English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ M ] / Malık

Malık traduction Français

9,315 traduction parallèle
Ben artık sana zarar veremem.
Je veux pas te faire plus de mal.
Ama yine de göz kalemiyle biraz gölge vermek saç uçlarını sivrileştirmemek ve daha açık bir ruj kullanmak da işe yarar.
Mais estomper l'eye-liner au coin de l'œil, ne pas se coiffer les cheveux en pointe et un rouge à lèvres moins prononcé, ça ne te ferait pas de mal.
- O bıdık mı benim malımı çaldı diyorsun yani?
Cette bestiole m'aurait fauché ma gnôle?
Beni yara bandı, yanık ve sırt ağrısıyla bırakacak bir iş. Gerçek bir iş, gözümde tütüyor.
Certes, on attrape des ampoules, on se brûle et on a mal au dos, mais c'est un vrai boulot, c'est ce à quoi j'aspire.
Bu gerçekten hoşuma gidiyor ve içine sıçmak istemiyorum bu durumun eğer sana rahatsızlık falan verdiysem ya da istemediğin bir şey yaptıysam gerçekten üzgünüm.
Je me plais vraiment ici et je ne veux pas tout faire foirer. Je suis vraiment désolé si je t'ai mise mal à l'aise ou si j'ai fait un truc que tu ne voulais pas faire.
Bu sapık malı çıkar buradan.
Éteins-moi ces saletés de pervers.
Beraber çok şey yaşadık.
On a traversé pas mal de trucs.
Artık fazla acıtmıyor zaten.
Ça ne fait plus mal.
Evet, evet kız iyi.
Oui, oui, c'est pas mal.
Seni kırmak istememiştim canım.
Je ne voulais pas te faire de mal.
Evet, kızlar için üzüldüm.
Je me sens mal par rapport a ces filles
O kızın kilo problemleri olduğunu biliyordum.
Je savais que cette meuf était mal foutue
- Sorun değil. Adamlar zaten kıçını yırtıyor.
- C'est bon, tu sais, ils se sont donné du mal.
Ben bu kızı yaralamaya çalışıyorum.
- J'essaye de lui faire mal. - Quoi?
Bu sadece basit bir protestoydu ; evet, birazcık kontrolden çıkmış olabilir ama... 90 bin şilin * değerindeki ticari kraliyet malı denizin dibine battı.
C'etait une simple protestation... qui, de l'avis général, nous a échappé, mais c'est... 90.000 £ de marchandises royal jetées par dessus bord.
Masum bir soru işte, kırarım kafanı bak.
C'est une question innocente. Ne m'oblige pas à te faire mal.
Bu akşamki toplantıda işler sarpa sarar gibi olursa ıslık çalacağım.
Ce soir, lors de la réunion, si les choses tournent mal, je sifflerai.
Senin dizin başlamıyor mu? Çıkıp izle istersen.
Non mec, ça fait vraiment mal.
Buralarda para sıkıntısı, sakatlığı, hapse girme durumu olan biri olursa haber verin.
Dis nous si t'entends parler de quelqu'un qui a du mal financièrement, qui parle de handicap ou qui parle d'incarcération.
Çok özür dilerim ama sizi bulmakta biraz zorlandık.
Je-je le suis vraiment, mais nous avons eu du mal à vous retrouver.
Kasıtlı saygısızlık yok, Dr. Deb, ama Backstrom'un uyuma problemlerinin, yalan söylüyor olmasıyla alakalı birşey değil.
Ne le prenez pas mal, Dr. Deb, mais les problèmes de sommeil de Backstrom n'ont rien à voir avec les mensonges.
Kendi bokumuzda debelenirken bazen insanları kırarız.
On fait parfois du mal aux gens, parce qu'on a des soucis à gérer.
"Seni kırmak yaptığım en gerzekçe şeydi."
"En te faisant du mal, j'ai fait une grosse connerie."
Kıymetli mal varlığımı hastalığa veya hamileliğe kurban edemem.
Je ne peux exposer mon stock aux maladies ou aux grossesses.
Hepiniz aynısınız. Diyorum ki sık sık başkalarının hislerini yanlış yorumluyorum.
Ce que je voulais dire, c'est que j'interprète assez mal les sentiments de ceux qui m'entourent.
Ne yazık ki, işler kontrolden çıktı.
