Onu bırak traduction Français
11,599 traduction parallèle
- Onu bırakın bari.
Au moins laissez-la partir.
Onu bırakıyor olmayacaksın.
Ce ne serait pas l'abandonner.
Onu bırak da bugün buradan seç birini.
Trouves-en un autre ce soir.
Onu bırak, biz de gidelim.
Libérez-le, et nous vous laisserons face à votre destin.
- Onu bırakın, memur bey.
- Laissez-la, monsieur l'agent.
Harika, sen evine bırak onu.
Super, ramenez-la.
Onu kışkırtmayı bırak.
Ecoutez-moi. Arrêtez de la provoquer.
- Onu rahat bırak.
- Laisse-la tranquille.
Onu rahat bırak.
Laisse-le tranquille.
Bırak onu!
Rien à foutre!
Sonra onu benimle bırakıp Washington'a gittin.
Puis tu pars à Washington et tu le laisses ici avec moi.
Onu rahat bırak!
Laisse le tranquille!
Orada bırakın onu.
Laissez-le là-bas.
Onu burada tek başına nefes alamaz halde bırakıp gidecek miyiz?
C'est tout? Nous allons juste le laisser seul ici, sans respirer?
Terry bırak onu!
Terry, lâche-le!
Rahat bırak onu lütfen.
Laissez-le tranquille.
Onu rahat bırak.
- Fiche-lui la paix.
Onu rahat bırak. Beni hamile bıraktı.
Il m'a mise enceinte.
Üç hafta önce, onu Taganskaya'da birine paket bırakırken yakaladık.
Il y a trois semaines, nous l'avons surprise en train de livrer des documents.
Norman, bırak onu.
Norman, pose ça.
- Bırak onu lütfen.
Non. - Tu dois arrêter, s'il-te-plaît.
Theresa, rahat bırak onu.
Fiche-lui la paix. Il est pressé.
- Bırak onu!
Lâche-le!
Bırak onu, Brad.
Laisse-le partir, Brad.
Eğer onu daha fazla burada bırakırsam, ölecek.
Si je le laisse là plus longtemps, il va finir par mourir.
Siz bırakın yoksa onu bıçaklarım!
Lâchez votre arme ou je l'égorges!
Onu yere bırakın, lütfen.
Posez ça, s'il vous plait.
Ama mesleki merakımı bir kenara bırakırsak merak ediyorum da ikiniz onu diriltmeyi nasıl başardınız?
Curiosité professionnelle, je dois savoir, juste... Mise à part ça... Comment l'avez-vous ressuscitée toutes les deux?
- Onu rahat bırakın!
Laissez-la tranquille!
- Bırakın onu!
- Papa! - Lâchez-la!
Kendi kendime Major Şekerci'yi kovalamayı bırakıp deliler hastanesine gitmesinin onu güvende tutacağını söyleyip dururdum.
Je me disais qu'au moins Major serait en sécurité s'il arrêtait de chasser Candyman et s'enfermer dans cet hôpital.
Onu rahat bırakın!
Laissez-le tranquille!
Artık onu bırak.
Lâche prise.
Bırak onu!
Lâche-la.
Bırak onu!
Laisse-le!
Bırak onu!
Lâche-le!
Bırak onu.
Lâchez-la.
- Bırak onu, memur bey.
- Laissez-la, monsieur l'agent.
Bırak onu!
Laisse-le partir!
Bırak onu, iğrenç küçük yazar bozuntusu!
Laisses tomber, horrible petit gribouilleur!
- Bırak onu.
- Laissez-la.
Onu kalbinden serbest bırak. Böylece Tanrılar bana yaşayan bir varis bağışlasın.
Libère-la de ton coeur, pour que les dieux puissent me donner un héritier.
Rahat bırak onu.
Laisse-la.
O zaman onu rahat bırakın.
Alors offrez-lui la tranquilité.
Bırak onu!
Lâche-le.
Bırak onu, Theo.
Laisse tomber, Theo.
Onu rahat bırakın.
Laissez-le.
- Onu rahat bırak.
- Laissez-le.
Tobby, onu rahat bırak.
Toby... Non.
Nefesinin ciğerlerine gittiğini hayal et ve tüm endişeli enerjini düşünüp onu nefesinle dışarı bırak.
Imagine ta respiration aller profondément dans ton ventre, entourant tout cette énergie nerveuse... et laisse-là aller
Bırak onu, bırak.
Laisse tomber.
onu bırakamam 33
onu bırakın 45
onu bırakamayız 25
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
onu bırakın 45
onu bırakamayız 25
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26