Nesil traduction Français
1,032 traduction parallèle
Nesil ve beslenme, evimizde terbiyeli konulardı.
Les lignées et l'élevage étaient de bons sujets chez nous.
Shimotsuke Hanı'nın itibarı on nesil geriye, İeyasu dönemine dayanır.
La réputation de l'auberge Shimotsuke remonte à 10 générations, à l'époque de Ieyasu.
Biliyorsun, Gembei, Anladığım kadarıyla bu Han, on nesil geriye dayanır.
Vous savez, Gembei, je sais que cette auberge existe depuis 10 générations.
Müfettiş Morand, bir nesil önce yaşanan bir vakayı hatırlamadım diye beni suçlayamazsınız.
Inspecteur Morand, ne me reprochez pas d'av oir oublié une affaire qui a eu lieu voilà plus d'une génération.
Bizim nesil onunkinden daha korkunç milyonlarca ölüme tanık oldu.
Notre époque a connu des millions de morts plus atroces que la sienne.
Bir tribble yaratığının on tane yavruladığını hesaplarsak ve üç gün boyunca her 12 saatte bir yeni bir nesil ürüyor.
En comptant une portée de 10 petits par Tribule, cela fait une génération toutes les 12 heures depuis trois jours.
O, şu yeni nesil liberal rahiplerden biri.
Il fait partie de ces nouveaux prêtres libéraux.
Fotosentez ve onun dördüncü nesil bilgisayarlara etkileri üzerine bir tez mi?
Un traité sur la photosynthèse et ses effets sur les ordinateurs quatrième génération?
- Gelecek nesil.
- La prochaine génération.
Gemilerimiz çoklu nesil tasarımına sahipti.
Plusieurs générations ont vécu sur le vaisseau.
Kim bilir kaç nesil yaşamlarını burada geçirdi, ve dünyalarının boş olduğunu bilmeden burada gömüldü.
Combien de générations ont vécu leurs vies, et ont été enterrées ici, sans jamais savoir que leur monde est creux?
İlginç bahislerin olacağı bir nesil elde edeceksiniz.
Plusieurs générations de jeux excitants garanties.
Yeni nesil, neşeli ve özgür. Gottwald'ın gençleriyiz biz!
Nous sommes la jeunesse nouvelle, celle de Gottwald!
Tabii bir nesil önce 60 km uzakta bir kopyası daha vardı.
À la génération précédente, il en existait un autre exemplaire à soixante kilomètres d'ici.
Bu nesil ve kültür, eski kafalı nesillerden uzak kalmış durumda.
Notre culture et notre génération s'écartent de la vieille culture.
Bunlar, bir nesil boyu kölelerin sonsuz emeğiyle inşa edilmiştir.
Leur construction a duré une génération et nécessité d'innombrables esclaves.
O kadar nesil hayatta kaldı.
Toutes ces générations ont survécu.
- Senat adında, dördüncü nesil son derece hassas ve karışık bir masa oyunu.
- C'est un jeu extrêmement compliqué... de la 4ème dynastie appelé Sénat.
Yeni nesil bir bilgisayar teknolojisinden bahsediyoruz.
C'est une nouvelle génération de technologie informatique.
Ressamlar arasında eski nesil çoktan atılım için yolu açmıştı.
Parmi les peintres, l'ancienne génération a déjà ouvert la voie d'une évolution radicale.
Bir nesil 20 yıldan beridir karıştırdığınız pislikleri sorgulamaya başladı.
La nouvelle génération se pose des questions... et en a assez de la pâtée que vous leur servez depuis 20 ans.
Kendi ailemizden ikinci nesil. Senin ailenden de elbette.
j'ai vécu assez longtemps pour le voir!
Ama öncülerimiz, 13. nesil atalarımıza ait çoğalan işaretler saptadılar.
Nos éclaireurs ont localisé des signes de plus en plus nombreux du passage de nos ancêtres, la treizième tribu.
15 nesil Karoli'ler burada yaşadı.
15 générations de Karolis ont vécu ici.
Üç nesil içinde, sosyal hayaller gerçek olacak.
Dans 3 générations, l'Utopie sociale sera réalisée.
