Memnuniyetle traduction Français
2,255 traduction parallèle
Elbette, memnuniyetle, çünkü kız kardeşin odada bulunma sebebimi tamamen unutmuş.
Oui, avec plaisir, car apparemment, ta sœur perd la raison en ma présence.
Sorularınızı memnuniyetle cevaplayabilirim.
Je serai ravie de répondre aux questions.
Memnuniyetle.
- Tout pour la beauté!
Dan, eğer belaya bulaşmış her çocuğun zorla kapatılmayacağı başka bir taslağında yardımcı olmamı istiyorsan memnuniyetle.
Si tu veux, je peux t'aider à rédiger une autre version qui n'enrôle pas de force tous les enfants à problèmes de ton quartier.
Memnuniyetle.
Je vous pardonne.
Hepimiz memnuniyetle genelgeye yemin ettik.
Nous avons prêté serment.
Peki Kral'ı memnuniyetle yatağına alacak mısın?
Acceptes-tu de prendre le roi dans ton lit?
Görevine memnuniyetle son veriyorum.
Je vous libère, volontiers.
Memnuniyetle yardım ederim.
Je vous aiderai.
Yardıma ihtiyacın olursa, memnuniyetle yaptığın iğrençlikleri anımsatırım.
Je te rappellerai avec plaisir tes atrocités.
- Memnuniyetle yaparım.
- J'adorerais te beurrer des toasts.
İstediğin zaman seni memnuniyetle New York'a götürür, bu işlerin... gerçekte ne kadar karışık ve etkileyici olduğunu gösteririrm, barmen çocuk ama olur da gidersek, barla kim ilgilenecek?
Je serais ravie de t'emmener à New York quand tu veux pour te montrer à quel point c'est important et compliqué, barman, mais si je t'emmenais, qui tiendrait le bar?
Bu saldırı için tanığa ihtiyacın varsa memnuniyetle yaparım.
Si vous avez besoin d'un témoin pour cette agression...
Başvurunuz kabul edilmiştir ve Nairobi'deki AIDS'li yetim çocuklara yardımcı olan Sağlık Hizmetleri programımızın bir parçası olmanızı memnuniyetle kabul ediyoruz. "
"votre candidature a été acceptée" "Nous avons le plaisir de vous offrir un poste à Nairobi, " au sein du programme de santé destiné aux enfants
Beyefendi, size paranızı memnuniyetle iade ederiz ama probleminizi çözmez.
Je vais vous rembourser mais ça réglera pas le problème.
- Memnuniyetle. Ne zaman istersen.
- Je t'aiderai avec plaisir, n'importe quand.
Sizi memnuniyetle bir satış pozisyonu için düşünürdüm ama tüm satış elemanlarımızın lisanslı bu işte en az iki yıl tecrübeli ve üniversite mezunu olması gerekiyor.
Je serais heureux de vous offrir un poste de vente mais nos agents ont tous une licence, deux ans d'expérience de terrain et sont diplômés.
Onlara memnuniyetle kucağımızı açtık.
- On les a accueillis.
Bay Pierre, bu konuda sizi memnuniyetle cevaplayacaktır.
- Monsieur Pierre va se faire un plaisir de vous répondre.
Olur, memnuniyetle.
J'adorerais.
Kendinden çok eminsin, bari sen onayla. - Memnuniyetle.
Tu sembles tellement sûre de toi que je vais te laisser le confirmer.
Memnuniyetle.
Avec plaisir.
Ve o adam için, kendi hayatımı memnuniyetle kurban ederim.
Un homme pour lequel, je sacrifierais volontiers ma vie.
- Memnuniyetle.
- De rien.
Evet, tabii memnuniyetle.
Je le ferais avec plaisir, Penny.
İkizlerin kırılgan kalbi, kelimelerinin sihrine memnuniyetle inandı.
Le coeur fragile des jumeaux cru volontiers à l'illusion de ses mots...
Turtacı'nın kıymetli yaşam hediyesi ancak bir dakika sürüyordu, hayatının kadını Chuck ile memnuniyetle paylaştığı bu bir dakikanın ; Chuck'ın uzun zaman önce kaybettiği babası ile sohbet edebilmesi için ancak yarısını verebiliyordu.
Le don de vie du pâtissier durait une précieuse minute seulement, une minute qu'il avait avidement partagée avec la Chuck de sa vie, ne lui donnant que 30 secondes pour rattraper une éternité avec un père perdu depuis longtemps.
Memnuniyetle.
Avec joie.
Memnuniyetle, zaten suşi yapacaktım.
Avec plaisir, et j'amène des sushis.
Memnuniyetle yapardim ama Paul için üzülüyorum.
Ce serait avec plaisir, mais pas devant Paul.
Baba, burada, bugün, memnuniyetle ölürüm. Gururlu bir Turin olarak. ama yuvamızdaki, o hasta olanlar.... eğer onları kurtarabilirse.... ben Flash Gordon'un yardımına edeceğine inanıyorum,
Père, je serais heureux de mourir aujourd'hui comme un Turin fier, mais si les souffrances de notre peuple... pouvaient être épargnées.
Memnuniyetle.
Merci.
Memnuniyetle sıkarım.
Je serais heureuse de le faire.
Tabi, memnuniyetle.
Ouais. J'aimerais bien.
Memnuniyetle.
Avec plaisir. Et nous?
Şunu memnuniyetle söylemeliyim ki harika bir ödüllendirme ve-ve küçük bir meydan okumadan fazlası.
Je dois dire que c'est superbement gratifiant. Et un peu délicat.
- Sizinle memnuniyetle çalışırım.
- Je collaborerai avec vous.
Bakın, memnuniyetle işbirliği ederim.
Écoutez, je vais coopérer.
Gereken her yardımı memnuniyetle yaparım.
Je vous aiderai volontiers.
Yeni bir birimin oluşturulduğunu memnuniyetle duyuruyorum. Bir topluluk olarak çalışacak, pek çok uzmanlık alanından kişiden oluşacak ve her birinizin grubundan yüksek seviye iş gerektiriyor.
Je vous annonce la création d'une nouvelle division, inter-disciplines, couvrant de multiples domaines, et nécessitant le plus haut niveau de chacun de vos groupes.
Memnuniyetle imzalarım.
C'est Bill, et j'en serai enchanté.
Memnuniyetle ödeyeceğim.
Je vais payer avec plaisir.
- Memnuniyetle efendim.
Avec grand plaisir, monsieur.
Memnuniyetle götürürdüm ama ondan istesen daha iyi.
J'en serais ravi, mais... vous préféreriez le lui demander.
Memnuniyetle yaparım.
J'adore aider.
Fakat görüşümün ne olabileceğini görebilmek için, sizinle memnuniyetle geleceğim.
Mais je serai heureux de venir avec vous, pour découvrir ce que pourrait être mon opinion.
İyi kalpler tarafından harekete geçirilen iyi akılların bir ürünü olarak bunu büyük bir memnuniyetle okudum.
Je l'ai lue avec grande satisfaction comme le résultat de bons cerveaux guidés par de bon cœurs,
Ayrıntılara mı gireceksiniz? Memnuniyetle.
- Vous voulez vous expliquer?
- Memnuniyetle.
- Avec plaisir.
Wey'i tebrik ederim ve seni de memnuniyetle tebrik edebilirim.
Wey fait bien, je le félicite.
Ona hoş geldin diyelim ve memnuniyetle karşılayalım.
J'aimerais que vous lui fassiez un acceuil chaleureux.