Ne kadar güzel değil mi traduction Français
321 traduction parallèle
- Olympus balosu için mi? - Ne kadar güzel değil mi?
- Pour le bal de l'Olympe?
Ne kadar güzel değil mi? Siz de benim gibi ata binmeyi seviyorsunuz!
Vous aimez l'équitation comme moi.
Gökyüzü ne kadar güzel değil mi?
On respire bien ici!
- Ne kadar güzel değil mi?
- Elle est si charmante.
- Ne kadar güzel değil mi?
Elle est allée au conservatoire.
Ne kadar güzel değil mi Ben?
Si c'est pas beau, Ben?
Ne kadar güzel değil mi?
N'est-ce pas merveilleux?
- Bak, annenin bacakları ne kadar güzel değil mi? - Aman sen de!
- Regarde si elle a de belles jambes, ta mère.
Ne kadar güzel değil mi?
N ´ est ce pas delicieux?
Ne kadar güzel değil mi?
Oh, comme il est beau!
Ne kadar güzel değil mi, anne?
C'est beau, hein?
Ne kadar güzel değil mi?
Ce n'est pas magnifique?
Burada birlikte uzanmak ne kadar güzel, değil mi?
Être allongé ici ensemble est agréable.
- Ne kadar güzel bir giysi değil mi?
- C'est superbe, non?
Bu ne kadar da güzel bir şey, öyle değil mi?
ils sont tous là.
Fred ne kadar güzel değil mi? Em onu niye aldın?
c'est vraiment beau?
Ne kadar güzel, degil mi?
Magnifique, n'est-ce pas?
Ne kadar güzel, degil mi baba?
N'est-ce pas merveilleux, père?
Kar ne kadar güzel yağıyor değil mi?
La neige est belle, n'est-ce pas?
Ne kadar güzel bir sesi var, değil mi?
II a une belle voix.
Ne kadar güzel bir gün, değil mi, Roberto?
Quelle journée magnifique, Roberto.
Ne kadar da güzel bir zombi, değil mi?
N'est-ce pas un beau zombie?
İçerisi de dışarısı kadar güzel olmalı, sence de öyle değil mi? Öğretmenler falan ve diğer...
Tu ne la trouves pas bien?
- Ah, ne kadar güzel değil mi?
- Comme c'est mignon.
İnsan bazı şeylerin ne kadar güzel olduğunu unutuyor değil mi?
On oublie à quel point les choses peuvent être belles.
Bulutlar ne kadar güzel, değil mi?
Comme ces nuages sont beaux!
Ne kadar güzel, değil mi?
Regarde si elle est belle!
Ne kadar güzel bir gün degil mi?
N'est-ce pas une belle journée?
Bugüne kadar gözlerinle görmüş olduğun kadın kalabalığının en güzel parçası, değil mi?
Ne pensez-vous pas, à la voir ainsi, que c'est la femme la plus parfaite que vous ayez jamais vue?
Ne kadar güzel, değil mi?
Quel beau spécimen.
- Geraldine! Ne kadar güzel bir akşamdı değil mi?
- Ça a été une très belle soirée.
Ah, Joey burası ne kadar güzel, değil mi?
C'est magnifique, non?
Ne kadar güzel değil mi hayatım?
C'est du meilleur goût.
Ne kadar güzel, değil mi?
C'est beau ça.
Otomatik direksiyon ne kadar güzel çalışıyor, değil mi?
Voyons un peu la direction assistée.
Ne kadar güzel, değil mi?
Elle est superbe, non?
Ne kadar da güzel öpüştüler, değil mi?
Ils se sont embrassés gentiment, non?
Ne kadar güzel, değil mi?
Elle est belle, hein?
Ne kadar güzel, değil mi?
N'est-elle pas belle?
Ne kadar güzel bir gün Bay Christie değil mi?
Belle journée, M. Christie, n'est-ce pas?
Bak, şu ne kadar güzel, değil mi?
C'est joli, pas vrai?
Ne kadar güzel, değil mi?
C'est beau, pas vrai?
Ne kadar güzel bir gün, değil mi?
Bon dimanche!
Etrafta bu kadar güzel şey varken, niçin sadece bir tek kitabı alsın, öyle değil mi?
Avec tous ces beaux objets, pourquoi ne prendre qu'un livre? Bravo, Nicky Frame.
Ne kadar güzel, değil mi?
Ce n'est pas beau?
Oh, evet. Ne kadar güzel, değil mi?
C'est vrai, beau travail, n'est-ce pas?
Ne kadar güzel, değil mi?
Elle est trop belle!
- Herşeyin ne kadar güzel olduğunu gördünüz değil mi?
Pas chouette?
Karın kadar güzel değil ama, sence de öyle değil mi?
Mais elle n'est pas aussi jolie que ta femme, tu ne trouves pas?
Ne kadar güzel, değil mi? Beyazların özgür olması.
Il faut avouer que c'est drôle... les Blancs qui parlent de liberté.
Ne kadar güzel kokuyorlar, değil mi!
Elles sentent bon, hein?