Pekçok nesil sonrasında ise samuray yüzüne ençok benzeyen sırtlı yengeçler kaçınılmaz olarak hayatta kalıp baskın duruma geçeceklerdir.
Après de nombreuses générations... de crabes et de pêcheurs... les crabes ressemblant au visage d'un samouraïï... se reproduisirent de façon privilégiée.
Daha ağır elementler "kırmızı devlerde" ve süpernova patlamalarıyla üretildi ve sonradan oluşan yeni nesil yıldız ve gezegenlere doğru fırlatıldı.
Les autres éléments, fabriqués dans les supernovae... étaient expulsés... pour pouvoir former de futures étoiles et planètes.
Bir yandan da uzay boşluğu ağır elementler ile zenginleşerek yeni nesil yıldızları, gezegenleri ve akıllı yaşam formunu oluşturur.
Mais l'espace s'enrichit en éléments lourds... qui donneront naissance à des étoiles ou des planètes... à la vie et à l'intelligence.
O günden beri 100 nesil yaşadı ve öldü.
Depuis, cent générations sont passées.
Bu geminin sibernetiğiyle çok uğraşmışlar. GİK donanımlı, yeni nesil Sirius Sibernetik Şirketi bilgisayarları ve robotları.
Ils font tout un plat de l'électronique embarquée, la nouvelle génération de robots et d'ordinateurs de la Compagnie cybernétique de Sirius, équipés du nouveau PHV.
Atalarımız programı çalıştırdığından beri 75.000 nesil geçti ve onun konuşmasını ilk defa biz duyacağız.
Soixante quinze mille générations... depuis que nos ancêtres ont mis en route ce programme. Et après tout ce temps... nous allons être les premiers... à entendre parler l'ordinateur.
Ah şu yeni nesil!
La jeune génération!
Şimdiki nesil farklı.
C'est fini, cette époque.
Dört nesil boyunca o çiftlikte çalıştık.
Quatre générations ont travaillé à la ferme.
Önceki dalgalar yenilerine yer açar Yeni nesil eskisinin yerine geçer Artık kılıçların yeni sahipleri sizlersiniz
Vous serez les maîtres des Deux épées de votre génération.
Bunu gelecek nesil için belgelemeliyiz.
Entrez et soyez témoins d'un événement historique.
Bu ve gelecek nesil için bize şimdi her şeyi anlatmanız gerek.
Pour votre bien et celui des générations futures, il faut tout nous dire.
Tüm lanet nesil kafayı sıyırmış.
Les jeunes sont vraiment tordus.
Her nesil kendi davasının peşinden gitmeli.
Chaque génération a sa propre quête.
Şey, yalnızca diyelim ki... benim makinelere olan inancım, beşinci nesil bir bilgisayar yarattı.
Disons que ma foi en les machines a créé une 5e génération d'ordinateurs.
Artık yeni bir nesil var.
La nouvelle race.
- Sadece nesil farkı bu.
- Mais c'est une autre génération.
Asla bir Makto çağı yaşanmadı. Aslında, Makto çağından sonra daha bir sürü nesil gelip geçti.
Vous avez le pouvoir de l'encourager sans le déconcerter.
Kaç nesil boyunca burada yaşamışlar?
Combien de tes ancêtres ont vécu ici?
Hayatlar ve işlerden bahsediyorum. Çelik işçisi dört nesil...
II s'agit de vies, d'emplois, 3 ou 4 générations de métallos.
Sadece kâra inanan bu nesil için uygunsuz bir feda.
Sans réfléchir. Ce soir, on rentre dans le Vermont. On dit que j'étais professeur.
Bir nesil atladığı söyleniyor.
On dit que ça saute une génération.
Üç nesil boyunca el değiştiren bir silah.
Où es-tu?
Üçüncü nesil batı noktası sınıfın en iyisi, Kore, Hava Birliği yaklaşık bin tane madalya vesaire, vesaire...
Sorti premier de West Point. La Corée. Parachutiste.
Şunu iyi anla, sen o bilgisayar programının yapısındaki son nesil ürünlerden birisin.
Eh! Allez-vous piger terrien?
Yeni nesil eskinin yerine geçecek
Chaque génération surpasse la précédente!