Locker traduction Français
50 traduction parallèle
Foot Locker mağazasında tanıştığı çocuklarla.
Avec les types qu'elle a rencontrés chez Foot Locke.
Bugün size hırsızlık hakkında bir şeyler söylemek için buradayım. Böylece Beverly Hills'teki Foot Locker mağazası çalışanlarıyla pazarlığımı tamamlayacağım.
Aujourd'hui, je vais vous parler du vol à l'étalage et concrétiser mon arrangement à l'amiable avec un certain magasin.
Çalışıyordum- - Demek istediğim aşağıdaki Footlocker'da müdür yardımcılığı işim vardı.
J'étais assistant manager à Foot Locker.
Evet, bir Foot Locker mağazasından Evander Holyfield'ın karton heykelini çalmaya çalıştığımı hatırlıyorum.
Oui. Et moi je me souviens d'avoir essayé de voler l'effigie en carton d'Evander Holyfield dans Foot Locker.
Foot Locker'da bir çift lastik pabuçlara uzandığımda oluşan kasık çekmesini saymıyorum.
Je rapporte le dîner à la maison. Ma femme adore cet endroit. C'est son coiffeur qui le lui a recommandé.
Dostum Bay Foot Locker ayaklarını ısıtır.
Mon copain, M. Foot Locker, s'en charge.
Sadece 2002 yazında Fontana Foot Locker'da satılan sınırlı bir promosyon ürünü.
Un modèle promotionnel qui a été vendu dans les magasins Foot Locker Du Montana pendant l'été du 2002.
Ya da bir ayakkabıcıda?
Ou dans un Foot Locker!
Salak, ver şuna bir teknik faul. Ya da tezgahtarlığına dön.
Mets-lui une technique, abruti, ou retourne bosser à Foot Locker.
Büyünce tam olarak ne iş yapmak istediğimi hala bilmiyorum. Bir ara Foot Locker'de çalışıyordun.
J'ai aucune idée de ce que je ferai plus tard.
Foot Locker'a gitmişlerdi, ama satıcı üç tane ayakkabı almalarına izin vermemişti.
Elles étaient allées au Foot Locker, mais le vendeur avait refusé de leur vendre trois chaussures.
Bir tarafında Foot Locker diğer tarafında da Claire Takı var desem.
Et si je vous dis qu'il est obtenu un magasin Foot Locker d'un côté et accessoires de Claire une de l'autre.
Birinci kat genellikle erkekler için, şurada da Lady Foot Locker var.
Au 1er étage, ce sont surtout des articles pour hommes, mais il y a un Foot Locker pour femmes ici.
Buzz kendisini yetersiz hissediyor çünkü Foot Locker'daki işini kaybetti.
Buzz se sent inférieur, il a perdu son emploi chez Foot Locker.
Spor mağazasında çalışıyormuş.
Elle travaille chez Foot Locker.
Foot Locker'daki işime geciktim.
Je suis en retard pour bosser chez Foot Locker.
Locker, bu mesajı aldığında beni ara.
Loker, appelle-moi.
Neden alışveriş merkezine gidip kimsenin mağazalara girmediğinden emin olmuyorsun?
Allez au centre commercial, pour surveiller le Lady Foot Locker.
İstersen Loker'a sorabilirsin.
Demande à Locker.
Jeff ve Ronda Locker. Burada en azından 30 yıldır yaşıyorlar.
Jeffery et Rhonda Locker vivent ici depuis trente ans.
Lockers gaz şirketini dava açmakla tehdit etmişler.
Les Locker menacent d'attaquer la compagnie.
Jeff ve Ronda gizlilik anlaşması imzalamak zorunda kalmışlar.
Les Locker signent un accord de confidentialité.
Jeff ve Ronda Locker, ters geçişim ünitelerinin glikol eterleri filtrelemediğini öğrendiler.
Les Locker découvrent que leur système de filtrage ne filtre pas l'éther de glycol.
Jeff ve Ronda Locker gibi, Louis Minx'in de suyu yakınlardaki bir parçalama işinden sonra kötüleşmiş, gaz gibi kokmaya başlamış.
- On paye. Comme chez les Locker, après un forage près de chez lui, l'eau de Lewis Meeks est polluée. Elle sent le gaz.
Benim evime gitmek ister misin? Lady Foot Locker'da çalışmıyor musun?
Tu bosses pas chez Foot Locker Femme?
Kimsesiz dolap, yeter artık yeter.
♪ The loneliest locker, enough s enough ♪
Kimsesiz dolap sonsuza kadar açık.
♪ The loneliest locker is forever open ♪
Bugünde "Hurt Locker" ın gerçekten Oscar'ı hak edip, etmediğini merak ediyor.
Et là, il se demande si Démineurs mérite son Oscar!
* İt beni dolaplara doğru *
Push me up against the locker
Bunu herhalde jüri de görebilir, Bayan Dockhart.
Je pense que le jury peut le voir, Mme Locker.
Kadın ayakkabısı satan bir dükkan açıp, arka tarafta kendimi asacağım.
Ouvrir un Foot Locker, pour femme.
Ama Foot Locker'e yapılacak büyük bir soyguna engel olduğu için hakem kıyafeti vermişler.
Mais il a cet uniforme depuis qu'il a cambriolé Foot Locker.
Ayrıca bir dolu Foot Locker anahtarlığı ve bir tane de, ayaklarınızı ölçmek için bu metal zımbırtılardan.
Et des porte clés Foot Locker. Et un truc en métal pour mesurer les pieds.
En sonunda Locker Hawkers adlı bir müzayede programının bir bölümünde meydana çıktı.
Il avait enfin été découvert dans un épisode d'une émission de vente aux enchères.
Hurt Locker filmindeki gibi mi?
Quoi, comme dans Démineurs?
Evet. Bu da birazcık "The Hurt Locker" filmine benziyor.
Cela pourrait se rapprocher des "Démineurs".
Hurt Locker'da ve The Avengers'da oynamıştı.
Il a fait Démineurs. C'est un Avenger.
Bu yüzden ne zaman Lids'e gitsem, her erkekle "yumruk selamı" yapıyoruz.
C'est pour ça que tous les mecs me font un check à Foot-Locker.
- Ayakkabı mağazasında.
- Pour Foot Locker.
Ayakkabıcıda iş gezisine çıkmadın mı hiç?
Tu n'en as jamais fait pour Foot Locker?
Ayakkabı dolabı!
Foot Locker!
Pacers maçı uzatmaya gittiği için Mitch Locher'ı WTHR Spor Odası'nda bırakıp Durnsville'li Köstebek Kadınlar'ın haberine devam edeceğiz.
Les Pacers jouent les prolongations. On va donc quitter Mitch Locker du bureau des sports de W.T.H.R., et rejoindre l'équipe qui suit les femmes taupes de Durnsville. CHERCHEZ LA FEMME TROUVEZ LA TAUPE
Oradaki ajanımız Loker'a göre hala Dyadya'nın, yani amcanın aramasını bekliyorlar.
Selon Locker, notre agent de terrain, ils attendent toujours que Dyadya, qui veut dire oncle, les appelle.
Hurt Locker!
Hé! Le Démineur.
Wockeez, Foot Locker'ın Queens'deki çocuk mağazasını kutsayacak.
Les Wockeez font une bénédiction dans un magasin de pompes pour enfants.
Locker.
Loker.
The Hurt Locker'ı radyo oyunu olarak düşün.
Imagine que Démineurs soit un drama.
Dave, şu an ayda yürümemenin bence bir sebebi var.
Ou bien chez Chick-fil-A ou Waffle House? - Un instant. - Foot Locker?