Hélas, les choses ont mal tourné.
Artık acı duymak istemiyor musun?
Tu ne veux plus avoir mal?
Çok şık görünüyorsun.
Pas mal la tenue.
Ben bir şey yaptım Oakland'da gerçekten kötü şeyler yaşadı artık oraya geri dönemez.
J ai fait des choses.. Les choses allaient mal pour elle à Oakland, Et elle ne peut pas revenir a cette partie, tu vois?
Eyalette yüzleştiğin çeşitli suçlamalar çalıntı mal taşıma, suçluya yataklık etme...
Différentes charges auxquelles vous êtes confrontes dans le comté.. Transport de biens volés, d accessoire apres les faits.
Bu fiziksel bir hastalık, zihinsel değil.
Son mal est physique, pas mental.
Senden onu incitmeni, kalbini kırmanı istiyorum. Böylece beraber olabiliriz.
Mais je te demande... de lui faire mal, de lui briser le cœur pour que je puisse être avec toi.
Bu iş kötüye giderse bizi buna bulaştırdığın için Kırmızı Urbalılar o boynunu germeden önce ecelin ellerimden olur.
Si ça se passe mal, je vous tuerai en premier pour nous avoir entraînés là-dedans avant même que les Tuniques Rouges étirent votre cou tout maigre.
Kızımızın, kendisini kötü etkileyen hayali bir arkadaş ile konuşmamasını istiyorum.
Je veux que notre fille arrête de parler à un ami imaginaire qui la fait se sentir mal.
Onu bu derece yıkılmış görmek çok canımı yaktı.
Ça m'a fait un mal de chien de la voir si brisée.
Sol, yanlış bir şey yapmadık.
Sol, on n'a rien fait de mal.
- Şu sıralar bağış toplama konusunda sıkıntı çekiyor.
Il aurait du mal à trouver les fonds.
Seni gerçekten kırdı, değil mi?
Elle t'a vraiment fait du mal, pas vrai?
O kızlar benim malımdı.
C'est du vol! Ces filles m'appartiennent.
Kötü insanlar değiliz. Ama kötü bir şey yaptık.
On n'est pas des gens mauvais, mais on a fait quelque chose de mal.
- Bence seni yanlış yargıladık!
C'est vous que j'ai mal jugé!
Ortak kararla adam akıllı ödeme yapılana kadar malı tutardık.
On pourrait s'unir et garder notre production jusqu'à obtenir un prix décent.
# Her şey çarpık bir hal aldı...
♪ Il a horriblement mal tourné ♪ - Oh non.
O yaşımdayken, vücudumla barışık değildim.
À cet âge-là, j'avais du mal à accepter mon corps.
Evet. Yanlış anlama anne ama bu kısmı yalnız yapmak istiyorum.
Eh bien... ne le prends pas mal, maman, mais... j'aimerais continuer seul.
Artık okuldaki hiyerarşinin en tepesinde olduğuma göre Will Shuester'ı arkadaşça bir öğle yemeğine davet edip barış sağlamanın bir zararı olmaz diye düşündüm.
Maintenant que j'ai accompli mon but de régner sur cette école, je me suis dit, où serait le mal si j'invitais Will Schuester à un gentil, et amical déjeuner afin d'enterrer la hache de guerre.
# Bir şeyler yanlışsa vur kırbacı #
♪ Quand quelque chose va mal ♪ ♪ Tu dois le fouetter ♪
Bunun kemikleri doğru şekilde birleşmediği için omurgasının üzerinde çıkıntısı var.
Lui, il a des marques au sommet de la colonne où les os se sont mal soudés.
Burada tehlikeli türden biraz kaçak mal olduğuna dair ihbar aldık.
Il y aurait des trucs dangereux de contrebande à l'intérieur.
Aylık Broşür Kulübü'm bana..... fazladan para kazandırmaya başladı.
Mon tract du club de ce mois-ci commence à rapporter pas mal d'agent en plus.
Dean Winchester var olan savaşın karanlık ve korkutucu yüzü Cehennemin Kralı ile etrafta dolaşıp kankalık yapıyor.
Dean Winchester, dont la vie est définie par une guerre contre les forces du mal, se baladant avec son copain le Roi de l'enfer à travers le pays!
malik 103

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]