'da okudu...
St Antoine, qui naquit à Padoue, à Salomon, tu étudias...
Yurtiçi haberlere gelirsek, Kaliforniya, Los Angeles'da... söz sahibi olan Nathan Bates, İkinci Dünya Savaşındaki... Lizbon şehrine benzer Serbest Şehir adı verilen... bir bölge yaratma konusundaki pozisyonunu güçlendirdi.
Chez nous, les nouvelles nous viennent de Los Angeles, Californie, où Nathan Bates, l'homme de fer, a affirmé sa position en créant ce qu'on appelle une'Ville Ouverte', comme Lisbonne durant la Seconde guerre mondiale.
Lizbon'daki banka hesapları!
Un compte en banque à Lisbonne.
Lizbon'da ne yapıyordun, Barley?
Que faites-vous à Lisbonne, Barley?
- Ve İngiliz İstihbaratı, mektubu size ilk defa Lizbon'da gösterdi.
Les services secrets vous ont montré la lettre à Lisbonne?
O artık özgür. Lizbon'daki evinde.
II est tranquille, de retour à Lisbonne.
Trevor Lizbon'a gidiyor. Bak.
Trevor le retors s'envole pour Lisbonne.
Tesadüfen Lizbon'da kahvaltı yapıyorsun, öyle mi?
Par hasard, vous prenez le petit déjeuner à Lisbonne?
Keşke Sam ben Lizbon'dayken gelseydi, evde, çocuklar yanımdayken...
J'aurais préféré que Sam me trouve à Lisbonne, avec les enfants.
- Lizbon'daki meleksin, değil mi?
- Vous n'étiez pas l'ange de Lisbonne?
İlk kez Lizbon'da karşılaştık.
Nous nous sommes connus à Lisbonne.
Berlin, Paris, Lizbon.
Berlin, Paris, Lisbonne.
- Madrid, Lizbon.
- Madrid, Lisbonne.
Bana iki kişilik bilet alacaksınız. Atina'ya, Lizbon'a ve de Madrid'e.
Vous allez m'acheter deux allers-retours en première pour Athènes,
Almanya da fakat ben Lizbon da doğdum.
En Allemagne, mais je suis de Lisbonne.
Çünkü Lizbon'da olanlardan sonra benim hakkımda yanlış fikir edindiğini sanmıştım.
Tout ça a été si rapide à Lisbonne.
Lizbon mu?
- Lisbonne.
Neden Lizbon, Barley?
Pourquoi Lisbonne, Barley?
- Lizbon üzerinden geçen hafta gelmiş. - Ne zaman?
- Il est arrivé la semaine dernière, venant de Lisbonne.