Luız traduction Français
1,171 traduction parallèle
1830 numaralı bilete sahip yolcularımız, Shenfeild, Chelmsford ve Colchester treni için 9 no'lu perona çağrılıyorsunuz.
Les passagers avec billets pour 18 : 30... Quai 9, arrêts à Shenfield, Chelmsford et Colchester...
Hani bir de bir kız vardı.
Tu as lu cette lettre...
Sanki cahil dekanımız, "The Symposium" u okumamış gibi.
C'est comme si le Doyen n'avait pas lu sa conférence.
Gazetelerde her gün sizin maceralarınızı okurdum.
Je me souviens avoir lu vos exploits dans le journal.
Neden sınıfta hikayemi okumadınız?
Pourquoi vous n'avez pas lu mon histoire?
Bu arada Nikaragua'yla ilgili kitabımı okuma fırsatınız oldu mu? - Hayır, olmadı.
Avez-vous lu mon livre sur le Nicaragua?
Anlaşmamız, Cennet'i korumayı gerektiriyorken,
Vous êtes éclatant de vérité. J'ai lu toute la collection.
Eğer bir salyangozu jiletin kenarına koyarsanız o metale dokunmadan tüm yolu gidebilir.
J'ai lu qu'on pouvait poser un escargot ou une limace sur le fil d'un rasoir et qu'ils se déplaçaient dessus sans même toucher le métal.
- Kitabımızı mı okudun?
Tu as lu notre livre?
Eğer endüstriyel hesaplarımızı incelersen hareketli oyuncaklar konusundaki başarımızın son iki yılda yüzde 27'den yüzde 45'e fırladığını göreceksin.
Si vous aviez lu notre analyse, vous auriez vu que notre succès dans ce secteur est passé de 27 % à 45 % ces deux dernières années.
Shakespeare'inizi okumadığınız belli, Bay Brogan.
Non? Vous n'avez pas lu votre Shakespeare, M. Brogan.
Başarılarınız hakkında çok şey okudum.
Nom de Dieu! J'ai lu vos états de service.
Kamera Şakası olmalı. Sosisli sandviç! Domuz burnu, nitröz asidi tuzu, Beş no'lu kırmızı boya.
Plomberie extérieure. C'est la Caméra cachée! Museau de porc, nitrates, colorant rouge numéro cinq.
İyi günler. Amerikan Havayollarının aktarmasız Zürih 38 No'lu...
Bonjour et bienvenue à bord du vol American Airlines 38 à destination de Zürich.
Tüm yolcularımızın 3 No'lu kapıdan geçmelerini rica ediyoruz.
Les passagers sont priés d'embarquer porte 3.
Bana bıraktığı mektubu okusaydınız bunu neden yaptığımı anlardınız.
Si vous aviez lu ce qu'elle m'a écrit vous comprendriez.
Annemin kuzeni olan San Antonio'lu kızı bilirsin...
Vous êtes au courant pour la cousine de ma mère. La fille de San Antonio.
Size haklarınızı okudum mu Albay?
Je vous ai lu vos droits?
Seni fasulye yiyen, bir arabaya 15 bir daireye 30 kişi doluşan puanlı ayakkabılı, kırmızı elbiseli "menudo, mira" filan diyen Puerto Rico'lu homo.
Bougre de bouffe-fayots, 15 en bagnole, 30 dans la piaule, grolles-pointues, sapé-en-rouge, Menude, enculé de Portoricain, ouais, toi!
Ve dosyanız hakkında bilgi edindim.
J'ai lu votre dossier.
Bir röportajınızı okudum.
J'ai lu une interview
Ünü unutulmaz büyükbabanız memnun majesteleri... ve büyük amcanız Wales'ın kara prensi Edward... tarih kitaplarından okuduğum kadarıyla... burada Fransa'da çok cesur bir savaş vermiş.
Votre grand-père d'illustre mémoire... n'en déplaise à Votre Majesté... et votre grand-oncle Edouard le Noir, Prince de Galles... d'après ce que j'ai lu dans les chroniques... ont livré une bien belle bataille, ici, en France.
