Muhammed traduction Français
998 traduction parallèle
Allah Allah illallah, Muhammed resulullah!
Allla'l Allah il Allah wa Mohamed rassul Allah!
La ilahe illallah, Muhammed resulullah!
Il n'y a de Dieu qu'Allah, et Mahomet est son Prophète!
Geçen hafta Muhammed'di.
Avant cela, Confucius.
Her yerde Muhammed Alicilik oynamana gerek yok.
Pas nécessaire de faire ton Cassius Clay avec moi.
Muhammed! Muhammed!
Mohamed, Mohamed!
Hayır ve bereket Elçi Muhammed'in üzerine olsun, Beklenin kişi Mehdi olduğum için benimle konuşarak bana emretti.
Le seigneur Mohammed m'ordonne de parler car je suis le Mahdi, l'Attendu.
( Hz. ) Muhammed ailesinin soyundan geliyorum. bereket onun üzerine olsun.
Je suis issu de la famille du seigneur Mohammed, bénédictions soient sur lui.
Cennetten düşen bir mucize vaat etmemişmiydim sizlere, Elçi Muhammed'den?
Je vous avais promis un miracle du prophète Mohammed.
İhmalkar ve itaatsiz dünyayı düzeltmek için savaşıyorsunuz. Elçi Muhammed'in yasa ve emirlerinin ki rahmet ve bereket üzerine olsun onun yeryüzünde ki temsilcisiyim.
Une guerre pour réinstaurer dans ce monde désobéissant et oublieux les lois et commandements du prophète Mohammed, paix et bénédictions soient sur lui, dont je suis l'instrument.
Elçi Muhammed'in hayali bana göründü ve emretti.
Le prophète Mohammed m'est apparu et m'a parlé.
Muhammed el-Hayır, cani, Mehdi'ye dönüştü, kıyı boyuncaki tüm kabileleri kendine bağladı.
Mohammed el-Kheir s'est rallié au Mahdi, ainsi que toutes les tribus sur cette rive.
O çok açıkça bildirdi - bir defada çok açık - Elçi Muhammed gibi, rahmet ve bereket onun üzerine olsun.
Il a annoncé, et il a été très clair, comme le seigneur Mohammed, bénédictions soient sur lui.
Mehdi adlı Muhammed Ahmed'e haber yolla, ve ona söyle, Sudan genel valisi Gordon Paşa kampına geliyor.
Envoyez un messager à Muhammad Ahmad, le Mahdi. Dites-lui que Gordon Pacha, le gouverneur général du Soudan, est ici.
Şüpheliyim, Muhammed Ahmed, sen bir kafir değilsin, ama kötülük kokusu alıyorum.
J'en doute, car tu n'en es pas un mais je sens le mal.
Muhammed Ahmed, hatırlatmak isterim ki Sudan'a ilk geldiğimde, savaşlarla, açlık ve kötüye kullanımla darmadağın olmuştu.
Puis-je vous rappeler que, la première fois que je suis venu, le Soudan était malade, affamé et meurtri par la guerre.
Sevilen bir adam değilim, Muhammed Ahmed, ama bu ülke her zaman tutkuyla sevdiğim bir yer oldu.
Je ne suis pas porté sur l'amour, mais ce pays est la seule chose que j'aie jamais aimée.
ve bütün adamlarım biliyor ki ben gerçek Mehdiyim, Peygamber Muhammed, Allah'ın selamı ve iyiliği üzerine olsun, mucizeler yapardı.
Et pour que tous sachent que je suis le vrai Mahdi, le prophète Mohammed, paix et bénédictions soient sur lui, accomplit des miracles.
Her çocuk, kadın, erkek - Sudanlılar da - efendim Muhammed'in isteklerine karşı olan herkes, ölecek.
Tous les enfants, les femmes et les hommes même soudanais, qui s'opposeront à la volonté du prophète, mourront.
Efendim, Muhammed el-Hayır şafakta berber'e saldırmaya hazırlanıyor.
Mohammed el-Kheir a attaqué Berber à l'aube.
Muhammed el-Hayır'in ağır topları varsa Berber'i nasıl halledeceksin? - Batarız.
Comment passerez-vous Berber si Mohammed el-Kheir a des canons?
ve ayrıca Muhammed el-Hayır'ın ağır silahı olmaması için de dua edin.
Et priez aussi pour que Mohammed el-Kheir n'ait pas de canons.
Şehrin sakinlerinden ayrılmak isteyenler, Mehdi olarak tanınan Muhammed Ahmed'in, koruması altına girmekte serbest olacaklardır.
Tous les habitants de la ville désireux de partir et de demander la protection de Muhammad Ahmad, le Mahdi, seront libres de le faire.
Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti.
