English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Nikâh

Nikâh traduction Français

302 traduction parallèle
- YAN ( Yok anasının nikâhı )? ! Tamam.
Qu'est-ce que!
Ama nikâh kıydıracak kadar paramız yoktu, hatırlıyor musun?
Mais il nous manquait l'argent pour les bans.
Sen Dude'la evlenince nikâh kıyacak mısınız yoksa ilçe izniyle mi evleneceksiniz?
Dude et toi allez vous marier sans problèmes ou vous faut-il l'autorisation du comté?
# Yeminimizi edip nikâh kıyalım #
♪ demander ta main à ton papa. ♪
# Pedro nikâh kıydı günü gününe #
♪ était si tra-la-la ♪ ♪ que Pedro le lendemain l'épousa. ♪
Bu da Stoughton-Shutbright nikâhı için yaptığımız başka bir pasta.
Pour un gâteau!
Geçerli bir nedeni olmadan bir nikâhı erteleyemezsin.
Tu es fou! Et sans raison valable!
Savaş zamanında bile bir nikâhın tarihine riayet edilir.
Même en temps de guerre, on se mariait.
Nikâhtan önce bunu öğrendiğim iyi oldu çünkü artık nikâh falan olmayacak.
Dieu merci, je l'ai su avant le mariage. A présent, plus question!
Ya da nikâh yüzüğü mü?
Ou une alliance?
Keşke bunlar bana nikâhımız için verilmeseydi.
- Il me les a donnés au lendemain de notre mariage.
Bu bir aile ve araya girmek istemem ama yakında bir nikâh kıymaya vaktiniz olacak mı?
Je suis un étranger à cette fête de famille... Mais j'aimerais vous demander de célébrer un mariage, sous peu.
Nikâhınızı kılmaktan mutluluk duyarım.
Je serais heureux de célébrer ce mariage.
- Sürpriz bir nikâh olacaktı.
- Ça devait être une surprise.
Gel, nikâhımıza geç kalıyoruz. Hadi.
On va être en retard pour notre mariage.
Galiba benim nikâh şahidimdi.
Je crois que c'était mon témoin.
Eğer yardım istersen nikâh elbiseni giymek için, sadece bağır, duydun mu?
Si tu as besoin d'aide pour agrafer ta robe, appelle-moi.
Kardeşinin nikâhı için yıkanmayacak mısın?
Tu vas pas te laver pour le mariage de ton frère?
- Ayrıca bir miktar ipek şeritli beyaz mum ve pembe nikâh şekerleri de cabası!
Des bougies blanches avec des rubans de soie, et des bonbonnières roses.
Sevgili bülbülüm, nikâhımız öyle şaşaalı olacak ki ihtişamdan, bütün dünyanın gözleri kamaşacak!
Notre mariage sera fabuleux, ma chère Bouboulina. Il éblouira le monde entier.
Biraz Alman parası. Nikâh yüzüğün.
de l'argent allemand, une alliance,
Küçükhanım, nikâh dairesinde görüşürüz.
Mademoiselle, RV a la mairie.
Büyük bir nikâh töreni.
Un grand mariage en blanc.
Saray Nikâh Memuru'nun, sevgili hükümdarının önünde..
C'est le moment solennel où le Maire du Palais
Nikâh kıyma yetkisine sahip misiniz?
Vous avez le droit et le pouvoir de célébrer un mariage?
Nikâh dairesindeki kadın!
Je suis du bureau d'inscription.
Nasıl... Nikâh durumu nasıl değiştirebilir?
En quoi un mariage changerait les choses entre nous?
Adam Adam 1949 yılında hapse atıldığından beri nikâh yüzüğünü çıkartamamış.
Elle n'arrivait pas à enlever son alliance. Lorsque Adam a été arrêté en 49...
- Bu nikâh fotoğrafınız mı?
- C'est votre photo de mariage?
Nikâh Dairesi'nde bir başladık, bir daha da durmadık.
Ça a commencé à la mairie.
Kız kardeşin nikâh yüzüğü takıyor muydu?
Votre sœur portait-elle une alliance?
Öğleden sonra nikâh kıyılacak.
Cet après-midi, nous irons nous marier.
Belgelerle belediyeye başvurduk ve saat 2'ye nikâh randevusu aldık. Beklemeye ne gerek var ki?
Pourquoi attendre?
Annem ve babam nikâh için geldiler.
Mes parents sont venus exprès.
Sayın Wang ve seçkin davetliler oğlumun Wei Wei ile nikâhı sade, ani ve sizin için sürpriz oldu.
Honorable Wang, chers convives... le mariage de Wei-Tong et de Wei-Wei a eu lieu dans la simplicité et beaucoup d'entre vous ont été pris au dépourvu.
Ne Çinliler ne de Japonlar nikâhımızı kıyıyorlar.
Ni les Chinois ni les Japonais n'accepteraient qu'on se marie.
Gerekirse sana imam nikâhı da kıyarım resmi nikâh da.
Dès maintenant on se possède. S'il le faut, je me marierai avec toi... officiellement et religieusement.
Tamara, gerçek bir nikâh olacağını söyle.
Tamara, dis lui... que cela doit ressembler a un vrai mariage.
Gerçek bir nikâh gibi olacağını söylüyor. Bir tören ve gerdek gecesi olmalı.
Elle dit que ca sera comme... un vrai mariage, donc... il faut organiser une reception... et une nuit de noces.
Bize sadece nikâhı kimin ayarladığını ve kaç para aldığını söyle.
Dites nous juste qui a arrangé ce mariage... et combien vous avez touché.
Seni mutlaka nikâh şahiti olarak istiyorum.
Je veux absolument que tu sois mon témoin.
Onlar Sang-woo'nun cenazesinde kilise nikâhı yaptılar.
En fait, on a célébré un mariage spirituel aux funérailles de Sang-woo.
Elbette, sadece bir formaliteydi ve anlamsızdı. Bence bu nikâh onu unuttuğunu sana gösterme şekliydi.
Bien sûr, c'était juste une formalité et sans réelle portée, mais je pense... que le disque était un moyen de te dire de l'oublier.
Şunu da söyleyeyim ki ; bu sıradan bir nikâh değildi.
Je vous le dis, quel mariage.
Peder Ken Gumbert nikâhı kıymak için oradaydı. Rhode Adası Eyalet Polisi'nin yarısı törene katıldı.
Il fut célébré par le père Ken Gumbert, et la moitié de la police d'Etat de Rhode Island était présente.
NİKÂH DAİRESİ Elmer, işte burada. - Bulacağını biliyordum.
BUREAU DES MARIAGES
Üstelik nikâh şahidiniz de...
Il est grand temps.
- Nikâh kıyıldı mı?
- Déjà mariés.
Nikâh töreni yarın ya da ertesi gün duyurulacak.
Où est la lettre?
- Nikâh ne zaman? - Önümüzdeki pazar.
- C'est pour quand?
Kilise nikâhı.
Un mariage à l'église.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]