Organ traduction Français
2,416 traduction parallèle
Şimdi bir organ donörü.
Maintenant, il est donneur d'organe.
Tıpkı organ bağışlamak gibi ama canlı ve bağırıyor olacaksın.
- Ouais, c'est juste comme être un donneur d'organes, encore en vie et on peut encore... hurler.
- Organ bağışçısı.
Jamais de la vie.
Ne, ve cinsel organına falan mı dokundum? Hayır.
- Quoi, toucher ses organes génitaux?
Baş ve cinsel organ erkek vücut kadın.
La tête et le manche sont phalliques, le corps féminin.
Bart, ben de memnun değilim ama günün birinde organ nakli için birbirimize muhtaç olabiliriz.
Je suis pas ravie non plus, mais on pourrait avoir besoin de greffes d'organes, un jour. Donc, mieux vaut garder le contact.
Evet, organ bağış kartında da öyle yazıyor.
C'est ce qui est écrit sur sa carte de don d'organes.
Dalak, karaciğer, böbrekler, üreme organı.
La rate, le foie, les reins, les organes génitaux.
Üç kurbanında bir kaç organı alınmış.
On a aussi prélevé des organes à vos trois victimes.
Organ mı?
Des organes?
Ne organı?
Quels organes?
Organ yoktu.
Aucun organe.
Dr. Morales'in dediğine bakacak olursak, belki de çeteler, Organ ticaretine giriyorlardır.
Avec ce qu'a dit le Dr Morales, on dirait que les gangs rentrent sur le marché des organes.
Ve sanırım dedektif Sanchez iyi bir noktayı işaret ediyor. Ben çetelerin, karaborsada organ ticaretine Başlayayacak, bilgi ve kaynaklara sahip olduklarına emin değilim.
Et l'inspecteur Sanchez a raison, je doute sérieusement que les gangs locaux ont les moyens ou l'aptitude de vendre des reins ou autres au marché noir.
Organ dağıtım şebekesi, oldukça katı kurallara sahiptir.
Le réseau de distribution des organes est strictement réglementé.
Her eyalet hükümetçe belirlenmiş Bir organ tedarik organizasyonuna O.T.O.'ya sahiptir.
Chaque État possède son propre Organisme de Collecte d'Organes, une OCO.
Onlar her aldıkları organı, Birleşik organ paylaşım ağına kaydederler, Onlara, kalplerin, ciğerlerin ve diğerlerinin, nereye gönderileceği,
À chaque collecte, ils le signalent au réseau de répartition des organes qui leur dit en retour où envoyer les cœurs, foies, etc.
Sırasıyla bildirilir.. Tüm sistem, her bir organı, tam olarak Takip edecek şekilde düzenlenmiştir.
Le système est conçu pour garder la trace de chaque organe.
Birinin bize organ satması kanuna aykırıdır.
Il est illégal de nous vendre des organes.
Organ alıcıya uygun olmalıdır.
Donneur et receveur doivent être compatibles.
Harika bir sağlıklı organ kaynağıyla başlayalım,
Citons d'abord une bonne source potentielle d'organes sains :
Ve bu dava gerektirirse, Bana güvenin, bulabildiğim her organı elimde tutacağım, Sizin takip etmekle yükümlü olduklarınız da dahil.
Et si c'est nécessaire, je consignerai tous les organes y compris ceux que vous êtes censée gérer.
Kayıt dışı organ girişini önleyecek, ayrıntılı bir Denetim ve kontrol sistemimiz var.
On a un système de double contrôle élaboré pour empêcher l'introduction d'organes illégaux.
Yani sen diyorsun ki ; Sizin sıranıza girmeden, organ nakli yaptırmanın bir yolu yok.
Vous dites qu'il est impossible d'obtenir une greffe sans être sur votre liste d'attente?
Peki sizin veritabanınız... Organ bekleyen herkesi ihtiva eder mi?
Donc votre base de données rassemble toutes les personnes à la recherche d'un donneur?
İki ay önce, Güney Kaliforniya'da organ nakli bekleyen Kişilerin veritabanının, çapraz kontrollerini yapıyoruz.
- On recoupe les bases de données des demandeurs de greffe du sud de la Californie il y a 2 mois.
74 tanesi, organ naklinden önce ölmüş. Onları çıkarıyoruz.
74 sont morts avant d'avoir la greffe ce qui les élimine d'office.
