English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ M ] / Md

Md traduction Français

14,027 traduction parallèle
Sınavlara hazırlık grubumla çalışmak için sessiz bir yer lazımdı da.
On avait besoin de réviser dans un endroit calme.
Düğün benim kararımdı ve bu konuyu Müdür'ün önünde de konuşurum çünkü kendisi henüz emekli olmadı.
Ce mariage vient de moi et je serai heureux d'avoir cette discussion devant le commissaire, parce qu'il ne part pas.
Kenny'i kesinlikle sürgün ettirecek bir suç bulmamız lazımdı, öldürtecek değil.
On devait trouver un crime qui ferait renvoyer Kenny, pas le tuer.
Olumlu düşünce aslında benim göbek adımdır.
Positivité est pratiquement mon deuxième prénom.
Benim fikrimdi! Benim şansımdı!
C'était mon idée, ma chance!
Benim tek gerçek aşkımdın.
Tu étais mon seul grand amour.
- Bu benim paranoyakça ithamımdı.
C'était la mienne.
- Ne yaptın? - Bir şey yapmam lazımdı.
Vous avez fait quoi?
Bana bak Şef çünkü bu işimde en sevdiğim kısımdır.
Regardez-moi, Chef, c'est mon travail préféré.
Evet, Müfettiş Stone ve Keller en iyi iki adamımdır.
Oui, les agents Stone et Keller sont 2 de mes meilleurs agents.
Serena Holmes'ü bulmak büyük bir adımdı. Adli kovuşturmayla da yüzleşince Roger Maddox ile olan ilişkisi ve Wallace Boden'a tuzak kurmasıyla ilgili söyleyecek çok fazla şeyi vardı.
Trouver Serena c'était énorme, et face à des poursuites pénales, elle avait beaucoup à dire sur sa relation avec Roger Maddox, pour piéger Wallace Boden.
# Ve saklanacak bir yer lazımdı bize... #
♪ Et nous avons besoin d'un endroit pour se cacher... ♪
Dr. Portnow benim kahramanımdı.
Le Dr Portnow était mon héros.
O araştırmacımdı.
C'était mon enquêteur.
Çok sevdiğim bir arkadaşımdı. Orkestra için de öyleydi.
C'était une amie proche et une amie proche de l'orchestre.
Ama benim en eski arkadaşımdı.
Mais elle était ma plus vieille amie.
- Stacey Flatley ilk kız arkadaşımdı.
Stacey Flatley a été ma première copine.
Ben tekrar kontrol edebilirim. Belki yeteri kadar bakmamışımdır.
Je vais aller l'ausculter de nouveau, peut être n'ai je pas assez approfondi.
Benim nasıl biri olduğumu anlamış olmaları lazımdı.
Ils pourraient avoir un peu de respect pour moi.
Tutunacak tek dalımdı o benim.
Elle était la seule chose qui me faisait tenir le coup.
Ortalığın kan gölü olması lazımdı. Ama kan yoktu.
Il devrait y avoir un bain de sang, mais ce n'est pas le cas.
Anahtarı bulması yetmezdi. Üzerinde Avery'nin DNA'sının da olması lazımdı.
La clé ne suffit pas, ils veulent aussi l'ADN d'Avery.
Eğer suçsuzsa o kürsüye çıkıp demesi lazımdı ki...
S'il est innocent, il devrait prendre la barre...
- Aslında aralık değil, kasımdı.
Pas en décembre, mais en novembre. D'accord.
Dövüşte hiç iyi olmamışımdır.
J'ai jamais été très bonne dans les combats.
Bunların hepsini kendi başıma kaldırabilirim. Kendi geçimini sağlayabilien bir kadınımdır.
Je peux... me débrouiller seule, je suis une femme indépendante.
Gümrükçülerin bize verdiği apartmanı görmen lazımdı.
C'est pas comme l'appartement qu'ils nous avaient donné.
Biliyosun, o orospu çocuğu benim arkadaşımdı.
- Et dire que ce fils de pute a été mon ami.
Şu anda geminin her yerinden sistem raporu gelmesi lazımdı ama hiçbir veri yok.
Je devrais recevoir des diagnostics de tout le vaisseau ici, mais il n'y a aucunes données.
Meghan'cığımın çok parası olmasa da... kendisi benim yumuşak karnımdır.
La petite Meghan a peu d'argent, mais heureusement pour elle, j'ai un grand cœur.
Arkadaşımdı.
Il était mon ami.
Phil benim ortağımdı, takım arkadaşımdı ve...
Phil était mon partenaire, mon équipier,
- Ben daha manyakça şeyler yapmışımdır kesin ama...
Je pense que je vous bats, mais...
Ben mantıklı adamımdır.
Je suis un type correct.
Michale Acosta benim arkadaşımdı Ve ortağım
Mike Acosta était mon ami, et mon associé.
- Gelmeni kesinleştirmem lazımdı.
Je devais m'assurer que tu viennes.
Eskiden benim kahramanımdın.
Je t'admirais. Tu étais mon idole.
Ne için yardım lazımdı?
Alors, comment puis-je t'aider?
Bu benim için o kadar da kötü görünmüyor. Daha beter otellerde kalmışımdır.
J'ai vu pire dans certains motels.
Efraim Diveroli çocukluğumda en iyi arkadaşımdı.
Efraim Diveroli était mon meilleur copain d'enfance.
Ben bu tür işlere hep inanmışımdır.
J'ai toujours cru dans ce business.
Türlü türlü ağdalar yok mu inan bıktım usandım, kelaynak gibi dımdızlak ve sıkıcı.
Trop d'épilation, de tickets de métro. Plus un poil, c'est rasoir!
Kendisi komutanımdı.
C'était mon Capitaine.
- Bir yatırımdı.
Un investissement.
Çok klişe olduğunu biliyorum. Ben her zaman aşkın gücüne normal bir erkekten daha fazla inanmışımdır.
- Je... je sais que c'est démodé, mais il se trouve que j'ai toujours cru un peu plus au pouvoir de l'amour que monsieur Tout-le-monde.
Albert'ın sevgilisi, benim içerideki adamımdı.
Sa petite amie était ma taupe.
Sonra dedim ki eğer şeytanı kandırabilecek biri varsa, o da benim ortağımdır.
Et puis je me suis dit : "Pour charmer le diable, je vois que mon vieux pote."
Victor Gamieux. Libya'dayken benim iletişim aracımdı. Güvenilirdir.
- Victor Gamieux, mon contact en Lybie.
Hesaplamaları hesaplaman lazımdı.
Tu devais calculer des calculs.
Eli, o benim araştırmacımdı, hepsi o.
C'est mon enquêteur, c'est tout.
Tabi ki, ben her zaman haklıyımdır.
- Bien sûr, j'ai toujours raison.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]