Nın babası traduction Français
16,631 traduction parallèle
Bana kurbanın Vega'nın babası olduğunu söylemediniz.
Vous ne m'aviez pas dit que le père de Vega était une victime.
- Empire'daki Bella'nın babası yardımcı mı oldu?
Et Bella, de L'Empire, son père t'a aidé? Oui.
Rebecca'nın babasına ne olduğunu öğreniyor olman gerekmiyor mu?
Tu n'es pas supposé chercher Ce qui est arrivé à ton père?
Eğer bu firma NZT'den haberdarsa Rebecca'nın babasına ne olduğunu biliyor olabilirler ve bu yan etkilerin nasıl durdurulacağını da biliyor olabilirler.
Si cette société sait à propos du NZT, alors ils pourraient savoir ce qui est arrivé au père de Rebecca, et ils pourraient aussi savoir comment arrêter les effets secondaires.
Rebecca'nın babasına ne olduğunu biliyor olabilir.
Il sait peut-être ce qui est arrivé au père de Rebecca.
Hayır, dört yaşında bir çocuk babasının yanında olmayışını anlayışla karşılayamaz,... sadece yanında olmadığı bilirler.
Les enfants de quatre ans ne peuvent pas comprendre pourquoi leur père n'est pas là, ils savent juste qu'il n'est pas là.
Bu küçük kızın aradığımız katil olduğunu söyleme şimdi. O değil, babası.
Okay, ne me dit que cette petite fille est notre tueur.
Neal'ın babası gayet iyi durumda.
Le père de Neal va parfaitement bien.
Babasının ambulansa konulduğuna eminim.
Presque sûr qu'il a été emmené.
17 yaşındaki bir kız öz babasını erkek arkadaşına mı öldürtüyor?
Une fille de 17 ans obtient de son petit-copain qu'il tue son propre père? Pourquoi?
Aubrey, annesine babasının sandığı kişi olmadığını söyledi.
Aubrey a dit à sa mère que son père n'était pas ce qu'il semblait être.
Tamam. Sanırım babasının Samoalıların onu haraca bağlaması konusunda yalan söylediğini öğrendi.
Je pense qu'elle a découvert qu'il mentait à propos des Samoas qui extorquaient de l'argent grâce aux affaires.
Ne yani bunun için babasını mı öldürttü?
Donc tu tues ton père?
O da erkek arkadaşına yemini ifadesi sırasında babasını öldürtüyor.
Donc elle obtient de son petit-ami qu'il tue son père à la déposition.
Harry'nin babası tıbbi malzeme üreten bir firmanın sahibi.
Le père d'Harry possède une entreprise qui fabrique de l'équipement médical.
Babasını gördüm.
Vous avez vu son père.
Babasının tanımadığı bir yönden seviyordum.
Je l'ai connu d'une façon que son père ne peut pas.
Hâlâ her sabah kravatını takıyorsun araba satıyorsun ve harika bir babasın.
Tu mets ta cravate tous les matins, tu vends des voitures, et tu es un bon père.
Yani, anlayacağınız, Mitch'in babası Gibbs'in ailesini korurken öldürüldüğünden, Gibbs Mitch'i korumak için her türlü çılgınlığa başvurabilir.
Si le père de Mitch est mort en protégeant la famille de Gibbs... Gibbs fera toutes sortes d'actes héroïques pour protéger Mitch.
Pasión gerçek babasının kim olduğunu öğrendiğinde...
Quand Pasión découvre que son vrai père...
- Oğlu babasını zombiye dönüştürdü.
Son père se transforme en un élément de morts-vivants.
1892'de orada babasını ve üvey annesini öldürmüş.
En 1892, elle y a tué son père et sa belle-mère.
Jordie'nin babasının dışarıya park ettiğini gördüm.
J'ai entendu son père se garer,
Zaten babasını ve dayısını kaybetmişti.
Il a déjà perdu son père et son oncle.
- Rachel'ın babasıyla "bu gidişle ikisi evlenecek" diye şakalaşırdık. - Tom!
Le père de Rachel et moi, on disait qu'elles se marieraient ensemble.
- Noel zamanı. Tyler'ın evindeki tüm odalara asma kilit takıp Noel ağacını ateşe verip anne-babası ve 1 yaşındaki kardeşini öldürdüğü zaman.