Tamam, demek ki Los Angeles'te organ nakli yapılan 245 kişi kalıyor.
Ça en laisse 245 dans la région de Los Angeles, qui en ont reçu.
Los Angeles sokaklarında, İnsanları organ peşine düşürmeyi, Başarmış gibi görünüyorsun.
Là, on dirait que les gens sont traqués pour leurs organes.
Burada, Güney Kaliforiya'da ki Organ nakillerini takip etmemiz gerekiyor.
On effectue un suivi sur les transplantations en Californie du Sud.
Ama onu bulunca, Bana organ vermeye uygun olduğu anlaşıldı, Sancho Yardım etmekten şeref duyacağını söyledi.
Quand on l'a trouvé, et qu'il était compatible, il s'est dit honoré de m'aider.
Dr. Luis Navarro Organ nakli ve cerrahi uzmanı.
Dr Luis Navarro, chirurgien en transplantations.
Kızınızın adı, Nakli yapılacak organ,
Le nom de votre fille, l'organe qu'elle reçoit,
Şey, sahte belge, ve Güney Kaliforniya'daki 11 organ nakli hastanedeki, Her gün iyi insanların ölümünü izlemekten harap olmuş dostlar.
Grâce à des faux et à des amis dans les 11 unités de greffe du sud de la Californie qui sont las de voir des gens honnêtes mourir tous les jours...
Onlara cinayet kurbanlarından organ verdiğimi Düşünen herkes, bana yardım ediyor.
Pour mes comparses, les organes viennent de gens assassinés.
Arkanızdaki bilgisayarımda, Benim olası tüm organ alıcılarımın Ve diğer vericilerimin, hassas ölçümleride dahil,
Sur mon ordinateur, là, il y a un dossier avec tous les noms ainsi que les analyses précises de tous mes receveurs potentiels et leurs donneurs.
Son bir şey daha. Kendisi organ bağışçısıydı.
Et en plus, c'est un donneur d'organes.
Sen seyrederken, bahçe makasıyla cinsel organımı kesmek.
L'auto-ablation de mes organes génitaux avec des cisailles de jardinage.
Organ bağışı kartı doldurarak bir hayat kurtarmak için iki dakikanızı harcamanız.
Prendre deux minutes pour sauver une vie en signant une carte de donneur d'organes.
- Zamanımız kalmadı. Biraz daha beklersek, hastada çoklu organ yetmezliği gelişebilir.
Shepherd, il faut me faire confiance.
Ama dinleyin, ölmeden önce organ bağışçısı olmaya karar vermiş.
Mais écoutez, il était donneur d'organes.
- Organları altı kişinin hayatını kurtarmış 30 kişiyi de iyileştirmiş. Ben de organ bağışçısı mıyım E.?
- Et ses organes ont sauvé six vies et amélioré 30 autres.
Tam da bedenimi korumak için bir söz vermişken işlevsiz bir organım olan apandist tarafından ihanete uğradım.
Je m'engage à prendre soin de mon corps, et me voilà trahi par mon appendice, un organe vestigial.
Cinsel organım var, cinsel arzularım oluyor.
J'ai un appareil génital, je peux potentiellement être excitée.
Organ dokularında aşırı çürüme, bağışıklık sistemlerinde çökme...
Détérioration des tissus organiques, système immunitaire affaibli.
Çocuklar kaçırıldıktan sonra hepsinde hücresel bozulmalar ve iç organ körelmeleri görülmüş.
Donc après leur enlèvement, les enfants souffraient d'une dégradation cellulaire et d'une atrophie des organes internes.
Benden ya kanımı ya bağırsaklarımı ya da başka bir organımı istiyorlar, ne bileyim.
Ils veulent mon sang... ou mes tripes... Je sais pas quoi.
Dilimlenmiş bir araba lastiği,.. ... kahve makinesi,.. ... ve peynire bulanmış bir organ, ki aradığımız şey buysa.
Un bout de pneu déchiré, une cafetière, et un corps déchiqueté...
Cinsel organ kesme?
Mutilation génitale?
Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonunun başına ise yatırım bankacılığı öz denetleme organı FINRA'nın CEO'su Mary Schapiro'yu getirdi.
À la tête de la SEC, Obama nomme Mary Shapiro, ex-PDG de la FINRA, l'organisme d'autorégulation des banques d'affaires.
Biraz daha iç organ lazım. - Yarabbi!
Faut plus de boyaux.