O kadar da kötü değil traduction Français
1,440 traduction parallèle
Yemek odasında uyumak o kadar da kötü değil.
Dormir ici n'est pas si terrible.
Çocuklar, bu o kadar da kötü değil.
Les enfants, ce n'est pas si grave.
O kadar da kötü değil, gerçekten.
C'est pas tellement grave, tu sais.
O kadar da kötü değil.
Ce n'est pas si grave.
Bilmiyorum. O kadar da kötü değil.
- Je sais pas exactement.
O kadar da kötü değildi, değil mi?
Elle est quand même pas à ce point.
O kadar da kötü değil.
Pas mal pour le moment...
O kadar da kötü değil.
C'est rien.
O kadar da kötü değil, gerçekten.Zaten şişlik de iniy or.
C'est pas si grave, tu désenfles.
O kadar da kötü değil.
Ce n'est pas très difficile.
- Sanırım o kadar da kötü değil.
- Je suppose que ce n'est pas si mal.
Ama deli olmak o kadar da kötü değil.
D'être fou n'est pas si mauvais, c'était peut-être une bonne stratégie.
Özür dilerim. O kadar da kötü değil.
C'est pas si grave.
Neyse, bakir sıfatı o kadar da kötü değil.
"Puceau" n'est pas un gros mot.
Ama cehennem o kadar da kötü değil.
Mais c'est pas si mal, l'enfer.
- Bak, o kadar da kötü değil.
- Tu vois, ce n'est pas si mal, non?
- O kadar da kötü değil.
- C'est pas si mal.
O kadar da kötü değil.
Mon Dieu! Tout n'est pas si noir!
Galiba teleferik işletmek o kadar da kötü değil.
Conduire le téléphérique n'est pas si mal.
O kadar da kötü değil.
C'est pas mal...
- O kadar da kötü değil.
- Ce n'est pas si horrible.
O kadar da kötü değil.
C'est pas si mal que ça.
O kadar da kötü değil.
Pas mal.
Jerries o kadar da kötü değil.
Les boches ne sont pas si terribles.
O kadar da kötü değil yani?
Donc ce n'est pas si grave?
Hadi ama, o kadar da kötü değil.
Allez, ce n'est pas si terrible!
Trafik o kadar da kötü değil, ama her neyse.
- Sans déconner. La circulation est pas si mal, mais tu sais, peu importe, Ari.
O kadar da kötü değil çünkü iptallerden dolayı zaten bugün kimse gelmiyor.
- Incroyable. C'est pas si terrible. Avec toutes ces annulations, personne ne devait venir aujourd'hui de toutes façons.
O kadar da kötü değildi, değil mi?
Ce n'était pas si mauvais, n'est-ce pas?
O kadar da kötü değil.
Ce n'est pas aussi terrible.
Hadi ama, o kadar da kötü değil.
Allons, ce n'est pas si nul.
Hadi ama, o kadar da kötü değil.
Allez, ce n'est pas si mauvais.
Hadi ama. O kadar da kötü değil.
Oh vas-y arrête, c'est pas si grave.
Aslında, o kadar da kötü değil.
En fait, c'est pas si mauvais.
Ama o kadar da kötü değil.
Mais pas vraiment grave.
- O kadar da kötü değil.
C'est pas bien méchant.
O kadar da kötü değil. Benzin parasını ya da insan kalabalığını saymazsan- - Hayır, bak işte.
Ce n'est pas si mal, si tu oublies le prix de l'essence et la circulation.
Şey, bugün o kadar da kötü değildik, değil mi?
- On s'en est pas mal tirés aujourd'hui.
Biliyor musun, bunu söylerken sanırım başım eriyip kaybolacak ama Kelso'nun fikri o kadar da kötü bir fikir değil.
Au risque de me liquéfier sur place, je trouve son idée intéressante.
Hey, hey, hey. O kadar da kötü olamaz, değil mi?
Ça ne peut pas être si terrible que ça.
Sıkıcı geldiğinin farkındayım ama güven bana, son zamanlarda yaşadıklarımdan sonra biraz sağduyu, o kadar da kötü bir şey değil, Bee.
Ça a l'air chiant, je sais, mais crois-en mon expérience toute fraîche. Un peu de bon sens, n'est pas une mauvaise chose, Bee.
O kadar da kötü bir fikir değil.
L'idée n'est pas si mauvaise.
Ne kadar basit olsa da... rujun o kadar kötü değil...
Allez-y doucement avec le rouge à lèvres... il ne doit pas paraître minable.
Bak, o kadar da kötü değil.
Tout n'est pas perdu.
O kadar da kötü değil.
Ce n'est pas si méchant.
- Biliyorsun Lois, o kadar da kötü bir fikir değil.
Tu sais, Lois, ce n'est pas une mauvaise idée.
Bu o kadar da kötü bir şey değil.
Non pas que ce soit une mauvaise chose.
O kadar da kötü durumda değil.
Elle n'est pas si mauvaise.
- O kadar da kötü bir haber değil. Genellikle tedavisi mümkündür.
- Rassurez-vous, ça se guérit bien.
Eğer onun başına da bu geldiyse, o kadar da kötü bir şey olmayabilir, değil mi?
Si ça lui est arrivé, c'est pas si mal, hein?
Bu göründüğü kadar kötü değil.Yaşlı Wayne yukarıda bana küfrediyor, o burayı gerçekten çok sever.
Oh, ce n'est pas aussi naze que ça en a l'air. Le vieux Wayne m'a encore juré récemment qu'il adore cet endroit!