- Noël, c'est alors que Tyler a cadenassé toutes les portes des chambres de la maison et a mis le feu au sapin de Noël, tuant ses parents et sa soeur de 1 an.
Ayrıca babasının şu mevzusu da var.
Il y a aussi le problème de son père.
Vaftiz anne ve babası, ebeveynlere bu konuda yardımcı olacak mısınız?
Les parrain et marraine aideront-ils les parents à accomplir cette tâche?
Cristiano Ronaldo babasını kaybetti.
Cristiano Ronaldo a perdu son père.
Cristiano Ronaldo babasını Londra'ya taşıması için hava ambulansı tuttu ama böbrekleri ve karaciğeri daha fazla dayanamadı.
Cristiano Ronaldo l'a fait transporter en ambulance aérienne jusque Londres, mais ses reins et son foie étaient trop endommagés.
Ronaldo babasını kurtarabilmek için her şeyi yaptı ama bu mümkün olmadı.
Ronaldo a fait tout ce qu'il a pu pour sauver son père, mais il n'y est pas arrivé.
Babası ve benim dışımda kimsesi yok bu yüzden benimle çok fazla vakit geçiriyor.
Il n'a personne à part son père et moi, il passe donc beaucoup de temps avec moi.
Küçük Cristiano ayın babası gibi.
Le petit Cristiano ressemble beaucoup à son papa.
Oğlumun babasına eşlik etmesi ve babasının başarısını kendi gözleriyle görmesi eşsiz bir duygu.
Mon fils qui accompagne son père et qui voit de ses propres yeux le triomphe de son père, c'est unique.
Çocuklarımın babası.
Le père de mes enfants.
Yoksa babasının denizlerde terk ettiği bir çocuk olduğum için mi?
Ou parce que je suis un garçon que son père a abandonné sur les grandes mers?
Filipinli'nin babasının ten rengi nedir?
De quelle couleur est le père du Philippin?
Babasının gazabı üzaerimizde olacak.
La colère de son père va s'abattre sur nous.
RJ birkaç hafta önce babasının hocamızı boğmaya çalışmasından sonra ayrıldı.
- RJ est parti il y a quelques semaines, après que son père ait essayé d'étouffer le coach.
Yaşlanmış anne ve babasını düşündüğünü ve onlara bakması gerektiğini söyledi.
Il a dit que ses parents avaient besoin de lui.
Jordy Charlie'nin babasının gittiğini söyledi.
Il va mal. Jordy a dit que le père de Charlie était parti.
Tüm beş hesap da ilk 10'u tweetledi. Ve bu sabah Katy Perry'nin takipçilerinden biri dedi ki Lawrence Drake'in tarifine uyan adam Pelham'da babasının fırınının üstündeki otelden oda kiralamış.
Tous les cinq comptes tweeté le top dix, et ce matin, l'un des disciples de Katy Perry a déclaré qu'un type correspondant à la description de Lawrence Drake, loué la chambre au-dessus de la boulangerie de son père
Jesse'nin babasının yerini bilmemiz yeter.
Nous avons juste besoin de savoir où est le père de Jesse.
Sen de maçı satsın diye bir oyuncunun babasını kaçırmazsın.
Et tu ne peux pas kidnapper un homme et forcer son fils à truquer un match de foot américain.
- Resmen. Jesse'nin babasını Ka'a'awa'da sakladıkları söyledi.
Il a dit qu'ils détenaient le père de Jesse à Ka'a'awa.
Onu dışarı çıkartmayı başardım ama babasını kurtaramadım.
J'ai réussis à la mettre à l'abris, mais je n'ai pas pus sauver son père.
Her şey sonlandığında, babasının büyük joker olduğunu öğrendim.
Quand tout fut terminé, J'ai découvert que son père était le big Joker.
Ben kocamı ve çocuklarımın babasını kaybettim ama dağılan sensin.
J'ai perdu mon mari et le père de mes enfants. et c'est toi qui t'effondre?
Babasının küçük kızı, dünyamın prensesi
♪ Petite fille de papa ♪ ♪ princesse de mon monde ♪
Ama babasının sakalını kesmesine yardım etmesinde garip bir şey yok
♪ mais il n'y a rien de bizarre ♪ ♪ à aider son père à raser sa barbe ♪
Ben Madison'ın babasıyla yaşamak istiyorum.
"Je veux vivre avec le père de Madison. Il est le meilleur."