O şiiri dergide okuduğum anda... düşündüm ki, bu ya çok hassas bir adamdır... ya da bir kadının, bir genç kızın şiirini... çalmıştır.
Je l'ai lu et je me suis dit : "Ce type est sensible" "ou il a piqué le poème d'une femme ou d'une jeune fille."
Bir sonraki bölümü okumadınız mı? Takip etme bölümünü.
N'avez-vous pas lu le chapitre sur la surveillance?
Dr. Fishbinder, kitabınızı okudum.
Dr Fishbinder, j'ai lu votre bouquin.
- 60'larda yaptığınız...
- J'ai lu vos dossiers de droit civil...
- Bütün kitaplarınızı okudum.
- J'ai lu tous vos livres.
Bunu okuyanınız var mı?
Quelqu'un a lu ça?
Defteri aldınız.
Vous avez lu le carnet.
O halde Nilbog'lu bir kız Arnold'un kızlığını bozuyordur.
Alors c'était une fille de Nilbog qui dépucelait Arnold.
Yıldız filosu kayıtlarına da baktım.
J'ai lu les archives de Starfleet.
Sonra şu Fransız dergisinde gördüm.
Après, j'ai lu un article dessus.
Ben yalnız erken çalışmalarını okudum.
Je n'ai lu que ses 1ères œuvres
Bay Fallow, kitabınızı tam 15 kez okudum. Gelecek yıl da onunla ilgili bir ders alacağım.
J'ai lu votre livre 15 fois... et l'an prochain, je vais écrire... un mémoire dessus.
- Tanrım. Emirlerimi okumadınız mı?
- Vous avez lu mon ordre de mission?
Tüm senaryolarınızı, yazılarınızı ve notlarınızı okudum.
J'ai lu les scénarios, vos notes.
Kodesteyken bu zırvaları okudum.
J ai lu ηa quand j'ιtais en taule.
Yazılarınızı okudum, muhteşemler!
J'ai lu tes écrits. Extraordinaires
Okuduğum yazılarınız bana ilham verdi.
Je me suis inspiré de votre oeuvre, de ce que j'en ai lu
Üzerinde "eğim" yazan bir tabela gördüm. Doğal olarak dönüp Bud'a baktım. Sonra bir baktım ki havadayız.
J'ai lu un panneau "Dos d'âne", donc j'ai regardé Bud et ensuite, on a décollé.
- Kiralama sözleşmesini okumuş olsaydınız- -
- Si vous aviez lu le contrat...
Columbus'un size verdiğim biyografisine bakma şansınız oldu mu diye merak ediyordum.
Je me demandais si vous aviez déjà lu cette biographie de Colomb que je vous ai remise?
Kitabınızı okudum, profesör, ve çok merak uyandırıcı.
J'ai lu votre livre, professeur. Il m'a fortement intrigué.
Yayınlarınız, Yıldızfilosu kaydınız.
J'ai lu vos écrits.
Her akşam bu küçük kız... onu zevkten inleten esmer tenli... bu adama koşuyor. O Cholon'lu, Çinli adama.
Chaque soir, la petite vient se faire donner la jouissance qui fait crier par cet homme obscur, cet homme de Cholon, de la Chine.
Yaptıklarınızı okuduğumda, "Birşeyler yapmanın zamanıdır." dedim.
Quand j'ai lu dans le journal ce que tu faisais, je me suis dit... qu'il était à peu près temps que quelqu'un fasse quelque chose pour ça.
Eğer yardım istiyorsak..... açıklamalarımızın çok anlaşılır olmasını istedik.
Nous avons lu votre article.
Okuduğum bir kitapta eğer tanıdığınız birisiyle bir ilişki yaşarsanız bu uzun bir beraberlik yaşayabileceğiniz ideal kişi olabilir diyordu.
J'ai lu ce livre... qui dit que si... vous connaissez déjà quelqu'un, ce serait la personne idéale avec laquelle on peut envisager une relation de longue durée.
Scronton'lu arkadaşımıza açıklar mısınız?
Expliquez la situation à notre ami de Scranton.
Washington'lu Kızıl Beniz.
Le Peau-Rouge de Washington.
- Washington'lu Kızıl Beniz.
- Le Peau-rouge de Washington.