Olmuştur traduction Français
5,714 traduction parallèle
- Ne olmuştur sence?
Une idée de ce qui s'est passé ?
Benim için her zaman önemli bir şey olmuştur.
C'est toujours très special pour moi. J'aime cette fête.
İnsanlık tarihinde daha önce böyle bir şey kaç kere olmuştur sence?
Combien de fois dans l'histoire de l'humanité penses-tu que ce soit arrivé?
- Sence nasıl olmuştur?
À ton avis?
Chris her zaman iyi biri olmuştur. Ben asıp kesiyorken, o herkesi mutlu etmiştir.
Chris était toujours le gars gentil qui tout le monde aimait, moi je devais prendre les décisions difficiles.
Her zaman üvey annelerle bir problemim olmuştur.
J'ai toujours eu des problèmes avec les belles-mères.
Eminim 17 yaşındaki Katherine Beckett'in bir sürü genç kavalye talibi olmuştur.
Je suis sûr que la Katherine Beckett de 17 ans avait nombre de prétendants.
Bilmem, dört veya beş ay olmuştur en azından.
Je sais pas, peut-être quatre, cinq mois.
Lincoln idaresi çok zor bir çocuk olmuştur. Ama çocuklarını göndermek zorunda kalan tek aile biz değiliz.
Lincoln est un garçon difficile, mais ce n'est pas le premier ni le dernier jeune à aller en pension.
Benim için hep zor olmuştur.
Ça a toujours été dur pour moi.
Muhtemelen kazaya sebep olan da bu olmuştur.
Ça a sûrement causé l'accident.
Scott için hep önemli olan tek bir şey olmuştur.
Scott a toujours été pour une chose.
Bu durumda kesik ölümcül darbeden önce olmuştur.
Dans ce cas, la coupure était certainement antérieure au coup fatal.
Bir şey olduysa onun rızasıyla olmuştur.
Si quelque chose est arrivé, c'était consenti.
İçeri girmeme izin ver. Tamam, tamam. Bu şekilde öğrenmeni istemedik ama biliyorsun, Giselle ile aramda, her zaman söylemeyen şeyler olmuştur?
O.K. On ne voulait pas que tu l'apprennes comme ça, mais il y a toujours eu un truc entre elle et moi.
Helikopter tarafından takip edilirken paçayı sıyıranlar sadece arabadan inenler olmuştur.
Les seules personnes qui ont réussi à échapper à un hélicoptère sont celles qui sortent de la voiture.
Açıklanamayan olaylar Bo'nun hayatının bir parçası olmuştur.
- Des phénomènes inexplicables ont eu lieu dans la vie de Bo.
Açıklanamayan olaylar, Bo'nun hayatının bir parçası olmuştur.
D'inexplicables phénomènes font partie de la vie de Bo.
Vay be, her iddiasına varım Barb bu işe deli olmuştur.
Waouh, je parie que Barb devait adorer ça.
Annemle aramda iniş ve çıkışlarımız olmuştur ama onu seviyorum ve mutlu olmasını istiyorum. Ve sen, Marty Pepper...
ma mère et moi avons eu nos hauts et nos bas, mais je l'aime, et je veux qu'elle soit heureuse.
Belki de beni eroin bağımlısı yaptığı için böyle olmuştur.
Sûrement parce qu'il me donnait de l'héroïne.
Belki de her şeyini bildiği için aşık olmuştur.
Peut-être parce qu'elle savait tout de toi.
Birkaç papel kazanmak için en iyi yöntem olmuştur.
Ça a toujours bien marché pour quelques dollars
Ancak Ahn uzun süredir güvenilir ve sadık bir hizmetkâr olmuştur.
D'aussi loin que je sache, le Seigneur Sang Seon a donné ses recommandations pour que Nam ln entre au palais.
Bu kasaba her zaman krala sadık olmuştur ve bunun için de bizden nefret ediyorlar.
Cette ville a toujours été loyale envers le Roi et ils nous haïssent pour ça.
