Olumsuz traduction Français
3,023 traduction parallèle
Olumsuz efendim. Onu kaybettik.
Negatif, monsieur.
Olumsuz, efendim.
non, monsieur.
Olumsuz efendim.
Négatif, monsieur.
Ayrıca arızalanmaya karşı, Robert hakkında diğerleriyle....... konuştuğunuz her olumsuz e-posta da gönderilecek.
En supplément, seront joints tous les mails négatifs que vous avez écrits sur lui. Lesquels?
- Olumsuz.
- Négatif.
Polisten. Biçimsiz bir sesle kızınız hakkında olumsuz şeyler söyleyen birinden?
Un appel d'une personne avec une voix déformée disant du mal de votre fille?
Ben sadece olumsuz bir tartışmadan doğabilecek –
J'expliquais simplement qu'un argument négatif ne...
Max, bu kadar olumsuz düşünme.
Max, ne sois pas si négative.
Şimdi gelen adamın bize karşı olumsuz bir tavır takınması için iyi bir sebebi var.
Un type vient d'entrer et il a de bonnes raisons de nous voir de façon négative.
- Elbette personel sicilleri için mahkeme celbi çıkarabiliriz çünkü ki etkisinin olumsuz olacağını biz zaten biliyoruz.
- Oui, on peut les forcer à produire son dossier personnel, qu'on sait contenir des informations préjudiciables.
Eğer olumsuz propaganda olacağını düşünürlerse özellikle de New York Times'da her şeyi mümkün olduğunca hızlı ve sessiz bir şekilde yatıştırmak isteyeceklerdir.
S'ils craignent une mauvaise publicité, surtout dans le New York Times, ils vont vouloir transiger, le plus rapidement et le plus discrètement possible.
Senin için fark etmeyebilir ama benim geldiğim yerde 350,000 $ deli para ve bana göre tüm bu trajedinin yalnızca olumsuz sonucu değil, olumlu bir sonucu var. Ne kadar vahim olsa da sırf tek bir hata yüzünden birinin kovulması değil.
Je ne sais pas pour toi, mais là d'où je viens, 350 000 $, c'est une sacrée somme, et je pense que c'est un meilleur résultat que de faire licencier quelqu'un pour une erreur, même grave.
Olumsuz! İletişimi kaybettik!
Aucune communication.
Bence kendimizi olumsuz düşünceye o kadar kaptırıyoruz ki bu eşi görülmemiş bir zehire benziyor.
Je crois qu'on se fait souvent piéger par un sentiment négatif. Et ça, c'est le poison de notre existence.
Onları çok olumsuz bulmana üzüldüm ama ben öyle düşünmüyorum.
" Désolée que tu les trouves plutôt négatifs, je ne suis pas d'accord.
Olumsuz, olumsuz, Solo.
Négatif, Solo.
İnsanların porno yıldızı olan birine olumsuz tepkileri var bence. Nedenleri de çok çeşitli.
Les gens peuvent avoir une réaction négative envers une star du porno pour plusieurs raisons.
Olumsuz tavrından bıktım, Joshy-Z.
Ras la casquette de ta négative attitude, Joshy-Z.
Olumsuz.
Non.
Olumsuz efendim.
Νеgаtіvе, Monsieur.
Başbakan'a yakın kaynaklar tarafından konu ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapılmadı.
L'entourage du chancelier ne s'est pas prononcé...
Hayır, olumsuz.
Négatif.
Olumsuz, efendim.
Négatif.
Olumsuz, efendim.
Négatif, l'écran est vide.
Olumsuz. Tüm frekanslar boş.
Négatif sur toutes les fréquences.
Olumsuz, efendim. lska.
Négatif. Raté.
Olumsuz, efendim. Sürekli yer değiştiriyor.
Négatif, il bouge trop.
Genelde olumsuz.
Surtout en mal.
Olumsuz, olduğun yerde kal!
Négatif, restez en place!
Çok olumsuz bir şey gibi.
Ça sonne négatif.
Olumsuz.. bu mümkün değil
Négative. Tu dois voir ça par toi-même.
Değil muhakeme gücünüz olumsuz yönde Bizim işveren Logan için duygularını o korkuyordu.
Notre employeur craignait que vos sentiments pour Logan n'altèrent votre jugement.
Olumsuz. Olumsuz. Bu büyük bir olay.
Je rentre au poste. je suis encore en ville.
Demek istediğim, ben olaya çok olumsuz yaklaşmak istemiyorum, sadece bu gerçekleşebilecek bir olay ve biz bunu fark edemeyebiliriz.
Je veux dire, je ne suis pas négative, je dis juste que la possibilité existe, et ne pas le prendre en compte serait imprudent.
Peki Bay Olumsuz, sırf bu yüzden bunu eve götürüp dinleyeceğim.
OK, Mr Negatif Rien que pour ça, Je vais le prendre à la maison et l'écouter.
- Bu kadar olumsuz olma!
Ne sois pas si négatif!
- Olumsuz!
- Négatif.
Olumsuz. Eko 0-1 bildiriyor. Koridorun içindeyim.
Négatif, ici Echo Zéro Un, je suis... à l'intérieur du corridor.
Patlatma olumsuz.
Pas de possibilité de pénétration.
Biz bunu bulmalıyız olumsuz devam etmeliyiz
On doit être durs et on doit être négatifs.
Biliyorsun, buradaki tek olumsuz taraf insanlar seni çıplak görmek isteyecek ama senin için bu...
Tu sais, normalement le seul inconvénient ici c'est que, tu vois, les gens vont vouloir te voir nue mais dans ton cas...
Bu olumsuz eğlence gibi.. Anlamıyorsun.
C'est un plaisir négatif.
İçinde çok olumsuz enerji birikmiş.
Tu as trop d'énergie négative en toi.
Olumsuz.
Négatif.
Hakkımızda hep olumsuz haberler yazıldığı için bir elemanımızı basım evine soktum.
Tu m'as fait peur!
Olumsuz!
Négatif.
- Olumsuz, hiç vakit yok.
- Negatif. Je n'ai pas le temps.
- Olumsuz, Yargıç.
Négatif, Juge.
- Olumsuz.
Tu es seul?
Olaya bakışın çok olumsuz.
Tu es si négative.
Olumsuz.
- Niet.