Ne kadar güzel bir gün traduction Français
97 traduction parallèle
Ne kadar güzel bir gün.
Quelle belle journée.
Ne kadar güzel bir gün.
Quelle journée splendide.
Ne kadar güzel bir gün, değil mi, Roberto?
Quelle journée magnifique, Roberto.
Ne kadar güzel bir gün.
Quelle belle journée!
Ne kadar güzel bir gün degil mi?
N'est-ce pas une belle journée?
Ne kadar güzel bir gün.
Ce fut une journée des plus satisfaisantes.
Hazırlıksız yakalanmak için ne kadar güzel bir gün.
qu'elle belle façon d'être pris... au dépourvu.
Ne kadar güzel bir gün.
Quelle journée magnifique.
Ne kadar güzel bir gün Bay Christie değil mi?
Belle journée, M. Christie, n'est-ce pas?
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Bon dimanche!
İnfaz için ne kadar güzel bir gün.
belle journée pour une execution.
Dışarı çıkıp oynasana. Bak ne kadar güzel bir gün.
Va jouer dehors, il fait beau.
Güzel bir gündü, Bay Hood. - Ne kadar güzel bir gün!
C'était un bon jour, Monsieur des Bois.
Ne kadar güzel bir gün!
Ouah, il fait si beau aujourd'hui!
Ne kadar güzel bir gün...
Salut, Manuel! Quelle journée merveilleuse!
Ne kadar güzel bir gün!
- Oh, c'est une si belle journée!
Merhaba, ne kadar güzel bir gün.
Mon Dieu, quelle belle journée!
Ne kadar güzel bir gün.
Splendide journée.
Ne kadar güzel bir gün!
Quelle belle journée!
¢ İ Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Quelle bellejournée!
Dışarı da olmak için ne kadar güzel bir gün, değil mi?
- Quelle magnifique journée!
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Quelle belle journée nous avons, n'est-ce pas?
- Ne kadar güzel bir gün değil mi?
- Oui, belle matinée.
Ne kadar güzel bir gün!
Il fait beau aujour d'hui!
Bugün ne kadar güzel bir gün.
C'est une si belle journée.
- Hava değişebilir. Ne kadar güzel bir gün demedin mi?
Vous disiez que c'était une superbe journée!
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Belle journée... Toi...
Ne kadar güzel bir gün, hadi...
Faisons plutôt...
- Ne kadar güzel bir gün.
- Quelle belle journée.
Ne kadar güzel bir gün.
C'est une très belle journée.
Dışarıda ne kadar güzel bir gün var.
Quelle belle journée.
Ne kadar güzel bir gün.
C'est une si belle journée.
Ne kadar güzel bir gün!
Comme vous êtes jolie, aujourd'hui.
Toby ve Helen ile ne kadar güzel bir gün geçirdiğini düşünüyordu.
Il repensait juste à la fabuleuse journée qu'il venait de vivre avec Toby et Helen.
- Ne kadar güzel, güneşli bir gün böyle!
Vous parlez d'une journée ensoleillée!
Tartışılmayacak kadar güzel bir gün, arabanızı garaja yollatıyorum.
Mais ne discutons pas. Je gare la vôtre.
öyle mutluyum ki, uçabilirim... ne güzel bir gökyüzü, cennet gibi bir çatı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
Je suis si heureux Comme si je volais Quel ciel, un vrai paradis Un si beau soleil ne reviendra pas Cela n'arrivera pas deux fois
Ve sonra, bir gün, insanlara iyi davranmanın ne kadar güzel olacağını söyleyen bir adamın bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık 2000 yıl sonra,
Et puis un jour, près de deux mille ans après qu'on eut cloué un homme sur un arbre, pour avoir dit combien ça pourrait être bien de se montrer sympa avec les gens, pour changer, une fille, assise seule dans un petit café de Rickmansworth,
Şimdi bile hoş bir çiçek, güzel bir gün batımı görünce... onun bunları ne kadar sevdiğini düşünüp üzülüyorum.
Et meme maintenant... je suis un peu triste quand je vois une jolie fleur... ou un beau coucher de soleil.
Sonunda hepsi tek amaçları güzel görünüp zengin bir koca kapmak olan ve bütün gün telefonda kendileriyle aynı derecede ahmak olan arkadaşlarıyla, güzel görünüp zengin kocaya sahip olmanın ne kadar harika olduğunu konuşan ahmaklara dönüşecekler.
Elles ne seront qu'une bande de gourdes voulant être belles, avoir un mari riche et passer la journée à dire que c'est génial d'être belles et d'avoir un mari riche!
Balık tutmak için ne kadar da güzel bir gün.
Belle matinée pour la pêche.
Kimse bu kadar aceleci olmamalıdır, fakat bugün tartışmak için çok güzel bir gün.
On ne devrait jamais se presser mais il fait trop beau pour discuter.
Mantık ve duygusal olarak kırılgan olan kadın meslektaşlarımız özel bir hayvan türüdür dış görünüşleri ile ilgili her zaman güvensizlerdir onlara her gün ne kadar güzel göründüklerini söylemeyi unutmayın ne kadar süssüz ve derbeder olsalar bile
Fragiles et émotives de nature, le collègue féminin est un animal à part. Elles sont soucieuses de leur apparence. Dites-leur chaque jour qu'elles sont belles.
Böyle inanılmaz bir gün için ne kadar güzel bir son.
Incroyable dénouement d'une journée tumultueuse.
¶ Bütün dünyada dövüşmek için ¶ ¶ ne kadar da güzel bir gün ¶
C'est une belle journée Je vais la passer à me bagarrer
Ne kadar güzel ve güneşli bir gün.
- Je me suis épilée aujourd'hui. - Moi aussi. T'as fait quoi?
Ne kadar güzel ve güneşli bir gün.
Quelle belle journée ensoleillée!
İnanabiliyor musun, ne kadar da güzel bir gün... değil.
C'est une journée magnifique! Non?
Ne kadar güzel ve güneşli bir gün.
Une si magnifique journée...
Ve gün boyunca sürekli az miktarlar alarak kendimi tedavi etmeye başladım. Kafamdaki nutukların oldukça büyük bir kısmını giderebildim. Yani meme ucu nakilleri ve ergen yaştaki bir kadının tenini neşter ile kesmenin ne kadar güzel olduğu gibi.
Et en prenant des micro doses tout au long de la journée, j'arrive assez bien à éliminer les dissertations que j'entends sur... les greffes de mamelon et... combien est superbe la peau d'une jeune femme à l'adolescence
Bu mayoyu çamaşır odasında buldum. "Ne kadar da güzel bir gün" diye düşündüm Tatlım. Beyazları yıkamaya....... başlayacağım.
J'ai trouvé ce maillot dans la buanderie, et je trouvais qu'il faisait si beau dehors.