Olmak traduction Français
84,596 traduction parallèle
Biliyorum. Bunu biliyorum ve ben de senden uzakta olmak istemiyorum.
Je le sais bien, et... je ne veux pas être loin de toi non plus.
Teslim olmak istesem bunu hapse düşmeden önce yapardım.
Avoir voulu parler, je l'aurais fait avant d'être jugé, non?
Kariyerime başladığım Büyük Buhran'ın en yoğun olduğu zamanlarda... her erkek onunla birlikte olmak ister ve her kadın da onun gibi olmak isterdi.
Au plus fort de la Grande Dépression... Quand j'ai commencé... Elle était la femme que tous désiraient et que toutes voulaient être.
Küçük bir kızken Hollywood'dan gökyüzüne bakıp "Tanrım, bir film yıldızı olmak istiyorum." derdim.
Quand j'étais petite, je regardais souvent le ciel d'Hollywood et je pensais : "Mon Dieu, je voudrais être une star de film", vous savez?
Onunla arkadaş olmak istediğimi mi sanıyorsun?
Tu penses que c'est une amitié que je veux d'elle?
Tabii ki var ama ailelerin okuduğu bir gazetede çocuklara kötü örnek olmak istemiyorum.
Certainement, mais rien que mes enfants ne pourraient lire dans un journal familial.
Sonunda alay konusu olmak istemiyorum Bob.
Je ne veux pas être la risée du cinéma, Bob.
Jane yeniden sekiz yaşındaki şirin kız olmak istiyor.
Jane veut juste de nouveau être cette fillette de 8 ans adulée.
Bu iş senin meselen olmak zorunda değil.
C'est un jeu auquel vous n'avez pas à jouer.
Ben sizin rahatlığınız ve sağlığınız konusunda dikkatli olmak istiyorum.
Je tiens à être attentive à votre confort et votre bien-être.
Sanki disko topunun içinde olmak gibiydi.
On se serait cru dans une boule miroir.
Burnumu sokuyor gibi olmak istemem ama bir şey sorsam...
Je peux vous demander, sans indiscrétion...
O da dahil olmak isteyecek.
Il voudra être de la partie.
Dostlarım ve çalışma arkadaşlarımla birlikte olmak istiyorum.
Je veux être entouré d'amis et de collègues.
Herkesin kaderinde ebeveyn olmak yoktur ama hepimiz birilerinin çocuklarıyız işte.
On n'est pas tous destinés à devenir parents, mais on est tous l'enfant de quelqu'un.
Sadece yüzümün erimiş titanyumdan çıktığı bölümü gördüğünüzden emin olmak istedim.
Tout ce que vous connaissez. Je voulais m'assurer que vous verriez la partie où mon visage sort du titane fondu.
Ben, Ben kaba olmak istemem.
Je ne veux pas être grossier.
Dürüst olmak gerekirse, Sully'nin evraklarını inceledim. Ve gerçekten yavaş gidiyorlar.
Honnêtement, j'ai regardé le dossier de Sully, et il n'y a pas grand chose.
Dünyadaki en güzel kız olmak nasıl bir histı?
Ça faisait quoi d'être la plus belle femme du monde?
Dünyadaki en yetenekli kız olmak nasıl bir histi?
C'était comment d'être la femme la plus talentueuse du monde?
Bak Bette, haklı olmak bir yeteneği sahneden uzaklaştırıyorsa hiçbir anlama gelmez.
Tu sais quoi, Bette? Avoir raison ne veut rien dire si tu fais fuir le talent.
Aslan terbiyecisi mi olmak istiyorsun?
Tu veux être dompteur de lion? Super.
Şu an elimdeki tek güç bu hastane yatağında olmak.
Mais le seul lit dans lequel j'ai du pouvoir c'est ce lit d'hôpital.
Sadece açık ve net olmak istiyorum.
Je veux juste être clair...
Gizli tesisler de dahil olmak üzere, raporda bir dizi mali usulsüzlük var.
Une série d'irrégularités financières s'est produit sous votre gouverne, notamment plusieurs dispositifs financiers officieux.
Bu... haklı hissettiriyor... bu, seninle burada olmak.
Ça fait... du bien... d'être avec toi.
İyi bir karaktere sahip olmak çok önemli, bunlara da bakacaklar.
Rester dans les convenances est primordial. - Tout est vérifié.
Dürüst olmak gerekirse, "Our Town" ın son sözünde dolaşıyormuş gibi hissettim.
J'ai l'impression d'errer dans l'épilogue perdu de Our Town.
Tam bir narsist olmak için değil, ama sanırım insanlar fazla... takıntılılar sana.
Quitte à paraître narcissique, je croyais que les gens seraient plus... Obsédés par toi?
Bak, eğer bir River Vixen olmak istiyorsan, Hazırlanmana yardım ederim.
Si tu veux devenir une River Vixen, je t'aiderai.
Bunu bir fırsat olarak kullanıp belki daha iyi bir ben olmak için kendimle bir anlaşma yaptım.
J'allais profiter de cette occasion pour essayer de devenir, avec un peu de chance, une meilleure version de moi-même.
Mükemmel olmak için her şey.
Tout. Pour être parfaite.
Ama Şerifin oğlu olmak daha da dehşet.
Un autre avantage d'être fils de shérif.
Olmak istiyorum.
J'aimerais que ça aille.
Sen bile arkadaş olmak istemiyorsan şeytanın hası olmalı.
C'est l'incarnation du mal, même quand ce n'est pas notre amie.
Hızlı olmak tek şansımız. Sert ve hızlı bir şekilde vuracağız.
Notre arme, c'est la vitesse.
Yürüttüğüm öğrenci konseyinden, tüm o kulüplerden ve her gün sorumlu olmak zorunda olduğum her şeyden bıktım.
J'en ai marre du conseil des élèves, de tous les clubs que je dois gérer et de mes responsabilités tout au long de l'année.
Mühendis olmak istiyorum.
Je veux être ingénieur.
İşleri berbat edenler yetişkinlerse neden onların dediği olmak zorunda?
Les adultes font des conneries, d'où ils se permettent de nous dire quoi faire?
Görevimiz onlara göz kulak olmak.
C'est notre boulot de surveiller.
Dennington Koleji için istediğimiz son şey yine sahtekarlık yüzünden manşet olmak.
Le pire, ce serait que Dennington fasse de nouveau la une pour des activités frauduleuses.
Burada babamı hatırlatan kişi olmak istemiyorum.
Je ne veux pas être dans l'ombre de mon père.
Hani eşinize haber veren siz olmak istersiniz dedim.
Je pensais... que vous voudriez en avertir votre femme.
Eşinize haber veren olmak istersiniz dedim.
Vous devriez l'annoncer vous même à votre femme.
Yanına gelip yardımcı olmak istedim.
Je voulais être ici et t'aider avec tout ça.
- Anne olmak ister misin? - Hayır.
Voulez-vous l'être?
Aile olmak hep hoş değildir.
Des fois, ça craint d'avoir de la famille.
Katie'nin yanında olmak istiyorum.
Je veux être avec Katie.
Yapımcı mı olmak istiyorsun?
Tu veux être productrice?
Ve Vixen olmak tam zamanlı bir olaydır.
Être une Vixen, c'est à plein temps.
- Betty ile birlikte olmak istiyorum.
- Je veux être avec Betty.