Olgun traduction Français
1,661 traduction parallèle
O olgun bir kadın ve Jimmy'yi, benim Curtis'i sevdiğim kadar seviyor.
C'est une adulte comme moi et elle aime Jimmy autant que j'aime Curtis.
Çok olgun biri gibiydi.
Elle semblait si mature.
Çok olgun biri gibi görünebilir. Ama bir sırrı ömür boyunca tutabilen biri deği.
Emily était très mature, mais elle était incapable de garder un secret.
Magdalena git gide daha olgun görünmeye başlıyor.
Magdalena a l'air d'une vraie femme.
O kadar çok kere oldu ki, annem çok olgun bir tepki geliştirdi.
C'est si fréquent que ma mère a développé une réaction très mûre.
Olgun beyefendi olacağım.
Je suis le monsieur âgé.
Olgun adam olmaya çalışıyor.
Il essaie d'être le chef.
Ama yaşına göre çok olgun.
Mais il est très mûr pour son âge.
- Çok olgun bir davranış.
- C'est très mature.
Bak. Kızmanı anlıyorum ama bu konuda olgun davranalım. Tamam mı?
Ecoutes, je sais que tu es en colère, mais agissons en adultes, d'accord?
Ama yaşına göre olgun.
Mais elle est très mûre.
İyi ama Luis bir kadınla başa çıkacak kadar olgun değil.
Luis peut pas assumer une femme, il est immature.
Olgun bir ilişkimiz olduğunu birbirimize saygı duyduğumuzu sanıyordum.
Je pensais qu'on était adultes,... qu'on se respectait encore un peu.
Aslinda sadece 8 yasindayim, ama Judas öyle diyor... Yasima göre olgun görünüyorumusum.
En verité j'en ai 8, mais Judas dit que... je suis très mûr pour mon âge.
- Olgun ve seviyeli ilişki.
- Une relation stable et mature.
Bak kızın ne kadar olgun.
Ta fille est très sage.
Sorun değil, olgun olması daha iyi.
C'est bien, la maturité.
Ama sana söyliyim, daha olgun davranan Goodman'dı.
Mais je te le dis, Goodman s'en est mieux sorti que toi.
Olgun bir ruha sahip. Senin için bile oldukça ürpertici.
C'est malsain, même pour vous.
Daha olgun davranmalıydım.
J'aurais dû être plus adulte.
Victoria, bu çok dürüstçe ve olgun bir cevaptı.
Victoria, c'était une réponse honnête et mature.
Greg daha olgun.
Greg est plus âgé.
O muhteşem bir olgun kadın.
C'est une charmante femme mûre.
Ranzamı paylaştığım da, liderlerimizin lideri gibi biriydi. Ve o çok olgun, bütün ve güçlüydü.
- et la fille avec qui je partageais mon chalet était la responsable de tous les chefs et elle était
Değişim, biraz olgun bir adam. Zaman değiştirir beni.
Juste besoin d'être un homme plus vieux Le temps peut me changer
Ana baban henüz anlamasa bile sen olgun ve sorumluluk sahibi olduğunu zaten biliyorsun.
Ce que je veux dire... C'est que tu sais que tu es assez mature et responsable, même si tes parents ne l'ont pas encore remarqué. Ils n'ont pas besoin de connaître toute ta vie.
Bir gecede olgun bir adam oluverdi, nadir görünen bir engel.
Il a grandi pendant la nuit. Un handicap rare.
Bak, bence bu gayet olgun ve düşünceli bir teklif.
C'est une suggestion mûre et réfléchie.
Daha olgun erkeklere geçtim, Dick.
Je me suis mise aux hommes plus âgés, Dick.
Olgun adamlarla evlenme eğilimim var.
J'ai tendance à épouser des hommes plus âgés.
Arkadaşının dediğine göre daha olgun birini bulmuş.
Selon sa copine, elle a rencontré quelqu'un de plus mature.
Peki kendini olgun hissediyor musun, dışarı çıkıp ortalığı kasıp kavuracak gibi?
Tu te sens plus mature, tu veux sortir, voter une tempête?
Bu olayı olgun insanlar gibi ele alamadık.
On ne s'est pas comportés en adultes.
- Görünüşe göre, olgun erkek çakal işin büyük kısmını halletmiş.
Il semble qu'un coyote mâle adulte en soit responsable.
Çok olgun bir hareket.
Oh, c'est vraiment mature.
Yaşına göre olgun davranıyor.
Elle est très courageuse.
- Hayır. Korkmuyorum. Çünkü olgun davranmaya karar verdim.
Non, je ne paniquerai pas, parce que j'ai décidé d'être mature.
Hep olgun bir havan vardı.
Tu as toujours été une vielle âme.
Bu partide amacın Wendy Cho'yu onu sadece bir kadın olarak değil, bir insan olarak gören olgun ve zeki, bir erkek olduğuna ikna etmek.
Ton but dans cette fête est de convaincre Wendy que tu es mûr, sophistiqué et que tu ne vois pas que la femme, mais aussi l'être humain.
Bak, burda hepimiz olgun insanlarız.
- Écoutez, ok. Je crois que nous sommes tous adultes.
Olgun olmak zorundayız. Rezalet çıkmamalı.
nous devons être mûris. nous ne pouvons pas créer une scène.
Karen kendi restoranını açabilmek için biraz şöhret gerektiğini söyledi. Bir de benim gibi olgun ve yetenekli bir şef!
Karen m'a dit vouloir juste se faire un nom pour m'aider à ouvrir un restaurant.
Anladım fazla olgun.
C'est de la bonne graisse.
O bir yetişkin, çekici, olgun. Shawn...
C'est une adulte séduisante, mûre.
Kendi başıma yaşayacak kadar olgun olmadığımı düşünüyor.
Elle disait que j'étais trop immature pour me débrouiller seule.
Bak, burada hepimiz olgun insanlarız.
Ecoutez, nous sommes entre gens raisonnables ici.
Ben sadece... ne kadar olgun ve kendinden emin olduğuna alışamadım bir türlü.
C'est juste que... J'ai du mal à réaliser à quel point tu es mature et sûr de toi.
Ben olgun ve seçkinim.
Elle est beaucoup trop jeune pour vous.
Olgun kadın olursun.
Je devrais juste me contenter d'être le...
Olgun biri, sorumluluk alıyor.
Il a mûri.
Olgun davran Bob.
- C'est l'âge, Bob.