Lucinda, ailenin Krallık'a karşı sağlam bir bağlılığı olması Setauket için her zaman güçlü bir dayanak olmuştur.
Lucinda, l'allégeance de votre famille envers la couronne a toujours été un phare dans Setauket.
Los Angelicos iki yıldır bu şehre kanser olmuştur. Başında da Javier Acosta vardır.
Les Los Angelicos sont un cancer dans cette ville depuis deux décénies, avec Javier Acosta aux commandes.
Ben Arquero, Meksika'ya olmuştur.
J'ai été à Arquero au Mexique.
Evet, olmuştur buraya durumla ilgili okuma.
Je me suis un peu renseigné sur la situation ici.
Tanrı bilir, tam olarak kendi istediklerimi yaptığım bir akşam olmayalı ne kadar uzun zaman olmuştur.
Je veux dire, Dieu seul sait depuis combien de temps je n'ai pas eu une soirée pour moi toute seule pour faire ce dont j'ai envie.
Herhangi bir ciddi suç soruşturmasında her zaman soruşturma ekibine ilgi duyan insanlar olmuştur.
Dans toute enquête de crime grave, il y a toujours des gens qui deviennent un intérêt pour l'équipe d'enquêteurs.
Şimdi hepsi yetişkin olmuştur.
Ils doivent avoir bien grandi.
Ayrıca emlakçı olduğu için olay yerine girmesi kolay olmuştur.
Et en tant qu'agent immobilier, elle avait accès à la scène de crime. Allons voir si
Kim bilir tünellerde yaşamak ne kadara mâl olmuştur?
Qui aurait pu penser que vivre dans les tunnels pouvait coûter si cher?
Tavernanın etrafında gezeceğim, belki çıktığını gören olmuştur.
Il a tourné autour du bar, pour voir si quelqu'un se rappelait de son départ.
Alkol komasına girmiş, grupla parti yaparken olmuştur.
Excès d'alcool, peut-être en faisant la fête avec le groupe.
Muhtemelen olmuştur ama ihbar edilmemiştir.
Elle ne l'avait probablement, tout simplement pas déclarés.
Belki çocuklar arasında bazı anlaşmazlıklar olmuştur?
Peut être certaines frictions entre les enfants?
Afganistan'da bana ne olduysa belki tekrar olmuştur diye düşündüm.. .. ama ne olduğunu bile bilmiyordum.
Je pensais que ce qui était arrivé en Afghanistan pourrait m'arriver de nouveau, mais je ne savais même pas ce que c'était.
Ne zaman bir sorunla karşılaşsam şeyhler, kabileler, yozlaşmış memurlar sorunu çözen hep Omar olmuştur.
Chaque fois que j'avais un problème, avec un cheik, une tribu, un fonctionnaire corrompu, c'était toujours Omar qui le résolvait en les amenant à se réconcilier.
Alec Sadler bu görüşme için gönülllü olmuştur. Kaydın kendisi bunu kanıtlayacaktır.
Pour le dossier, cette entretien avec Alec Sadler est de son plein gré.
Buraya yeniden gelmek her zaman çılgınca olmuştur.
Ça fait du bien de revenir.
Carly'nin her zaman gerçekten rekabetçi olmuştur, onun muhteşem yaşam aralıksız bahsediyoruz.
Carly a toujours été très compétitive, à parler de sa vie merveilleuse en permanence.
Ben bir kitap turuna, Tokyo bu birkaç olmuştur.
J'ai été à quelques-uns à Tokyo, pendant une tournée pour mon livre.
Um... iyi, o ve ben, burada önce olmuştur.
Mais... Je suis marié.
, Dedektif oynanan olmuştur.
Vous avez joué, détective.
Ben olmuştur.
Je suis passé par là.
Bir servete mal olmuştur.
- une fortune.
- Fiona darmadagin olmustur.
Fiona doit être bouleversée.
Öldürmek her zaman birinin suçu olmuştur.
Tuer est toujours la faute de quelqu'un.
İyi olmuştur belki de.
C'est pas plus mal.
ölmüştür 17
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20