English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Naveed

Naveed traduction Français

45 traduction parallèle
Yakov ve Naveed tutuklandılar.
Lacorne et David ont été arrêtés.
Naveed, fare yutmuş gibi duruyorsun.
Naveed, on dirait que tu viens de manger un rat.
Naveed.
Naveed?
Savaştayız Naveed.
Nous sommes en guerre, Naveed.
Korkmak çok doğal Naveed.
C'est normal d'avoir peur, Naveed.
Naveed, bir saate kalmadan kontrolü alıp İHA'lara pilotluk edebilecek.
Naveed aura le contrôle des drones dans moins d'une heure.
Naveed, seni seviyorum, bu yüzden lütfen lütfen şunu hallet ki böylece gidebilelim ve bir daha asla annemin planlarının bir parçası olmak zorunda kalmayalım.
Naveed, je t'aime. Alors je t'en prie, fais ce qu'on te demande. Ensuite, on pourra partir et ma mère nous laissera tranquilles.
Sorun Naveed, değil mi?
C'est Naveed, n'est-ce pas?
Naveed kocan olabilir ama anlamak zorundasın, o İHA'lara pilotluk yapması için ne gerekiyorsa yapacağım.
Naveed a beau être ton mari, il faut que tu saches que je ferai tout ce qui est nécessaire pour qu'il accepte de piloter ces drones.
Caymaya çalışman şerefine leke sürer Naveed.
Essayer de te défiler est déshonorant pour toi.
- Sadece sen durdurabilirsin Naveed.
- Toi seul peux arrêter ça.
Sonra Naveed devralıp pilotluk yapacak.
Naveed se chargera du pilotage.
Berbat bir yalancısın Naveed.
Tu es un très mauvais menteur, Naveed.
Naveed'e yapmak zorunda kaldığın şeyi anlıyorum.
Je comprends ce que tu as dû faire concernant Naveed.
Naveed, benim, kız kardeşin.
Naveed, c'est ta sœur.
Eğer Naveed kız kardeşini Londra'dan götürmeyi planladıysa o zaman kıza operasyonumuzdan bahsetmiş olmalı. Yok, hayır.
Si Naveed avait prévu d'emmener sa sœur hors de Londres, il a dû lui dire au sujet de notre opération.
Naveed de burada mı?
Naveed est avec toi?
- Naveed bana korkutucu bir mesaj bırakmış. Eşyalarımı toplamamı ve onunla birlikte şehirden ayrılmamızı istediğini söylemiş.
Naveed m'a laissé un message effrayant, me disant de faire mes valises, pour quitter la ville avec nous.
Naveed ciddi bir durum varmış gibi konuştuysa kusura bakma.
Je suis désolée si ça t'a semblé si grave.
O halde Naveed'le birlikte bir yere gideceğini neden düşünmüş?
Alors pourquoi espérait-elle partir avec Naveed?
Naveed'e güvenebileceğimizi de söylemiştin.
Tu disais aussi que Naveed était digne de confiance.
Naveed'le mi ilgili?
C'est au sujet de Naveed?
Naveed'e bir şey mi oldu?
Il est arrivé quelque chose à Naveed?
Senin için herhangi bir telafi şansı varsa Naveed şimdi başlıyor işte.
S'il ya sorte de rédemption pour vous, Naveed, il commence maintenant.
Sabrımı sınama Naveed.
Ne pas tester ma patience, Naveed.
Gelmiyorlar Naveed.
Ils ne viennent pas, Naveed.
Berbat bir yalancısın Naveed.
Vous êtes un très mauvais menteur, Naveed.
Ian kendini kanıtladı Naveed.
Ian a fait ses preuves, Naveed.
Eğer Naveed kız kardeşini Londra'dan götürmeyi planladıysa o zaman kıza operasyonumuzdan bahsetmiş olmalı.
Si Naveed avait prévu d'emmener sa sœur hors de Londres, il lui a sûrement parlé de notre opération.
Peki, ya Naveed'in kız kardeşi ve çocuğu, onların icabına bakabilmiş mi?
Qu'en est-il de la soeur de Naveed, et de sa fille? Elle s'en est occupée ou pas?
Birkaç yıl önce Naveed dayımla evlendi.
Elle a épousé mon oncle Naveed il y a quelques années.
Oğulları Naveed'i Shah almış.
Shah a pris leur fils Naveed.
Naveed'i geçen yıl bir tuzak operasyonuyla yakalamışız.
On a arrêté Naveed dans une affaire l'année dernière.
Naveed'in saati.
C'est celle de Naveed.
Shah'ın yeğeni Naveed, Victorville'de.
Le neveu de Shah, Naveed, est emprisonné à Victorville.
FBI onu terörist yapana dek Naveed terörist değildi.
Naveed n'était pas un terroriste avant que le FBI le transforme en terroriste.
Naveed tutuklandıktan sonraki ilk aylarda kızgın olduğumu kabul ediyorum.
Les premiers mois, après le départ de Naveed J'admets que j'étais en colère.
İşin aslı, Naveed'e lisesini patlatma fikrini ona atanmış olan gizli ajan verdi.
L'Agent infiltré assigné à Naveed lui a donné l'idée de faire sauter sa propre école.
Aslında amcanın yaptığı bir şeyi konuşmaya geldim, Naveed.
En fait, Naveed, je suis ici pour parler de quelque chose que ton oncle a fait.
Polisleri, Naveed'in lisesini tahliye ettirmeye yolladım.
Et j'ai déployé la police de L.A. pour évacuer le lycée de Naveed.
Naveed'in yakalandığı saat.
17h37. L'heure de l'arrestation de Naveed.
Naveed senin sorumluluğundu ve başarısız oldun.
Naveed était votre responsabilité... et vous avez échoué.
Yeğenin Naveed...
Naveed, votre neveu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]