Luxe traduction Français
2,462 traduction parallèle
Simon'un bize Cole'un komik bir gitarla kampa geldiğini söyleyişini hatırlıyor musun?
Tu te souviens que Simon nous a dit que Cole avait une guitare de luxe?
Olay sadece genlerle alakalı değil, Mike.
Brick n'a pas ce luxe. À cause de tes gènes.
Heller's kürkleri.
Fourrures de luxe Heller.
Norfolk'taki pahalı telekızlarla ilgili bir haber yapıyordu.
Il préparait un article sur les escortes de luxe à Norfolk.
Onlara, $ 38,000 gelirle, tüm bu lüksü vermeyi başardınız.
Tout le luxe que vous avez réussi à leur offrir sur un revenu de 38 000 $.
Öyle bir lüksüm yok.
Je ne peux pas m'offrir ce luxe.
Pekala, Theodore akıllı bir fare.
Theodore est un rat de luxe.
Bana ihtiyacınız olduğunu duyduğum an arkadaşımı aradım ve Stan'i o güzel okula soktum.
Du coup, Stan ira à ta maternelle de luxe.
Bebeklerin neden bu kadar şatafatlı bir arabaya ihtiyacı olur ki?
Pourquoi ils auraient besoin d'une poussette de luxe?
Pahalı zevk, pahalı avukatlar.
- Goûts de luxe, avocats de luxe. - Et les problèmes qui vont avec.
Bu lüks bir saat!
C'est une montre de luxe!
- Veda hediyesi olarak sana verdiğimiz süslü viski şişesi.
Le whisky de luxe qu'on t'a offert comme cadeau d'adieu.
Şu pahalı şeylerden.
Le truc de luxe.
Benim öyle bir şansım yok, değil mi?
- Je n'ai pas ce luxe, n'est-ce pas?
Ben son model lüks ürünler üretiyorum.
Je forge des produits de luxe...
Başarılı bir silah kaçakçısı için, lüks içinde yaşamak kolaydır. Sorun,
Les grands trafiquants pourraient vivre dans le luxe.
Sıradan bir vatandaşın böyle bir lüksü yoktur.
Comme civil, on n'a pas ce luxe.
O süslü elbiselerin hakkında işte böyle düşünüyorum.
Voilà ce que j'en fais de tes vêtements de luxe!
- Hey, o pahalı salamdan kaldı mı?
Je parle pour ne rien dire. - Il reste du salami de luxe?
Londra'da lüks perakende mağazaları almak için milyarlarca dolar borç aldı.
Il emprunte des milliards pour acheter des boutiques de luxe à Londres.
Kristin Davis seçkin bir fahişelik hizmeti sunuyordu. Şirketinin merkezi New York borsanın birkaç blok ötesindeydi.
Kristin Davis dirigeait un réseau de prostitution de luxe depuis son appartement, à deux pas de la Bourse de New York.
- Ne kadar kaldın? Orada, iki gün ve iki lüks gece kaldım.
Pendant deux jours et deux nuits de grand luxe.
Veritabanında kontrol ettiğimizde iki kahve dükkanı, bir fırın bir şaraphane ve birinci sınıf bir eskort servis bulduk.
J'ai cherché dans la base de données, il en est ressorti deux cafés, une boulangerie, une cave à vin et une société d'escortes de luxe.
Birinci sınıf bayan bir arkadaş mı arıyorsunuz?
Vous cherchez une compagne féminine de luxe?
Hayatım lüks otellerde geçti.
J'ai grandi dans des hôtels de luxe.
Ayakkabılarını gördün mü? Zavallı bir köylüye göre fazlaydı.
Sans parler de ses chaussures de luxe.
Sen hapishane diyorsun ben burayı orta seviye Sandals Oteline benzetiyorum.
Vous dites prison, je compare ça à un hôtel de luxe médiocre.
Yani kısaca üst seviye bir faizcisin.
Vous faites du recouvrement de luxe.
Süper kıyafetlerin var, çatı katında oturuyorsun ve kocan zengin.
Tu as les fringues magnifiques, l'appartement de luxe, le mari riche.
Eddie'nin takdir edeceği şeylerin üzerinde büyük bir fiyat etiketi olurdu.
Seuls les objets de luxe avaient grâce à ses yeux.
Yippity spor modeli, lüks modeli ve en çok satan modelimiz, ejderha modeli.
On a la Yippity sport, la Yippity de luxe... Et la meilleure, la Yippity dragon.
"New York Times" ta okuduğum bir yazıda Fransız lüks markaların, kıyafetlerini Kızılderili çocuklara diktirttikleri yazıyordu.
J'ai lu que les marques de luxe françaises font travailler des enfants indiens.
Beni yararlı bir forvet oyuncun olarak gör.
Je serai votre joker de luxe.
Ama daha sıkı sar.
Mais sers plus les joints. C'est un hôtel de luxe.
Sizi hafta sonunuzda lüks içinde yaşatmama müsaade edin.
Laissez-moi vous noyer dans le luxe, ce week-end.
İşte lüks geliyor.
Prépare-toi au luxe.
Lüks Fransız okulun senin aklını çarpıtmış.
Ton pensionnat de luxe français a perverti ton jeune esprit.
Özel dikim elbisem bir saate kadar gelmezse Showtime'ın sağladığı özel jetim, asla Los Angeles'a gidemeyecek.
Si ma robe de luxe n'arrive pas dans l'heure, mon jet privé ne sera pas à l'heure pour la cérémonie.
Lüks şeyler alamayız.
On peut pas se permettre le luxe.
Belki de pahalı kıyafetler giyerek zengin görünmeye çalışan biriydi.
Peut-être qu'elle aimait porter des vêtements de luxe.
Yaratıcı olacak lüksüm yok.
Je ne peux pas me payer le luxe d'être créative.
Üst düzey zevkleri var.
Des goûts de luxe.
"Gösterişli araba kullan." Tamamdır.
"Conduire une voiture de luxe".
Bankacımız şu süslü kliniklerden birinde depresyon tedavisi görüyor. Birisi arabasının altına bomba koymuş.
Il est dans une clinique de luxe pour soigner une dépression, on a mis une bombe sous sa voiture.
Çünkü burada oldukça pahalı arabalar var.
Des voitures de luxe vont arriver.
Vicdan lanet olası bir lükstür!
La conscience est un luxe.
İnsanlar "otel resort" u kısa söylemek için haykırıyorlardı.
Hé, les gens pleuraient pour avoir un mot plus court pour dire "hôtel de luxe".
Zaman gibi bir lüksümüz yok. Lütfen acele et.
Le temps est un luxe que nous n'avons pas.
Pahalı bir zevk.
Des goûts de luxe.
Patronunun epey sağlam bir avukatı var. Senin için konuştuğunu hatırlamıyorum.
Votre patron a un avocat de luxe.
Tom, o kadın bir çatı katında yaşıyor.
Elle a un appart de luxe.