Observe traduction Français
3,175 traduction parallèle
- İzle işte.
- Observe.
Bak, hepsi bize bakıyor.
Regarde, il nous observe.
Ama sadece bana mı yoksa başkalarına da mı bakıyor, onu da gör. Başka şeylere de bakıyordur elbet.
mais observe si c'est juste moi ou s'il regarde les autres aussi je suis sûr qu'il voit autre chose aussi
Birisi önce kendini incelemeden diğer kişiyi gözlemler ve incelerse ekipmanlarımızın uygun olarak kurulduğunu nereden biliriz?
Si l'on observe et étudie notre entourage sans avant tout avoir analysé qui nous sommes, comment savoir si nos instruments sont adéquatement réglés?
Hem biri izliyor olabilir.
On nous observe peut-être.
Sizi bir süredir izliyordum ama bilgilerimin arasında büyük boşluklar var.
Ca fait un moment que je t'observe, mais il y a des grandes lacunes dans mon savoir.
Seni izliyorum. Atölye içerisinde bir yaprak gibi bir o yana bir bu yana savruluyorsun.
Je t'observe et c'est comme si tu virevoltais comme une feuille tout autour du studio.
Bana bakıyordu.
Il m'observe.
Bugünlük bizi gözetliyor. Burada değilmiş gibi davranman gerekiyor.
Elle nous observe pour la journée.
Tanrı'mız bizi gözlüyor, yargılıyor, rehberlik ediyor.
Notre Seigneur nous observe, nous juge, nous guide.
Ne zamandan beri ahlak bekçisi oldun, seni namuslu şey?
Depuis quand observe-tu des limites?
Gün doğduğundan beri gökyüzünün değişimini izliyorum.
J'observe le ciel depuis le lever du soleil.
Böylece tüm dünya haklı olduğumuzu görmüş olur.
Le monde entier nous observe.
Maug, burda. O her yerde, izliyor.
Maug est partout, il observe.
Biri bana bakıyor.
Quelqu'un m'observe.
Biliyorum saatlerdir sizi izliyorum.
Je sais. Je vous observe depuis des heures.
İzle.
Observe.
Onu dinleyecek ve izleyeceğiz.
On l'écoute, on l'observe. Vous l'avez tuée?
Evet, Joanie. Herkes sana bakıyor.
Oui Joanie, tout le monde t'observe.
Sindirmeye çalışıyorum.
J'observe juste.
Ne yaptığıma bir bak Danny evlat.
Observe bien ce que je fais, Danny.
Penelope, sosyal intihar nöbeti!
Penelope... observe un suicide social
İzle ve gör.
Regarde et observe.
Birisi bizi gözetliyor.
On nous observe.
Sonra diğer tarafa gidip zıt yöne nasıl gittiğine bak.
Puis observe bien de l'autre côté...
İzleniyorsunuz.
On vous observe.
İzle de öğren kızım, izle de öğren bir şeyler.
Observe et apprends, ma fille.
Çok dikkatli baktığımda, uzaklaşıyor.
Quand j'observe trop intensément, ça disparaît.
Pismanlik belirtileri var.
On observe du remords.
Sessiz olun ve dikkatinizi verin!
Retiens ta langue... et observe!
Evet, eğer maçları izlersen, o şeyin adet döngüsü olduğunu görüsün.
Si on l'observe bien, elle a un cycle menstruel.
İzlendiğinin farkında.
Il sait qu'il est observé.
Onlar kontrol kabininde deneği izliyordu.
Euh, ils étaient dans la salle de contrôle, d'où le sujet est observé.
Bir keresinde kan gelene kadar mastürbasyon yapan bir adamı izledim, biliyor musunuz?
Tu sais, j'ai un jour observé un homme se masturber jusqu'au sang.
Sizi gözlemledik ve yakında büyük bir hızla dünyanıza geçiş yapacağız. Böylece siz de Korrok'un iyiliğini görebileceksiniz.
Nous vous avons observé et bientôt Il se répendra dans votre Monde à grande vitesse, afin que vous aussi bénéficiez de Korrok.
Denver da bu hafta öğrendiğime göre Hillary 18 milyon cam açmış Amerikanın en zor açılan camlarını aralamış.
On a observé avec justesse à Denver cette semaine... qu'Hillary avait laissé 18 millions de fissures... dans le plafond de verre le plus élevé d'Amérique.
- Haftalardır burayı gözetliyorum.
- J'ai observé ce lieu depuis des semaines.
Tanrı bizi izliyor.
Vraiment pas. Dieu nous observe.
2009 model BMW 5 serisi bir araçtı. Tehlikeli araç kullandığını gördüm.
Une BMW noire 5 Série de 2009... j'ai observé ce qui était une conduite irrégulière.
Peki tam olarak ne gözlemlediniz?
Et qu'avez-vous vraiment observé?
Yakından izledim.
J'ai observé la famille normale.
Sürekli seni izliyordum seni engelleyen hiçbir şey yoktu, bipin var olmamasını saymazsak.
Je vous ai observé tout du long- - et rien ne vous a empêché, sauf le fait que'bleem'n'existe pas.
Alın o zaman, keçinin gözü sizin olsun. - Sanki izleniyormuşum gibi hissediyorum. - Hayır, hayır.
- Prenez l'œil de chèvre là, j'ai l'impression d'être observé.
Bu kaderin gerçekleşmesi bana bağlıydı.
J'ai observé le destin s'accomplir.
- Tıp okumaya karar verdim, o yüzden Dr. Hartman'ı izliyordum.
Je pense étudier la médecine, donc j'ai observé Dr Hartman.
Jaguar E-Type'ı kullanırken, arka penceresinde on yaşında bir çocuk olan bir station arabayı geçtim ve gözleriyle izleyişini seyrettim.
Quand j'étais en train de conduire le E-Type, j'ai aperçu un garçon de 10 ans par la fenêtre arrière d'un break et j'ai observé ses yeux.
Matt'in dediğine göre her bi'halta vurabiliyormuş.
On l'a observé. Matt dit qu'il peut frapper n'importe quelle balle.
Orada bulunan insanlara baktım ve "bu hayatta bir kez olur" diye düşündüm.
J'ai observé tous ces gens... et je me suis dit : c'est unique, dans une vie.
Bunu daha önce de görmüştüm. Çukurlarda diz çöküp ölümünü beklerken.
Je l'ai déjà observé, quand tu étais dans des Fosses, attendant la mort.
Çok iyi gözlemliyorsun, Susan.
En effet. Bien observé, Susan.
Tamam amca o ağaçların etrafında izleniyormuşum gibi hissediyorum.
- Grand-tonton Stan, à chaque fois que je vais dans les bois je me sens observé