Nefret ettim traduction Français
955 traduction parallèle
Bütün kristaller kahrolsun. Onlardan hep nefret ettim.
Qu'il emporte toutes les boules de cristal!
Kendimden nefret ettim.
Je me suis détestée.
O gece nefret ettim.
J'ai détesté ce soir.
Seni sevdim Walter ve ondan nefret ettim.
Je t'aimais. Lui, je le détestais.
Millet, kıçımı o çarşaflardan kaldırmaktan nefret ettim.
Ça m'a fendu le cœur d'avoir dû me lever ce matin.
Muhtemelen kaçtım, nefret ettim.
J'ai sans doute déserté. Je détestais ça.
Öldürmekten nefret ettim, o kadarını hatırlayabiliyorum.
Je détestais tuer. Je m'en souviens.
Bunca yıldır senden nefret ettiğimi kendi kendime söyleyip durdum. Ve sonunda senden gerçekten nefret ettim.
Toutes ces années je me disais constamment... que je te détestais, et finalement je t'ai détestée.
- Öğrendiğimden beri senden nefret ettim.
Je te hais depuis que je le sais!
Uzun bir zaman buradan nefret ettim. Gerçekten nefret ettim.
Pendant longtemps, je l'ai détestée.
Ondan ve oradaki herkesten nefret ettim.
- Je le méprisais.
Ondan her an nefret ettim.
J'ai détesté chaque instant avec elle.
Senden beslendim, bu yüzden de senden nefret ettim şimdi yardım istemek için yine sana geldim.
Je suis venu te demander de me sauver.
San Quentin'de harika bir aşçı başı var. Ayrılmaktan nefret ettim.
Un cordon-bleu que je regretterai!
Bunu gördüğümde adamı kıskandım ve birden ondan nefret ettim.
La voyant ainsi, j'ai été pris de jalousie et je l'ai haï.
Belki de adınızı, yeteneğinizi bildiğim için "İlk Vuruş" tan nefret ettim.
Je l'ai peut-être détesté parce que je pensais que vous aviez du talent.
Hatta nefret ettim.
Je l'ai haï.
7 yıldan beri, sandalyeni sağa sola itmeye başladığımdan beri içten içe senden nefret ettim.
Depuis sept ans, je pousse votre fauteuil! Et je vous ai toujours méprisé.
- Nefret ettim.
- J'ai détesté.
Bu kasabadan nefret ediyorum. Her zaman nefret ettim.
Je déteste cette ville, je l'ai toujours détestée.
O zamanIar nefret ettim ondan, ama gerçekten beni kendime getirdi.
Je ne voulais pas, mais j'ai refait surface.
Bunu gördüğüm an bu iskeleden nefret ettim.
Je l'ai détestée dès le premier regard.
Kalabalıktan nefret ettim.
Benny ou Wheeler, sans moi? Tu parles trop, Johnny.
Herkesten nefret ettim.
Je détestais tout le monde.
Gitmekten hep nefret ettim. Ancak insan yeni bir yer bulmak zorunda... Aksi taktirde bir daha kederli ve melankolik olması mümkün değil.
Je déteste m'en aller, mais il faut bien se trouver un nouvel endroit, sinon il ne serait plus possible d'être triste et mélancolique.
Dolan bir şeyler saçmalıyordu. Bir anda ondan nefret ettim.
Dolan m'a agacé, et soudain, je l'ai détesté.
Nefret ettim. 1'den önce içeride olmak gerek.
J'y étais logée. On y ferme la porte à 1 h du matin.
Başından beri silahtan nefret ettim.
Dès le début, j'ai haï les revolvers.
Emlak işindeydim ve bundan nefret ettim.
J'étais dans l'immobilier. Atroce.
Bu paltondan hep nefret ettim.
Je n'ai jamais aimé ce manteau.
Ben de yumuşak oldukları için onlardan nefret ettim.
Je les détestais parce qu'iIs étaient faibles.
Senden hep nefret ettim.
Je te hais, depuis toujours.
Böylesine merhametsiz birinden de hemen nefret ettim.
Il était sans pitié. Je le déteste.
Sorun değil. Çok sıkı çalışıyorsun, Kaji. Bulaşık işinden dövülmekten bile çok nefret ettim.
J'ai toujours détesté... faire la lessive.
Bu yüzden senden nefret ettim.
Je vous ai détestée.
Önceleri New York'tan nefret ettim.
Au début, je haïssais New York.
Onlardan hep nefret ettim.
Je les ai toujours détestées. Je...
Ben de senden nefret ettim.
Il me punit, c'est moi qui suis coupable.
Hayatta en çok, bu merdivenleri çıkmaktan nefret ettim.
Je déteste monter les escaliers.
Senden hep nefret ettim.
Je t'ai toujours détestée.
Kendimden nefret ettim.
J'étais dévorée par la haine.
Tanıdığım tüm Amerikalılardan nefret ettim.
Par la haine des Américains.
Ondan nefret ettim!
Je le haïssais!
Senden öyle nefret ettim ki.
Je te haissais.
Çocukluğumdan beri, küçük odalardan, dolaplardan, mağaralardan nefret ettim... korktum.
Depuis mon enfance, j'ai toujours eu peur des petites pièces, des placards, des grottes.
Bugün tüm benliğimde bana sahip olduğunda senden hem nefret ettim hem de seni sevdim.
Aujourd'hui, quand vous m'avez prise comme si je n'avais pas de volonté, je vous ai détesté et je vous ai aimé.
Kendimi küçük görmeme sebep olduğu için ondan nefret ediyordum. Ona hakaret ettim, küfrettim.
Je le détestais car à cause de lui je me méprisais.
Hepsinden nefret ettim.
Lui et les autres.
Ve şimdi o, babamla Kaliforniya'da yüzüyor ve ben atıma biniyor ve güzel bir zaman geçiriyor ve ben burada sıkışmış bu berbat müzikle uğraşıyorum ve ondan nefret ettim!
- Le camp te plaît? - Pour l'instant.
Bu yüzden senden uzun süre nefret ettim.
Mais je ne te haïssais pas pour ça.
Bir fikirden nefret edemez misin? Ben ettim.
N'avez-vous jamais ha.ï. une idée?