Le Cheik Ali Ibrahim a été convaincu par mon ami et grand émir Mohammed el-Kheir, de me considérer comme l'Attendu, le vrai Mahdi.
Çünkü peygamber Muhammed, Allah'ın selamı ve iyiliği üzerine olsun, bana göründü, ve benden Hartum'a ateş ve kılıçla saldırmamı emretti.
Car le prophète Mohammed, bénédictions soient sur lui, m'est apparu lors d'une vision et m'a ordonné d'attaquer Khartoum par le feu et l'épée.
Bu büyük mucizenin efendim Muhammed tarafından yapılmış olduğu bilinecek.
Car tous sauront que le Seigneur Mohammed aura fait un grand miracle.
bana söyle, Muhammed Ahmed, Hartum'da kim hatırlanacak? Senin Allah'ın mı yoksa benimki mi?
alors dites-moi tout bas, Muhammad Ahmad, qui restera dans la mémoire de Khartoum?
Hartum'dan gidemem, Muhammed Ahmed, ben de mucize yapacağım. ve buna tanıklık edeceksin.
Je ne peux pas quitter Khartoum, car moi aussi, je fais des miracles.
Milos, dağa giden Hz. Muhammed'in kendisidir...
Comme l'a dit Mahomet, puisque la montagne ne vient pas à nous, allons...
Ancak M.S. 630'da Muhammed Mekke'yi fethettiğinde güney bölgesi sarsılmıştı.
Mais une fois que Mohamed a conquis La Mecque en 630 AD Cela a mis le monde méridional dans une tempête.
Muhammed İslamın mucizeler dini olmaması konusunda katıydı.
Mohamed avait été ferme que l'Islam n'était pas une religion de miracles.
Muhammed dağı oynatabilirmiydi, yoksa bu sadece halkla ilişkiler miydi?
Mohammed déplaçait les montagnes Ou était-ce juste de la pub?
Ben Mulay Ahmed Muhammed el-Resuli Rif Berberilerinin şefi.
Je suis Mulay Achmed Mohammed el-Raisuli le Magnifique... chef suprême des Berbères du Rif.
Ben Mulay Ahmed Muhammed Resuli, Rif'in efendisi.
Je suis Mulay Achmed Mohammed Raisuli le Magnifique.
Mulay Ahmed Muhammed el-Resuli Rif hükümdarı, Berberi sultanı.
Mulay Achmed Mohammed el-Raisuli le Magnifique Seigneur du Rif, sultan des Berbères
Bağışlayan ve esirgeyen Allah'ın adıyla... Allah'ın Resulü Muhammed den Bizans İmparatoru Herakles'e...
'Au nom de Dieu, clément et miséricordieux, de la part de Mahomet, le messager de Dieu, pour Héraclius, empereur de Byzance.
Allah'ın Resulü Muhammed seni İslam'a çağırıyor...
Mahomet t'appelle de l'appel de Dieu.
Muhammed, Allah'ın Resulü ve elçisi...
Mahomet, messager de Dieu?
İsa'nın doğumunun 600. yılında dünya medeniyetleri karanlığa gömülürken Mekke'de Abdullah'ın oğlu Hz. Hz. Muhammed ( SAV ) dünyaya geldi.
Six cents ans aprés la mort du Christ, alors que l'Europe vivait sa période sombre et que les plus anciennes civilisations tombaient,
- Neden Muhammed buraya gelmek istiyor?
Pourquoi Mahomet vient-il ici?
Korkarım Muhammed bu işten zararlı çıkacak.
Je crains que Mahomet ne se nuise à lui-même.
- Muhammed Hira Dağı'ndan indi mi?
Mahomet est-il descendu du mont Hira?
Hz. Muhammed cevap veriyor...
Mahomet répondit :
Muhammed mağaradan çıkınca, aynı sesi yine duydu. Cebrail i yine gördü.
Mahomet a vu Gabriel sous les traits d'un homme se tenant à l'horizon.
Muhammed daha fazlasını yaptı, yepyeni bir dünya verdi bana.
Mahomet m'offre plus. Il offrira plus au monde entier.
Bu kez de Allah Muhammed ile tekrar buyurdu.
Mais Dieu l'a répété à Mahomet. Et aujourd'hui, c'est nouveau.
- Muhammed'i dinliyorum anne.
J'écoute Mahomet, mére.
- Evet. Muhammed cömert, tebessümünü kimseden esirgemiyor.
Certes, Mahomet est généreux.
Muhammed'in karımla ne alakası var?
Quel rapport entre Mahomet et ma femme? Carnet mondain.
Anlamalısın, Muhammed Ahmed.
Vous devez comprendre, Muhammad Ahmad.
Muhammed dağa çıkar, öyle mi?
La souris est enfin écrasée par la montagne.
Muhammed'le miydin gene! ?
Etais-tu encore avec Mahomet?