Marshmallow traduction Français
199 traduction parallèle
Herkes bana Marshmallow der.
Mais les autres m'appellent Marshmallow.
Olmaz, Marshmallow! Seni daha önce uyarmıştım.
Je t'ai prévenue, Marshmallow.
"Marshmallow'un daha uzun dayanmasını isterdim."
"J'aimerais que la guimauve fouettée dure plus."
- Kamp ateşi yok. Peki bu şekerlemeleri ne yapacağım.
- pas de feu de camp et où vais-je biens pouvoir griller ces marshmallow?
Şekerleme
Un marshmallow?
Konyaklı ve kremalı.
Un cognac avec du marshmallow.
Bu Marshmallow Adam.
C'est le Gros Bonhomme de la pub des guimauves Chamallows.
Öyle bir şey ki, bize asla zarar veremez. Marshmallow Adam.
Il ne peut pas nous exterminer, M. Gros Bonhomme.
Bir zamanlar ateş başında marshmallow pişirirdik.
On grillait les guimauves sur le feu, chez les scouts.
Dev bir marshmallow tarafından öldürülecek olmamız çok komik? .
C'est marrant d'être tué par une guimauve géante.
Marshmallow zararsız bir denizci.
Ce type est un marin.
Bana marshmallow getir.
Prends Ia guimauve!
aslında biraz yumuşak, korkakımsı ve domuzumsu bir tip olmasına rağmen, tok sözlü, dangalak, inanılmaz derecede kalın kafalı ve salağımsı biri gibi görünür.
Il fait juste semblant d'être rude, grossier, incroyablement rustre et retardé... Mais tout au fond, il est doux et exquis comme un marshmallow à la chantilly.
Ve masanın üzerinde iki büyük şişe vardı. Limonata, kremalı bir pasta... Sıcak çikolata, iki paket marshmallow, büyük bir kutu.
Et sur la table, il y avait deux bouteilles de limonade, un gâteau, deux tablettes de chocolat et une grande boîte de guimauve.
Masanın üzerinde iki büyük şişe vardı. Limonata, krem kek, sıcak çikolata, marshmallow.
Sur la table, il y avait deux bouteilles de limonade, un gâteau, du chocolat et une boîte de guimauve.
Marshmallow kızartmayacak mıydık?
- On fait pas griller des Chamallow?
Geldiklerinde közlenmiş Marshmallow ve soğuk şampanya ikram ederiz.
Nous ferons griller des guimauves et mettrons du champagne au frais.
Tanrım, jelibon ayıcıklar gibi görüneceğim!
Je vais ressembler à un gros marshmallow!
Hey, anne, beni uyandırmamışsınız.
T'as pas mis mon marshmallow dedans.
Marshmallow alsana.
Tu veux une guimauve?
Bu yüzden "zehirli kalem" dedim... "lokum kalem" değil
C'est pour ça que j'ai dit "stylo empoisonné"... et pas... "stylo au marshmallow"...
Sanırım içinde fındık olduğu için. Ayrıca içinde marshmallow da var, ama ismi ile ilgisi olduğunu sanmıyorum
Il y a aussi des marshmallows mais je ne crois pas que ça ait un rapport avec le nom.
Marshmallow? O biraz, um...
Ce sont de petits...
Pembe şekerlemeli Hindistan cevizi topları. Pembe şekerlemeli Hindistan cevizi toplarını merak etmez misin?
Tu ne serais pas curieuse à propos de boules de marshmallow rose à la noix de coco?
O küçük "marshmallow" lardan hiç kaldı mı?
Tu as des petits morceaux de guimauve?
Fee Çakmak, şef ise Şekerleme'dir.
Fee, c'est Briquet-turbo, le chef, c'est Marshmallow.
İki kutu karamel ve bir kavanoz krema lazım.
Il me faut 2 livres de caramel et un pot de marshmallow.
- İçinde ufacık şekerlemelerden var.
- Ou alors un p tit marshmallow? - Oh, ils sont très bons.
Bisküvisinin üzerine koyup şeker diye kandırırım.
Je dirai que c'est un marshmallow.
Graham krakeri, marşmelov ve büyük Hershey çikolatası.
Biscuit, marshmallow Et la fameuse barre américaine Hershey.
Yani. Burada şekerlemeden minik Paskalya tavşanları var.
Il y a un lapin de Pâques en marshmallow là-dessous
Ooh, bir lokum!
Oh! Un marshmallow!
Şeker yerken dişim düştü.
J'ai brisé mes dents sur un marshmallow!
Birşey değil, elmam.
Merci, Marshmallow.
- Seni seviyorum marşmelov.
- Je t'aime, Marshmallow.
Kötü görünüyor ama alt tarafı çikolata.
Il semble en mauvais état, mais il n'y a presque que du marshmallow dessus.
- Aslında gelirdim ama spor salonuna hapsedilip, kurabiye yemeye zorlanacağım.
J'aimerai mais je vais être emprisonnée dans le gymnase et forcée à manger des marshmallow grillés.
Alan, senin oğlun kamp ateşinde marshmallow sandviç yapıyoruz deseler.
Ton gosse se joindrait aux talibans s'ils faisaient des guimauves.
"Marshmallow" ları getirdiğinde ben pantolonumu hepten çıkarmıştım.
J'ai enlevé le mien avant les patates douces à la guimauve.
Marshmallow dükkanında alışveriş yapmak gibi.
C'est comme faire du shopping dans une guimauve.
Hikâyenin içinde "Doğruluk mu, cesaret mi?" oyunu, marshmallow dondurma malzemesi dolu sıkma şişe ve dedemlerinin emekliler topluluğundaki jakuzi var.
Okay, ça implique un jeu d'Action Vérité, des pipettes remplies de glace à la guimauve, et le bain bouillonnant du village-retraite de mes grands-parents.
Marshmallow! Lanet olsun!
- Mince!
Marshmallow, kıpırdamadan dur.
Marshmallow, reste tranquille!
Üzerinde yazı olan küçük bir şekerleme!
C'est un mini marshmallow, avec des écritures dessus!
- Seni seviyorum, Marshmallow.
- Je t'aime, Marshmallow.
Seni ben de seviyorum, Marshmallow.
Je t'aime aussi, Marshmallow.
" Sevgili Marshmallow, bugün iyi şanslar.
" Cher Marshmallow. Bonne chance aujourd'hui.
- Merhaba, Griff.
Salut, Griff. Salut, Marshmallow.
— 1 şeker, 2 şeker, 3 şeker...!
1 marshmallow, 2 marshmallows...
- İyi geceler, Archie. - Sana da, Doktor.
Si tu veux un marshmallow, n'hésite pas.
Ben bir şekerlemeyim.
J'suis un marshmallow!