Naive traduction Français
730 traduction parallèle
O zamanlar farklı bir kızdım.
J'etais... une autre fille, alors. J'etais naive.
Sence saf miyim?
Vous pensez que je suis naïve?
Kötü ruhlar, büyücülük ve cadılığa olan inanç evrenin gizemi ile ilgili saf fikirlerin bir sonucudur.
La croyance en ces esprits et en la possession démoniaque est la naïve réponse aux énigmes de l'univers.
Harika birisin, gerçekten öyle. Bu duruma sonuna dek katlanacağımı düşünüyorsun!
Tu es naïve si tu crois que je vais toujours l'accepter?
- Ya şimdi ya hiç! - Sizin saf beceriksizliğiniz hayret verici.
- Votre gaucherie naïve est incroyable.
Saf beceriksizliğiniz dedim.
- Votre gaucherie naïve.
- Taze. - Dalından yeni koparıldı.
- Fraîche et naïve.
- Bir bakabilir miyim? - Bu iyi bir fikir değil bayım!
- Elle n'est pas si naïve, Monsieur!
- Çünkü güzel bir taşralısın.
- Tu es trop naïve.
Ah, Leydi Margaret. Safsınız. - Myra.
Vous êtes naïve...
Aslına bakarsan, bunu yaptığın için enayi olman lazım.
En fait, tu étais bien naïve de la faire.
Bu kadar saf olma.
Ne soyez pas naïve.
Bağlanmış mı? Laf. Toy bir kız gibi, bilmeden konuşuyorsun böyle durumlardaki tehlikeyi.
Vous en parlez en fille naïve!
O kadar saf olma.
Ne sois pas si naïve.
Sadakat bekleyecek kadar safmışım. - Kes şunu, Marta.
- J'étais naïve de te croire fidèle.
Benim gibi palavracıya inanarak gerçekten saf olmalısın
Qu'elle est naïve! Je ne suis qu'un bonimenteur, j'ai dû perdre la tête.
Baş belası iken bile, çok iyi, saf ve tam bir Güneyli güzel edasında.
Elle a une façon de venir m'embêter qui est si adorable, si naïve... Ça me plaît.
"Günümüz Güneyli bir dilberin unutulmaz portresi, duygusal birşey" - "Neşeli ve aptal, saf, zeki ve üzücü hepsi bir arada"
"Le portrait touchant et inoubliable d'une beauté du sud, joyeuse, insouciante, naïve, malicieuse et émouvante."
Şu demek oluyor ; çocuksu, saf ve biraz aptalsın.
II veut dire que tu es naïve et arriérée
Beni kolayca tuzağa düşüreceğini sanma.
Vous me croyez naïve?
Benimle saf, genç kızlarla konuştuğun gibi konuşmayı deneme.
Ne me parle pas comme si j'étais une petite fille naïve!
Saf ve düşüncesiz bir kız.
Elle est naïve et irréfléchie.
Çok naifsiniz, Jan!
Jan, vous êtes si naïve!
- Hayır, sadece bir aptalım.
- Je ne suis pas folle, juste naïve!
Gerçekten çok safsın.
Tu es vraiment naïve.
Ahmakça bir soru sorduğunuz için,.. ... ben de size aynı ahmaklıkta bir cevap vereceğim.
Puisque vous posez une question naïve, je vous donnerai une réponse tout aussi naïve.
Ne kadar aptalmışım.
Comme j'étais naïve
Aptallık mı ediyorum?
Suis-je trop naïve?
Durum analizi çok aptalca.
L'analyse de la situation est trop naïve.
Ona teşekkür etmelisin senin için bir talihsizlik.
Toi, naïve, tu es tombée dans la gueule du loup.
İçim nefret ve aptallıkla dolu olduğu için oldum.
C'est parce que j'étais pleine de haine et naïve.
Kızım yarışmadan bahsetti ama,... o çok genç, yani deneyimsiz, birisi ona göz kulak olsa iyi olur, ben de burada ne yaptığınızı görmek ve olan biteni anlamak için geldim.
Je me dis qu'elle est jeune et naïve. Elle pourrait se faire avoir, alors je suis venue voir comment ça se passe.
- Sahiden o kadar naif miydim?
- Est-ce que j'étais si naïve?
- Naif ve mükemmeldin.
- Naïve et magnifique
Ne kadar da aptalım.
Quelle naïve je fais!
Joan, saf olma.
Joan, ne sois pas naïve.
Tecrübesiz ve zarar vermeyi seviyor. Bense ona çok daha uysal davranıyorum.
Comme j'ai été naïve et destructrice pour nous deux!
Tecrübesiz, neşeli ve otoriter. Onu kazanmak için boşuna çabaladım.
naïve... joyeuse et sévère.
- Çocuklaşma, Anne.
Ne soyez pas naïve.
O çok genç ve muhafazakar yetiştirilmiş.
Elle est jeune et naïve...
Saf olan hangimiz, Kay?
C'est toi qui es naïve, non?
Katie, hoş bir Yahudi kız olarak öleceksin.
Katie, tu seras toujours aussi naïve.
Ne kadar safsın. Gülünç olma!
Tu es si naïve, c'est ridicule.
Toy kızları büyülemesini iyi biliyordu ben de geçekten toydum.
Cet homme n'ignorait rien des ruses capables de charmer... une jeune fille naïve, car j'étais naïve.
Anne, amma korkaksın.
- Mère... Comme tu es naïve!
Seni aptal!
Tu es trop naïve!
– Çok safsın.
– Vous êtes si naïve!
Belki de çok safım.
Je ne sais pas. Peut-être que je suis naïve.
Saf mı?
Naïve?
Saf olup olmadığını bilmek istiyor! - Dostum.
Elle veut savoir si elle est naïve.
Nasıl bu kadar saf olabildin?
- Comment peux-tu être aussi naïve?